BRÜKSEL (ANKA) – AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, "KKTC'yi dolaylı tanıyan İngiltere'ye yaptırım uygulamayacak mısınız?" diye soru önergesi veren Rum AP üyesine, "Komisyon, topluluk müktesebatını ihlal etmedikçe, üye devletler ve üçüncü ülkeler arasındaki anlaşmaları yorumlama ya da karışma konumunda değildir" yanıtını verdi.
AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, Avrupa Parlamentosu'ndaki milletvekillerinin KKTC, buradaki Türk birlikleri ve Türkiye'yle İngiltere arasında, KKTC'ye desteği de içeren stratejik işbirliği belgesinin ne anlama geldiği konularındaki sorularını yanıtladı.
-RUM VEKİL: İNGİLTERE KKTC'Yİ NEDEN DOLAYLI TANIDI–
Kıbrıslı Parlamenter Georgios Georgiou soru önergesinde, Yunan basınında; "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti" ifadesine açıkça atıfta bulunulan, Kıbrıslı Türklerin "sözde" izolasyonunu hafifletmeye yönelik bir dizi önlemler içeren İngiltere-Türkiye stratejik işbirliği belgesine ilişkin haberler yayınlandığını hatırlattı. Georgiou, belgenin İngiltere Başbakanı Gordon Brown ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanmasıyla, İngiltere'nin dolaylı yoldan "işgal edilmiş Kıbrıs'ta kendi kendine ilan edilmiş" bir devleti provokatif biçimde tanıdığı yorumlarına yer verildiğini bildirdi.
Georgiou, belgenin İngiltere ve Kıbrıslı Türkler arasında birçok alanda doğrudan ilişkiler geliştirilmesini, Kıbrıslı Türklerin Avrupa Parlamentosu'nda temsil hakkının desteklenmesini, Kıbrıslı Türklerin izolasyonlarının sona erdirilmesi için yardım sağlanması ve uluslar arası toplumun bu çabaları desteklemesi için cesaretlendirilmesini içerdiğini belirtti. Belgede "İngiltere ve Türkiye'nin ikili düzeyde, İngiltere, Avrupa Birliği ve Kıbrıslı Türkler arasında, doğrudan ticari, ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkileri teşvik etmek için çalışacaklarının vurgulandığını" anlatan Georgiou, iki ülkenin KKTC üniversitelerine eğitim alanındaki Bolonya Süreci'nde yardımcı olmak için işbirliği yapacaklarını da kaydetti.
Georgiou, "Komisyon, İngiltere'nin uluslar arası hukuku bu şekilde hiçe saymasına nasıl bir karşılık verecektir. İngiltere'nin bu gibi yönelimlerine karşı AB hukuku altında ne gibi yaptırımlar olacaktır ve Komisyon, benzeri olayların gelecekte de yaşanmaması için ne yapacaktır?" sorularını yöneltti.
-REHN: BİZ KARIŞMAYIZ…-
AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn ise önergeye yanıtında, "AB Kıbrıs Cumhuriyeti'ni, Kıbrıs adasının tümü itibarıyla (Birleşik Krallık ve Kuzey İrlanda'nın Bağımsız Üsleri hariç olmak üzere) bir uluslar arası hukuk öznesi olarak tanımaktadır. ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti' AB ya da Üye Devletler tarafından tanınmamaktadır. Komisyon, topluluk müktesebatını ihlal etmedikçe, Üye Devletler ve üçüncü ülkeler arasındaki anlaşmaları yorumlama ya da karışma konumunda değildir" dedi.
Bu gibi konuların, Kıbrısla ilgili olarak kapsamlı bir acil çözüm gereksinimini bir kez daha vurguladığını kaydeden Olli Rehn, yanıtını "Komisyon, kapsamlı bir çözüme ulaşılması için, tüm ilgili taraflara Birleşmiş Milletler gözetimi altında, iyi organize edilmiş görüşmelere bir an önce yeniden başlamaları için bir kez daha çağrıda bulunmaktadır" diye bitirdi.
Fransız aşırı sağının AP'deki temsilcileri Carl Lang ve Fernand Le Rachinel ise önergelerinde, KKTC'nin uluslar arası alanda tanınmadığına dikkat çekti. KKTC'de tarihi eserlerin yağmalandığını, seyahat ve ifade özgürlüklerinin engellendiğini temel hak ihlalleri bulunduğunu öne süren Lang ve Rachinel, AB'ye üye olmasından üç yıl sonra Kıbrıs'taki "yabancı ordu"nun tahliyesi için diplomatik ya da diğer hangi etkinliğin yapıldığını sordu. Parlamenterler Komisyon'un AB Sözleşmesi'nde yer alan, "Birlik vatandaşlarının temel haklarına saygı gösterilmesi ve üye devletlerin ulusal ve bölgesel çeşitliliğe saygı duyarak kültürlerin yeşermesine yardımcı olması" gibi hükümler çerçevesinde hangi adımları atacağını sordu.
-GÖRÜŞMELER BAŞLAMALI-
Rehn bu önergeye yanıtında ise şöyle dedi:
"Sayın Üyelerin dile getirdiği diğer konuların yanında Türk birlikleri konusu, Kıbrıs sorununa hızlı bir çözüm bulunması için acil ihtiyacı ve biran önce başlayacak temelli çözüm görüşmelerine yönelik ihtiyacı ortaya koymaktadır. Bu Türkiye dahil ilgili tüm tarafların yapıcı davranış ve iyi niyetini gerektirir. Komisyon uzun süredir koruduğu tutumuyla aynı yönde, bu sonuca ulaşmak için BM'nin çabalarını desteklemeye yönelik taahhüdünü korumaktadır."