HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Sakine Cansız'dan Öcalan'la ilk karşılaşma

Sara kodadlı Sakine Cansız yıllar önce terörist örgütle ilk tanışmasını ve örgütün kurulduğu Fis köyündeki ilk toplantıyı canlı tasvirlerle anlatmıştı.

Sakine Cansız'dan Öcalan'la ilk karşılaşma

Paris'teki saldırıda öldürülen Sakine Cansız'ın anlatımlarında Kesire Öcalan ile karşılaşmaları ve bu kişi hakkındaki ilginç izlenimleri de yer almıştı.

[ ****](https://www.mynet.com/o-uc-pkklidan-birini-iyi-tanirim-110100672313)
[ ****](https://www.mynet.com/orgut-ic-hesaplasma-veya-provokasyon-olabilir-110100672281)
[ ****](http://aktuel.mynet.com/galeri/haber/pariste-uc-pkkli-kadina-sok-suikast-uc-pkkliya-suikast/11252/1223666/)
[** **](https://www.mynet.com/pariste-pkkya-suikast-dis-basinda-110100672219)
[ ****](https://www.mynet.com/komsu-saat-1800de-patlama-duymus-110100672260)
[ ****](https://www.mynet.com/demirtas-ve-kisanak-paris-yolcusu-110100672227)

-KARAOĞLAN SOLCULUĞU DA ETKİLEMİŞ!-

ANF'ye göre Sakine Cansız'ın yıllar önce verdiği uzun röportajdan bazı bölümler şöyle:

"-1958 Dersim'de doğdum. İlkokul biri köyden şehre giderek okudum. Daha sonra ilkokul, ortaokul ve liseyi Dersim'in içinde okudum. Aile yarı memur, yarı işçi kökenlidir. 8 kardeşiz. 3'ü kız, 5'i erkek.

70'lerde küçüktük fakat gelişen olaylar etkiliyordu. Deniz'lerin olayı genel olarak etkilemişti çok farkında olmasak da... Kızıldere olayları etkilemişti. Yine bu konuda yoğun bir baskı da vardı Dersim'de. Bu açıdan genel bir etkilenme vardı. Devrimciliğe genel bir sempati vardı. Devrimci önderlere, yiğit insanlara büyük bir sempati vardı. Tabii ilk böyle siyasal olarak etkilenme biraz soru işaretlerin uyandığı dönem 69 olayı idi. Pir Sultan Abdal olayı.

Pir Sultan'ı konu alan bir tiyatro sergileniyordu Dersim'de. Bu engellendi. Bunun üzerine çıkan olaylar vardı. Mehmet Kılan diye halktan biri öldürülmüştü. Tutuklanmalar vardı. Sıkıyönetim vardı. Bunlar genel olarak bir etki yarattı. Ama devrimci ve yurtseverlik anlamında henüz bir bilinç uyanmamıştı. Kürtlük bilinci yoktu. Genel bir devrimcilik genel solculuk, hatta bu etkilemeyle CHP solculuğu, Karaoğlan solculuğu genel olarak Dersim'de yaygındı. Biz de bunlardan etkilendik. Ama daha çok devrimci hareket etkilemişti. Devrimcilikte ısrar vardı. Öyle çıktım Ankara'ya gittim. Gizli oldu bu tabii...

