HABER

2014 Yılı Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin tüm OECD ülkeleri içinde gelir dağılım en hızlı düzelen ülke olduğunu belirtti.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin tüm OECD ülkeleri içinde gelir dağılım en hızlı düzelen ülke olduğunu belirterek, "Şu anda OECD'de sadece 5 ülkede gelir dağılımı düzeliyor, diğerlerinin hepsinde gelir dağılımı bozulmakta. Türkiye sadece o 5 ülkeden biri değil, aynı zamanda gelir dağılımın en hızlı düzelten OECD üyesi" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda 2014 yılı bütçesi üzerinde Hükümet adına konuşan Babacan, AK Parti iktidarının 11. bütçesini hazırladıklarını ve bugüne kadar başarıyla uyguladıklarını, uzun süre hizmet etme görevinin millet tarafından kendilerine verilmesinin onur olduğunu ancak büyük sorumluluk anlamına geldiğini kaydetti. 11 yıl boyunca bu sorumluluğun gereğini yerine getirmenin gayretinde olduklarını, hazırladıklarıbütün bütçelerde hedeflere titizlikle bağlı kaldıklarını anlatan Babacan, küresel krizin yoğun hissedildiği 2009 yılında Hükümet'in zamanlı ve çok iyi tespit edilmiş önlemleri yürürlüğe koyduğunu, böylece bir çok ülkede görülen istihdam kayıpları ve ekonomik daralmanın önüne geçildiğini vurguladı.

Maliye politikasındaki temel duruşun siyasi istikrar ile birlikte ekonomideki tüm aktörlerin üretim ve yatırım kararlarını sağlıklı biçimde alabilmesini sağladığını anlatan Babacan, başta özelleştirme olmak üzere eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi alanlarda 2002 yılından beri uyguladıkları yapısal reformlar soncunda ekonomideki verimliliğin arttığına işaret etti. Dünya Bankası tarafında 1987 yılından beri yapılan sınıflandırmaya göre Türkiye'nin uzun süre orta gelir grubunda yer aldığını hatırlatan Babacan, 2004 yılında kalıcı olarak üst orta gelir grubuna yükseldiğini kaydetti. "İnşallah 2014-2016 Orta Vadeli Program dönemi sonunda Türkiye, Dünya Bankası sınıflandırmasına göre yüksek gelirli ülke grubuna giriyor" diyen Babacan,2002 yılında Türkiye'nin kişi başına düşen milli gelirinin AB ortalamasına kadar yüzde 36'sı olurken, 2012 yılında bu oranının yüzde 54'e çıktığını belirterek, dünyanın en ileri ekonomilerinin olduğu bu gruba Türkiye'nin hızla yaklaştığını söyledi.

Babacan, bugüne kadar hazırladıkları tüm bütçeleri insan odaklı hizmet bütçesi olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

"Bütçe disiplininden ve bütçe hedeflerimizden taviz vermeden sağladığımız bu artışları, özellikle enflasyon ve faizlerin düşmesiyle bütçede sağladığımız tasarruflardan oluşturduk. Nitekim faiz harcamalarının bütçe harcamalarının içindeki payı, son 11 yıllık dönemde yaklaşık 30 puan düştü. 2013 yılında faiz harcamalarının bütçedeki payı, 2002 yılındaki yüzde 44,8 seviyesinde olsaydı faiz harcamalarına 50 milyar değil, bu yıl bütçesinde tam 182 milyar lira ödenek koymak durumunda kalacaktık. Genel olarak üst gelir grubuna transfer niteliği taşıyan bu faiz ödemelerindeki tasarruf, bize altyapı ve sosyal harcamalar için çok geniş alan oluşturdu. Hükümetlerimiz döneminde temel önceliğimiz, bütçemizde oluşan her türlü alanı, bu altyapı konularına yönlendirmek olmuştur. Geçmiş 10 yılda beşeri sermayeyi güçlendirmek, daha donanımlı ve daha nitelikli insan gücüne ulaşmak amacıyla bütçemizden en büyük payı, her zaman eğitime ayırdık. Biliyoruz ki eğitimin kalitesi ne kadar artarsa, ekonomimizde oluşturulan katma değer de o kadar yükselecektir. Daha yüksek ve daha iyi eğitim, daha büyük ekonomi anlamına gelecektir. 2002 yılında bütçemizin yüzde 9,4'lük kısmı eğitime harcanırken, 2014 bütçesinde tam yüzde 18'i artık eğitime harcanmakta.Benzer şekilde sağlıkta kapsamlı dönüşüm hamlesi başlattık. Hem sağlık hizmetlerine erişimi hem de sağlık hizmetlerinin kalitesini artırdık.Biz faizlerden elde ettiğimiz tasarrufu, eğitim, sağlık ve pek çok sosyal harcamalarda kullanmış olduk."

