Her şey yolunda giderken "Panik Atak"

"Yakından bakınca kimse normal değildir."
(Caetano Veloso)

Veloso'nun sözünü okuyunca lahavle çekip, "bu kadın gene neresinden bakmış Allah bilir!" dediğinizi duyar gibiyim. Oysa siz gayet de normalsinizdir ve gayet düzgün. Bir işiniz, aileniz, güzel bir eviniz, arabanız, tam istediğiniz gibi olmasa da bir geliriniz, eşiniz, dostunuz filan vardır. Herkes gibi geçmeniz gereken aşamalardan belli bir başarıyla geçmiş, bugünlere gelmişsinizdir. Herkes gibi sabah işinize gider, akşam evinize döner, yemek yer, televizyon seyreder, uyursunuz; arada arkadaşlarınızla buluşur, konuşursunuz. Kendinizce düşünceleriniz, fikirleriniz, taviz veremeyeceğiniz doğrularınız vardır. Altına inmeyi istemediğiniz bir "yaşam standartınız", değiştirmek istemediğiniz ortalama lüksleriniz ve yitirmek istemediğiniz belli bir statünüz vardır. Uyduğunuz kurallar ve arada ufak tefek zararsız isyanlarınız vardır ve küçük keyifleriniz bir de. Psikolog Yeşim Akbulut, Mynet okurları için yazdı.

Reklam
Reklam

Başkalarının ne düşündüğünü önemsersiniz. Bazen içinizden gelse de taşkınlık yapmazsınız; hiç yapmamışsınızdır. Kimseye yük olmak istemezsiniz. Başkalarını memnun etmek istersiniz. Başkalarının sizi başarılı, doğru düzgün, fedakar ve düşünceli biri olarak görmesi sizin için önemlidir; öyle de olmaya çalışırsınız. Güvende olmak istersiniz; bu sizin için çok önemlidir. Hayatınızın zemininin bir milim bile kaymasından hoşlanmaz, değişikliklerden rahatsız olursunuz. "...malı, ...meli"leriniz boldur ve onları ne kendinizle ne de başkalarıyla tartışmak istemezsiniz. Bu yaşa kadar idare edip gitmişsinizdir işte. Yani gayet normalsinizdir. Ne gereği vardır ki şimdi kurcalamanın: "Hayatımdan memnun muyum sahiden, ben bu muyum… böyle olmak mı istiyorum gerçekten…" filan diye ne diye düşünesiniz! Öyle hayatın anlamı filan gibi derin konulara takılmazsınız.

Zaten "Düşünen Adam" heykelinin bile nerede olduğu malum! Korkularınız da vardır elbet ama onların da pek üstüne gitmemişsinizdir. Hani "bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm" nevinden korkular. Bir şekilde geçiştirilmiştir; belki "aman Allah saklasın"larla, belki televizyon karşısı çay – çekirdek marifetiyle, belki de arkadaş "yok canııım, abartıyorsun"larıyla... Dedik ya, gayet düzgün ve de normalsinizdir.

Reklam
Reklam

Fakat bir gün aniden bir şeyler olmaya başlar. Sanki kalbiniz yerinden fırlayacaktır ve sanki nefesiniz kesilecektir neredeyse. Eliniz kolunuz uyuşuyor, soğuk soğuk terliyor, bunalıyorsunuzdur. Aklınızı kaçıracağınızı, hatta öleceğinizi sanırsınız. Gündelik işleriniz eziyete, en basit edimleriniz kabusa dönüşmüştür. Korkuyorsunuzdur. Düzgün ve aklı başında biri olarak bunun saçma olduğunu biliyor, gene de korkmaktan kendinizi alamıyorsunuzdur. Dolayısıyla, kendinize bile saçma gelen bu durumu kime, nasıl anlatabileceksinizdir ki!

Evet, işte bu ruhunuzun ağrılarından biridir. Biz buna "Panik Atak Sendromu" diyoruz. Ruhunuz size bu yolla, kendinizle daha yakından ilgilenmeniz gerektiğini anlatmak zorunda kalmış demektir. Bu noktada hiç de kendinizi hissettiğiniz kadar çaresiz olmadığınızı bilmelisiniz. Yapmanız gereken terapistiniz yardımıyla hayata, yaşamınıza dair algılarınıza ve kavramlarınıza yeniden bakmanızdır. Yani kendinize daha yakından bakmanızın zamanı gelmiş demektir!

Yazılarımın çoğunda sizlere bu ve benzeri hastalıklara yakalanmamanız yönünde kapılar açmaya çalışıyorum. Ancak bu kez bir hastalık durumundan sözediyorum. İlaç yardımı alabilirsiniz ama ilaç ruhunuzun ağrılarını dindirse de gerçek çözüme kavuşmanızı sağlayamaz. Bu yüzden size mutlaka terapi öneriyorum. Bu zor bir yol gibi görünse de, yaşadığınız acılarla kıyaslanınca hiç de öyle olmadığını göreceksiniz.

Reklam
Reklam

yesim.akbulut@mynet.com