-KESİRE İLE İLK KARŞILAŞMA-

Ankara'da Siyasal'da arkadaşların olduğunu biliyordum. En çok orada görebileceğimi, ilişki kurabileceğimi düşündüm. İkinci gün Siyasal'a öyle çıktım gittim. Kampüs'e giderken Akasya ağaçları vardı. Orada bir grup arkadaş oturuyordu. İlk anda seçemedim ama Erdoğanlardan Kıymet'in abisi vardı. O da beni tanıdı. Böyle bir anda kalktı yerinden ve bana doğru geldi. On metre gerisindeydik arkadaşların. Sordu, "Ne arıyorsun?' "Ali Haydar Kaytan' arkadaşı arıyorum, arkadaşları arıyorum dedim. "Hayırdır' dedi. "Evden kaçtım geldim' dedim. Sevindi tabii, kutladı beni. İlk defa öyle bir şeyle karşılaşıyor. "Burada yok' dedi "Dersime gitmiş'. "Arkadaşlar var' dedi. Başkan oradaydı, gözlüklüydü oturuyorlardı. Bingöllü Yılmaz diye biri vardı sanırım. Kesire vardı orada. İlk defa Kesire'yi orada gördüm. "Bir dakika' dedi gitti, Kesire geldi. Biz fazla o arkadaşlarla biraraya gelmedik. Uzaktan bir karşılaşma oldu. Kesire'yle biraz konuştuk, durumu anlattım. Yani Başkan'la ilk uzak karşılaşma öyle oldu fakat daha sonra İzmir'e gidip döndüğümde Önderlikle karşılaştık. Yine Hukuk Fakültesi Kampüsü'nde biraraya gelmiştik. Önderlik tartışıyordu. Orada diğer sol gruplardan bazıları vardı. Kesire vardı yine. Mediha diye biri vardı o zaman...

-(Dersim'den) Ankara'ya 77'nin başlarında döndüm. O zaman Önderlikle o belirttiğim karşılaşmalar oldu. Kesire ve diğer arkadaşlarla kaldık. Belli bir grupla eğitim çalışmaları yürüttük. O yıl içerisinde biz Kesire ile birlikte Kürdistan'a döndük. Elazığ'a birlikte dönmüştük. Artık o şekilde çalışmıştım artık. Yani ilk karşılaşmam 75 yılı oluyor.

-DEV-GENÇ'Lİ KİTAPTAN OKURKEN ÖCALAN İRTİCALEN KONUŞMUŞ-

-Elazığ'da o zaman DEV-GENÇ ve biz vardık. Biz hızla gelişiyorduk. O hareketleri ve tabanını etkilemişti. Önderlik o zaman geldi. Çok kişi bilmiyordu Önderlik gelecek, böyle bir toplantı yapacak. Güvenlik açısından dikkat ediliyordu. Hatta arkadaşlar içerisinde çok az kişi biliyordu. Keban'a bağlı Birvan Köyü'ne gidildi. Sanırım 15 Şubat tatiliydi. Okulda yapıldı. Büyük bir sınıftı, doluydu. Hem DEV-GENÇ tabanından gelenler vardı hem de bizim arkadaşlarımız vardı. Onlardan sanırım Bülent Aydın diye biri katılmıştı. Tabii o bir yığın kitap ve dergiyle gelmişti. Masanın üzeri doluydu. Önderliğin önünde beyaz bir kağıt vardı. Önderlik konuşmayı açtı. İnsanlık tarihinden başladı. Çok geniş açtı. Çok sistemli ama çok sakin bir konuşmaydı. Kürt sorununu ve çözüm yollarını ortaya koydu. Konuşurken gözlüklüydü. Bir karşıya bakıyordu bir de beyaz kağıda bakıyordu. Herkes onun bir şeyler okuduğunu, birşeylere baktığını sanıyordu ama bembeyaz bir kağıt vardı. Kendisi konuştuktan sonra DEV-GENÇ'li arkadaş konuşmuştu. Tabii o daha çok kitaplardan örnekler veriyordu. Lenin'den, klasiklerden, dergilerden pasajlar okuyordu...

-PKK'NIN KURULUŞ TOPLANTISI-

-(1978) Otobüsle gitmiştik. Maden'de inmiştik, bir mola verilmişti. Gittiğimiz yere bizi bir arkadaş bekliyordu. Ben ve Cuma arkadaş Başkan'ın kaldığı eve gittik. Günaydın apartmanıdır. Oraya gittiğimizde Başkan yerde oturuyordu. Önünde bazı kitaplar var. Oturduktan bir süre sonra Kesire iç kısımdan geldi. Bir yıl yakın görüşmemiştik. Onu gördüğümde karşılamak istedim fakat o soğuk hoşgeldiniz demekle yetindi, oturdu. Ben o zaman Önderlik bizimle konuşuyor, rahatsız etmek istemiyor olarak yorumladım. Tabiki bu iç etkilenme olarak kaldı. İşte niye öyle soğuk karşıladı bizi. Çünkü genelde Kesire'nin karekterine, kişilik yapısına yönelik değerlendirmelerde hep soğuktur deniliyordu.