-"Enflasyonunun çok çok üzerinde gelir artışı..."

Babacan, iktidara geldikleri 2002 yılı sonundan bu yana kamu görevlileri ve emeklileri enflasyona ezdirmediklerini, ücret ve maaşlarda enflasyonun üzerinde artışlar yaptıklarını belirterek, "2002-2013 döneminde enflasyon oranı yüzde 159 oranında artarken -bu dönemin kümülatif enflasyonu söylüyorum- aile yardımı ödeneği dahil en düşük memur maaşındaki artış yüzde 381, net asgari ücretteki artış yüzde 336, en düşük memur emekli aylığındaki artış yüzde 208, en düşük SSK emekli aylığındaki artış yüzde 273, en düşük BAĞKUR esnaf emekli aylığındaki artış yüzde 423, en düşük BAĞKUR çiftçi emekli aylığındaki artış yüzde 783, 65 aylığındaki artış yüzde 433 oldu. Enflasyonunun çok çok üzerinde gelir artışı sağladı pek çok gelir grubumuz" dedi.

Yoksulluk göstergelerinde de gelir dağılımındaki olumlu seyre paralel olarak iyileşmekte olduğunu kaydeden Babacan, TÜİK verilerine göre bir doların altında günlük geliri olan vatandaşın artık kalmadığını, 2,15 doların altında yaşayan vatandaşın da hemen hemen sıfırlanmış durumda olduğunu söyledi.

"4,3 baremine baktığımızda dahi 2002 yılında vatandaşlarımızın yüzde 30,3'ü bu baremin altındayken, bugün yüzde 2,27'si bu baremin altında" diyen Babacan, Türkiye'deki ekonomik büyüme yoksulluktaki düşüşe yansıdığını kaydetti. OECD tarafından yayımlanan Gelir Dağılımı Raporu'na göre Türkiye'nin tüm OECD ülkeleri içinde gelir dağılımının en hızlı düzelen ülke olduğunu belirten Babacan, "Şu anda OECD'de sadece 5 ülkede gelir dağlımı düzeliyor, diğerlerinin hepsinde gelir dağılımı bozulmakta. Türkiye sadece o 5 ülkeden biri değil, aynı zamanda gelir dağılımın en hızlı düzelten OECD üyesi şu anda" diye konuştu.

Babacan, 2014 yılı bütçesinin, bundan önceki bütçeler gibi KOBİ, esnaf ve çiftçileri önemli miktarda desteklediğini vurgulayarak, Hazine Müsteşarlığı bütçesinden çiftçilere, tarımsal üreticilere, esnaf ve KOBİ'lere önemli finansman desteği sağlamaya devam edeceklerini söyledi. Babacan, çiftçilere düşük faizli kredi kullandırma nedeniyle oluşan gelir kayıplarının karşılanması amacıyla 2013 ve 2013 bütçelerinde yaklaşık 1,5 milyar liralık ödenek koyduklarını ifade etti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bütçe görüşmelerinin ilk gününde "Türkiye'de şu anda 280 bin esnaf borcunu ödeyemiyor" dediğini ifade eden Babacan, "Buradaherhalde kendisine verilen noktalarda ciddi rakam yanlışlığı var ki 280 bin kişi, Halk Bankası'ndan kredi kullanan esnafın toplam sayısı....Ödeyemeyen kaç kişi diye baktığımızda bu sayı bin 612...Yani 280 bin değil sadece bin 612 esnafımız çektiği krediyi ödeyememekte ve bu oran yüzde 0, 57...2002'de toplam 63 bin esnafımız kredi kullanıyormuş bunlardan 24 bin 500'ü kredisini ödeyemeyecek durumdaymış. Oran yüzde 38...Yüzde 38 oranında ödeyemeyen bir esnaftan, yüzde 0,57 oranında ödeyemeyen esnafa doğru bir trend öyle sanıyorum ki son derece olumlu bir tabloyu gösteriyor" diye konuştu.

Babacan, kamu bankalarının takipteki kredi toplamının, 2002 yılında toplam krediler içerisinde yüzde 37'lik bir paya sahip olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu: "Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Vakıfbank'ı topladığımızda, takipteki alacaklar toplam alacakların yüzde 37'si. Bugün ise bu 3 bankanın toplamında sadece yüzde 3'lük bir takipte olan alacak söz konusu ki, bu, sektör ortalamalarına aşağı yukarı yakın bir rakam. Bir zamanlar görev zararıyla boğuşan bu kamu bankalarımız, artık hazinemize ciddi miktarda kaynak aktarmakta. Sadece, son 10 yıllık dönemde kardan elde edilen temettü artı gelir vergisi olarak topladığımızda tam 31,5 milyar liralık nakit kaynağı kamu bankaları hazinemize aktarmış durumdadır."

En Çok Aranan Haberler