Cuma mesajları vatandaşlar tarafından merak konusu oldu. Resimli cuma mesajları bugün birçok kişi tarafından sosyal medya platformları ve anlık mesajlaşma uygulamalarında paylaşılacak. Öte yandan Diyanet tarafından yapılan açıklamaya göre bugün İstanbul'da cuma namazı saat 13.01'de, Ankara'da 12.45'te, İzmir'de ise 13.08'de kılınacak. İşte Instagram ve WhatsApp için giderli, farklı, ayetli, sözlü ve resimli cuma mesajları...
Ya Rab… Hesap günü amel defterlerimizi sağ tarafımızdan ver… Solumuzdan ve arkamızdan verip bizi mahcup eyleme. Amin! Hayırlı Cumalar.
Dünyada bir olan sende bin olsun, kainatta damla olan sende okyanus olsun. El açıp dua etiğin her şey bugün kabul olsun, amin! "Hayırlı Cumalar" dilerim.
Ömrüne ömür katılsın, Gönlüne meltem saçılsın. Bu mübarek günde melekler dört yanını sarsın…Derdine derman, gönlüne iman dolsun..! Hayırlı Cumalar.
Allah'ım! Geçmiş ve gelecek, gizli ve açık bütün günahlarımı bağışla! Benim ilâhım Sensin. Senden başka ilâh yoktur. Hayırlı Cumalar.
Ey Rabbim, bize Cennetin kokusunu duyur ve onun nimetlerinden nasiplendir. Bize ateşin kokusunu duyurma. Amin, hayırlı cumalar dilerim.
Cennet bahçelerinin gülleri yüzüne, bülbüllerin nağmeleri diline, Allah sevgisi gönlüne, bu güzel günün bereketi üzerine olsun. Hayırlı nurlu cumalar
Cuma günleri, duanın kabul oIacağı bir an vardır. Cumanın gündüzü, gecesinden daha kıymetlidir. Allah Cumamızı ve ettiğimiz duaIarı kabul etsin inşallah.
Rabbim seni bugün de dua edenIerden her daim şükredenlerden, sevmeyi bilenlerden, ya rabbi cennette gezenlerden eyle! Hayırlı cumalar.
Güneşin pembeliğiyle doğan, saflığıyla süzülen, herkese nasip olmayan mutluluk denen o en güzel duygu sizle olsun. Hayırlı cumalar dilerim.
Allah’ım sen isyan ettirici fakirlikten, azdırıcı zenginlikten bizleri koru. Sen hakkımızda en hayırlısı neyse onu nasip eyle! "Hayırlı cumalar" dilerim.
Cuma hutbesi konusu açıklandı. Diyanet İşleri Başkanlığı 8 Aralık 2023 cuma hutbesi konusu "Biz, Tek Bir Ümmetiz" olarak belirledi: "Biz, tek bir ümmetiz"
"Muhterem Müslümanlar! Bir gün Mescid-i Nebevi’de birkaç sahâbî sohbet ediyordu. Cahiliyeden kalma bir anlayışla birbirlerine karşı ırkçılık ve kabilecilik yarışı içerisine girmişlerdi. İçlerinden biri Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in çok değer verdiği İran asıllı Selmân-ı Fârisî’ye imalı bir şekilde “Sen hangi kabiledensin, soyun nedir?” diye sordu. Bunun üzerine Selmân (r.a), أنَا سَلْمَانُ ابْنُ الْإسْلَامِ “Ben, İslam’ın oğlu Selmân’ım.” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben yolumu kaybetmiştim; Allah, beni Peygamberimiz (s.a.s) ile hidayete erdirdi. Ben fakirdim; Allah, beni Muhammed Mustafa (s.a.s) ile zenginleştirdi. Ben köleydim; Allah, beni Resûlü ile özgürleştirdi.” Bu konuşmalara şahit olan Hz. Ömer, orada bulunanlara “Benim de soyumu öğrenmek ister misiniz?” diye sordu ve şöyle söyledi: أخُو سَلْمَانِ ابْنِ الْإسْلَامِ أنَا عُمَرُ ابْنُ الْإسْلَامِ “Ben de İslam’ın oğlu Ömer’im, İslam’ın oğlu Selmân’ın kardeşiyim.”
Aziz Müminler! Nice ibretlerle dolu bu hâdise, bize şunları öğretmektedir: Üstünlük ne soyda ne ırktadır. Gerçek üstünlük, Allah’a layıkıyla kul olmaktır. Hakiki izzet, İslam ile şeref bulmaktır. Asıl kardeşlik, ümmet bilinciyle hareket etmektir.
Kıymetli Müslümanlar! Ümmet-i Muhammed olmak, “Doğrusu ümmetiniz, tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. Öyleyse bana ibadet edin.” ayetine uyarak tevhide dayalı İslam inancına sarılmaktır. Zalimlere karşı vahdete dayalı iman kardeşliğini kuşanmaktır.
Peygamberimizin ümmeti olmak, “Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten menedersiniz ve Allah’a inanırsınız…” ayeti gereğince hakkın önderliğini, hakikatin rehberliğini yapmaktır. Adaleti ve iyiliği bütün insanlara ulaştırmak, zulmü ve kötülüğü ortadan kaldırmak için gayret göstermektir.
Allah Resûlü (s.a.s)’in ümmeti olmak, tek yürek yekvücut olmaktır. Mümin kardeşimizi düşmanın insafına terk etmemektir. Onu yalnız ve çaresiz bırakmamaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in “Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez…” hadisini hayatımızın her alanında şiar edinmektir.
Değerli Müminler! Birlik ve beraberlik içerisinde olması gereken ümmet, maalesef bugün parçalanmış durumdadır. Fitne, fesat ve tefrika ateşiyle yanmaktadır. Dünyanın farklı bölgelerinde Müslümanlar, ayrımcılık, ötekileştirme ve türlü baskılara maruz kalmaktadır. Hak ve hukuk tanımayan zalimler, ümmet-i Muhammed’in bu dağınıklığından cesaret bulmaktadır.
Kin ve nefretten beslenen caniler, dünyanın gözü önünde Müslümanlara hayâsızca saldırmaktadır. Ümmetin sessizliğinden güç alan katiller, Filistin’de kadın, erkek, yaşlı, bebek ayrımı gözetmeden masumların üzerine zalimce bombalar yağdırmaktadır. Bununla da yetinmeyen insafsızlar, insani yardımlara engel olmakta, mazlumları bir lokma ekmekten, bir yudum sudan mahrum bırakmaktadır. Sözde insan hakları savunucuları ise İslam beldelerindeki katliam ve soykırımlara göz yumarak, insani değerlerin ayaklar altına alınmasına ses çıkarmayarak zalimlere destek olmaktadır.
Öyleyse Aziz Müslümanlar! Her türlü ihtilafı ve farklılığı bir kenara bırakarak İslam kardeşliğini esas alalım. İnancımız, ibadetlerimiz, ahlakımız, bütün söz ve davranışlarımızla dinimizi en güzel şekilde temsil edelim. Ümmet olma bilincimizi her daim diri tutalım. İmanımızdan aldığımız gücümüzü, İslam’dan aldığımız izzetimizi, kardeşliğimizden aldığımız kuvvetimizi koruyalım. İşte o zaman ümmet coğrafyamız, zalimlerin zulmünden, hainlerin ihanetinden kurtulacaktır. Garipler sevinecek, yetimlerin yüzü gülecek, çaresizler çare bulacaktır.
Hutbemi Allah Resûlü (s.a.s)’in ümmet olma mesuliyetimizi hatırlatan şu hadis-i şerifiyle bitiriyorum: “Birbirinizle üstünlük yarışı içine girmeyin. Birbirinize haset etmeyin. Birbirinize kin beslemeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun!”