Önderlik tartışıyordu. Hazırlıklarımızı, yoğunlaşmamızı ve 'Program taslağını okudunuz mu?' diye soruyordu. Yemek yendikten sonra yola koyulduk. Kesire, Ben, Başkan ve Cuma arkadaş taksiyle gittik. Karanlık olmuştu. Cuma arkadaş şoför muavini oturdu. Önderlik, Kesire ve Ben arka koltuğa oturduk. Önderlik yol boyunca, yanılmıyorsam şoför Zoğurlu ailesinden biriydi, Seyfettin arkadaş olabilir gördüğü köyleri soruyordu. Fakat Kesire hiç konuşmuyordu. Cuma arkadaş arada cevap veriyordu. Bu şekilde gittik biz Fis Köyü'ne. Fis Köyü'nde gittiğimiz ev dört yol ağzındaydı. Gittiğimizde bazı arkadaşlar gelmişti. Biz gittikten sonra arkadaşlar gelmeye başladı. O gece başlamadık toplantıya. Arkadaşların gelmesi beklendi toplantıya. Ev taştan örülü bir evdi. Bir salonu ve iki odası vardı. Hem sıvası hem yapısı yeniydi. Misafir odasında sedirler vardı. Arkadaşlar geldikten sonra sabah direk Kongre'ye resmi olarak başlandı.

Tabii gelen bütün delege arkadaşları tanımıyorduk o zaman. Başkan, Hayri, Mazlum, Abbas, Fuat ve Davut arkadaşlar vardı. Resul Altınok, Mehmet Turan, Mehmet Şener, Ferzende Tahaç, Baki, Ali Gündüz vardı. Karasungur arkadaş gelememişti. Bayan arkadaşlardan sadece ben ve Fatma'ydık.

Başkan, divanı Hayri arkadaşın yönetmesini istedi. Açılış konuşmasını Önderlik yaptı. Hareketimizin amacı ve hedefleri konusunda bir değerlendirme yaptı. Böyle bir çalışma ve üst örgütlülük ihtiyacının nereden doğduğunu ortaya koydu. Değerlendirmeden sonra program taslağı okundu ve onun üzerinde değerlendirmeler yapıldı. Bazı konularda Mazlum, Hayri ve diğer arkadaşlar düşüncelerini belirttiler. Tüzük ele alındı. Herşey dikkatle okunuyor ve izleniyordu. Büyük bir olgunluk ve sorumluluk vardı. O havayı insan teneffüs edebiliyordu. O ağırlığı insan hissedebiliyordu. Her anı, her dakikası, her tartışması sanki yükün daha da ağırlaştığını. Bu devrimin büyüklüğünü, bu devrimin öyle kolay olmayacağını, bu devrimin sabırla, dikkatle yürütülmesi gerektiği hissini insanda uyandırıyordu. Tabii ki gündem her alanda gelen delege arkadaşların bölgedeki çalışmayı aktarmalarıyla geçti. (...) Alanlar değerlendirilirken ne kadar cevap olundu, ne kadar görevler yerine getirildi, ortaya çıkan sorunlar nelerdir konuları tartışılırken, bazı arkadaşlarda bir eziklik de vardı. Özellikle Antep ve Dersim'de bazı sorunlar ortaya çıkmıştı. Ajan-provokatör örgütlerin bazı öğelere el atması sonucu bizim anlayışımıza ve ilişkimize ters yaklaşımlar ortaya çıkmıştı. (...) Baştan beri hareketimizin özeleştirisel bir yaklaşımı vardı. Yine her mücadele alanı ve bölgede engel olan öğeler ve unsurlar nelerdir, mevcut engelleyici yapılar kimlerdir, nelerdir, bunların tanımlanması, bunların ele alınması, buna karşı mücadele değerlendiriliyordu. Yine kadronun yaklaşımı ele alınıyordu. Kadro'nun konumu, geldiği düzey, sorunlara ve görevlere yaklaşımı ele alınıyordu. Bu değerlendirmelerde Önderlik her konuşmasından sonra Şahin mutlaka söz alıyordu. Yani en çok konuşan Şahin oluyordu. Fakat çok demagogca bir konuşma. Yani Önderlik, diğer arkadaşların sorunları ele alış tarzındaki mütevaziliğe, sorumluca yaklaşıma, tam sorunu kavratma çabasına, hatta tanımlarken bile herşeye dikkat ediyordu. Şahin'in bütün konuşması ise hepimizde rahatsızlık yaratıyordu. O konuşurken bile Önderlik ondan çok sonuç çıkarıyordu. Biz farklı bakıyorduk. Dar, duygusal ve tepkisel ele alış vardı. Önderlik, sanki "konuşsun daha iyi açığa çıkıyor' der gibiydi. Önderliğin o yaklaşımı bize yön veriyordu. Yarışıyordu Başkan'la. Diyelim gerekli olur insan konuşur ama onun ki gerekli olduğu için değildi. Bir şeylerin peşindeydi aslında. Kariyeristçe demek biraz basit gibi geliyor. Onunkisi bir alternatif çaba gibiydi. Saygılı bir yaklaşım değildi, ortak bir ruhu yansıtan bir yaklaşım değildi. Bu tabii Merkez seçimi için aday önerilerini gündeme geldiğinde de yansıdı. Bir çok arkadaş kendisini uygun bulmadığını, layık olmadığını belirtti. Toplantıda Mazlum, Hayri ve Cuma arkadaşlar önerildi. Şahin kendisini önerdi. Tabii Şahin'in bu yaklaşımı farklı bir hava yarattı. Önderlik, "olabilir' dedi. En son Başkan, Karasungur arkadaş ve Şahin'in ismi kaldı. Fakat farklı bir toplantıda merkezin daha da genişleteceği belirtildi. Daha sonraki Nisan toplantısında Merkez belirleniyor, genişliyor. Biz o toplantıya katılmadık. Partinin ismi konusunda çok fazla tartışılmadı fakat bazı öneriler gündeme geldi. Komünist Partisi olabilir mi denildi. Vietnam devrimi baştan beri bizim mücadelemizi etkileyen bir öneme sahipti. Yakınlık duyuyorduk. Genel olarak diğer devrimlere de büyük saygı vardı ama Vietnam devrimi'nin özel bir yeri vardı. O konuda isim Kürdistan İşçi Partisi olarak belirlendi.

