Edip Başer: PKK tahrik ediyor

Eski Terörle Mücadele Özel Temsilcisi, emekli Orgeneral Edip Başer, terör örgütü PKK'nın arka arkaya gelen bu eylemlerinin Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk ulusunu tahrik amacı taşıdığını belirterek, "PKK Türk ulusunun bir ikileşmeye gitmesini, kardeş kavgasına sürüklenmesini istiyor. Onun için Türk ulusunun çok dikkatli olması, bu tuzağa düşmemesi lazımdır" dedi.

Hakkari'deki çatışmayla ilgili olarak AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Başer, "PKK'nın arka arkaya gelen bu eylemleri çok açık olarak bir tahrik. Türkiye Cumhuriyeti'ni, Türk ulusunu tahrik amacını güdüyor.

Reklam
Reklam

Ne yapmaya çalışıyor? Türk toplumunun bir ikileşmeye gitmesini, bir kardeş kavgasına sürüklenmesini istiyor. Bunun çabası içinde PKK" diye konuştu.

Terör örgütünün ancak bunu sağladığı zaman, büyük haritalarla ortaya koydukları asıl amaçlarına çok daha yaklaşmış olacaklarını, bu konuda dünyada da Türkiye'ye baskı, düşmanlık yapmak için hazır bekleyen Avrupa ülkelerini çok daha net bir şekilde yanlarına alarak, Türkiye'yi köşeye sıkıştırma imkanına sahip olacaklarını dile getiren Başer, şunları kaydetti:

"Hadise bu. Onun için Türk ulusunun çok dikkatli olması ve bu tuzağa düşmemesi lazımdır. Onun için aklı selim sahibi olan herkesin, aziz milletimizi bu sağduyuya, bu noktada duyarlı ve dikkatli olmaya çağırmasını bekliyorum. Aziz milletimiz bugüne kadar bu üstün sağduyuyu, bu büyük sabrı göstermiştir. Bugüne kadar bu tuzağa düşmemiştir. Ama bundan sonra da düşmemesi gerekir. Onun için dikkatli olmaya devam etmemiz lazım."

ASKERİ VE SİYASİ OLARAK NELER YAPILMALI?

Başer, bundan sonra işin bunları konuşmakla kalmayacağını, PKK'nın da yaptığıyla kalmayacağını belirterek, şunları kaydetti: "Artık iş öyle bir noktaya gelmiştir ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti onurlu bir devlet gibi ayağa kalkıp, 'bir dakika beyler' demek mecburiyetindedir. Bunun zamanı geçmiştir ama daha fazla geçmesine izin vermemek lazım. Ne yapmak lazım; Bana göre askeri alanda yapılacak olan şeylerin neler olduğunu güvenlik güçlerinin başındaki sorumlu komutanlar otururlar kararlaştırırlar. Onlar bu konuda en iyisini yaparlar. Öbür tarafta siyasi olarak devletin, hükümetin yapması gereken şeyler var. Esas benim söylediğim o dik duruşu, onurlu devlet duruşunu sergileyecek olan onlar. Nedir bunlar? Öncelikle bu eli kanlı terör örgütünü, bu saldırganlar sürüsünü, bu köpek sürüsünü topraklarında besleyen ve bunların topraklarından bizim topraklarımıza bu şekilde saldırılar düzenlemesine göz yuman, hatta onları her türlü lojistik destekle desteklemeye devam eden bir yönetim var.

Reklam
Reklam

Kendisini o bölgenin otonom yönetimi olarak var sayıyor. Dünyaya da öyle kabul ettirmeye çalışıyor. Malum onun başındaki kişi dün veya evvelki gün bir beyanda bulundu. Dedi ki; 'Türkiye eğer sınırı geçerse, biz topraklarımızı savunuruz, karşı çıkarız.' Bu sözleri söyleyecek kadar da küstahlaşabilen bir insan karşımızda. Ona şunu sormak lazım. 'Madem sen bu bölgede otonom bir yönetimsin ve bu bölgenin tek hakimi olduğunu iddia ediyorsun, o zaman bu bölgeden benim topraklarıma yönelen bu hain saldırıların esas sorumlusu da sensin. Onun için de ben seni cezalandırıyorum' deyip, elindeki ekonomik siyasi her ne güç, olanak varsa, bunların hepsi çok kesin ve net bir şekilde kullanılmalı. 'Efendim orada iş adamları varmış. İş yapıyorlarmış, vesaire.' Neye mal olursa olsun süratle bu işin ipini kesmek lazım. Süratle bu tedbirleri gündeme getirmek, bu duruşu göstermek lazım."

"ABD KINANMALI"

Başer, aynı şeyleri Irak yönetimi için de söylemenin mümkün olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: "Irak yönetimi de sanki Bağdat'a, Irak'ın tamamına hakimmiş gibi, otoritesi varmış gibi, 'Irak egemen bir ülkedir. Topraklarımıza yönelik yabancı bir ülkenin askeri girişimine biz karşı koyarız, topraklarımızı savunuruz' gibi beyanlarda bulundular. Sözde merkezi hükümet... İşgal altındaki bir hükümet nasıl egemen bir ülke olur, onu anlamak güç. Tabii ki merkezi Irak yönetiminin, özellikle Irak'ın kuzeyindeki bu bölgede hiçbir otoritesinin olmadığını çocuklar dahi görüyorlar biliyorlar. Böyle bir terör örgütünün burada var olmasının Irak'ın geleceği için de bir tehdit olduğunu nasıl göremez, anlayamaz, fark edemez? Bunu da anlamak mümkün değil. O bakımdan Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu hükümetten de gereken hesabı sorması, gereken yaptırımları kullanması gerekir. Elindeki tüm imkanları, kozları, maliyet hesabı yapmadan, neye mal olursa olsun kullanması lazım." ABD'nin de terör örgütüyle ilgili olarak Türkiye'ye yapması gereken yardım ve vermesi gereken esas desteği bugüne kadar sağlamadığını dile getiren Başer, "Irak'ın kuzeyinde yerleşik bu terör örgütünün oradaki varlığını sonlandırma konusunda maalesef yapabileceği ve yapması gereken hiçbir şeyi bugüne kadar ABD yönetimi yapmamıştır. Bu bakımdan hem kınanması, hem de varsa eğer elimizde onlara karşı da kullanılabilecek siyasi, ekonomik kozlar neyse, nasıl olacaksa, en uygun ve en sert şekliyle yürürlüğe konmalıdır. Yani Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir şamar oğlanı olmadığını, onun bunun desteklediği, pışpışladığı bir terör örgütünü, bir yanda da benim sırtımı sıvazlayıp, 'biz seninle dostuz' hesaplarına artık bundan sonra itibar etmeyeceğini çok net ve açık bir dille anlatmalıdır" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Başer, "ülke içinde eli kanlı katiller sürüsüne terör örgütü diyemeyen, onlara hala siyasi ve moral destek vermeye devam eden bazı bahtsızlar bulunduğunu" da ifade ederek, "Bu insanlar için de bu devletin ve bu devleti yönetenlerin bir sözü olacaktır. Ama benim önerim; onlara bir miktar kına temin etmeleri olacaktır" dedi.