Kapanış konuşmasında Önderlik Kongre'nin sonuçlarını değerlendirdi. İki gün sürdü. Kongre bittikten sonra herkes kendi alanına döndü.

Kesire, Kongre boyunca hiç konuşmadı. Sadece aralarda bazı arkadaşlarla konuşuyordu. Eve döndüğümüzde bir divan vardı. Kendisi yerde yattı, ben divan da yattım. "Orada yat' dedi ısrar ederek. Garip bir hali vardı. Rahatsızdı, durgundu. "Bir şey mi var. Düşüncelisiniz, uyumuyorsunuz' dedim. "Yok bir şey' dedi. Bende o zamanda yine kafamda bir soru işareti uyanmıştı. Niye konuşmadı, niye katılmadı, Önderlikle de konuşmuyor bizimle de konuşmuyor fazla. Anlam veremedim tabii.

- Kongre'ye gitmeden önce yoğunlaşmamız vardı. Hem eylemsel yanı, hem örgütlenme yanı hem de propaganda-ajitasyon yanı olan bir kadın birliği ve örgütlülüğü oluşamaz mı... Bazı düşüncelerimi söyledim. Özellikle erkek arkadaşların çalışırken en yakınları devrimcileştirmeleri gerektiği, evde kız kardeşleri var, eşleri var, anaları var. Bize bırakmamaları gerekir. Biz devrimciysek, aileyi de devrimcileştirmeliyiz. Yani ile de bir kadının gidip onları devrimcileştirmesi gerekmiyor. Öyle ufak bir değerlendirme olmuştu. Kongre arasında o notları Kesire'ye tartışmak istedim. Kağıda da verdim. "Öyle birşey var, tartıştık, uygun olur mu?' diye sordum. Bir göz gezdirdi baktı ve "daha erkendir' dedi."

ANKA

[**

**](https://twitter.com/#!/HaberMynet)

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler