Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı Joost Lagendijk hakkında başlatılan soruşturma kapsamında verdiği "takipsizlik kararı"nda, Lagendijk'in "görev niteliği itibariyle soruşturma şartlarına haiz bulunmadığı ve suç unsurları oluşmadığından kovuşturmaya yer
olmadığı" belirtildi.
Beyoğlu Cumhuriyet Savcısı Nihat Erdem tarafından hazırlanan 4 sayfalık "takipsizlik kararı"nda, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı Joost Lagendijk hakkında 17 Aralık 2005 tarihinde Taksim Hill Otel'de yaptığı konuşmadan dolayı suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı.
Lagendijk'in "Türk ordusunu aşağılamak", "devletin yargı organlarını aşağılamak" ve "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçlarını işlediğinin iddia edildiği belirtilen kararda, konuşmanın bilir kişilerce yapılan çözümünde yer alan Lagendijk'in çeşitli konulardaki açıklamaları aktarıldı.
Kararda, Lagendijk'in "Ordu provokasyona geçti, PKK da buna silahla cevap verdi. Ordu, PKK ile çatışmayı seviyor bu da orduyu merkezde tutuyor" şeklinde açıklamalarının olduğunun soruşturma dosyasında bulunan çeşitli basın kuruluşlarının haber kupürlerinden anlaşıldığı belirtildi.
"DEMOKRASİ YEGANE MODEL"
"Türkiye, hatta dünya için demokrasi yegane modeldir" denilen kararda, bu model içinde düşünce ve kanaat özgürlüğünün yeri, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 19. maddesi ile İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin 10. maddesine atıfta bulunularak açıklandı.
Düşünce ve kanaat özgürlüğünü düzenleyen Anayasa'nın 24 ve 25. maddelerine de yer verilen kararda, ifade özgürlüğünün sınırsız olmadığı, kısıtlı da olsa sınırlandırılması gerekeceğinin ulusal ve uluslararası normlara konu edildiği anlatıldı.
Kararda, günümüz özgürlükçü demokrasilerinde, istisnalar dışında geniş bir yelpazeyle düşünceyi açıklamanın korunduğu kaydedilerek, iftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici beyanlar, müstehcen içerikli söz, yazı, resim ve açıklamalar ile savaş kışkırtıcılığı, hukuk düzenini zorla değiştirmeye, nefret, ayrımcılık,
düşmanlık ve şiddet yaratmaya yönelik ifadelerin düşünce özgürlüğü bağlamında hukuki koruma görmediği anlatıldı.
Kararda, "Düşünce özgürlüğünün bulunmadığı yerde gerçek bir demokrasinden ve ilerlemeden söz edilemez" denilerek şu ifadelere yer
verildi:
"Düşünceleri mahkumiyetlerle susturarak korumayı yeğleyen bir kamu düzeninin, çelişen düşünceleri bir arada yaşatmaya ve hoşgörü ile değerlendirmeye alışan ve tüm farklılardan yararlanmayı bilen kamu düzeninde üstün olamayacağı ve tercih edilmeyeceği zihinlere nakşedilmelidir.
Düşüncenin açıklanması hürriyeti, kişiye beğenmediği uygulamaları tenkit etme, düşüncelere uygun şekilde davranabilme ve doğru olduğuna inandığı fikirleri başkalarına kabul ettirme imkanlarını vermektedir.
TCK'nın 301. ve 288. maddelerinde belirtilen suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı, demokrasinin olmazsa olmaz şartı olan ifade özgürlüğü içerisinde olduğu anlaşılmaktadır."
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı Joost Lagendijk'in parlamenter sıfatı dolayısıyla AB İç Tüzüğü ve iç tüzüğe dayanak teşkil eden protokolün ilgili maddelerince herhangi bir seyahat sınırlamasından, soruşturma, dava ve tevkiften bağışık tutulduğu hatırlatılan kararda, 28 Ocak 2003 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 4794 sayılı kanun ile Türkiye'nin söz konusu protokole taraf olduğu belirtildi.
Kararda, "Şüphelinin görev niteliği itibariyle soruşturma şartlarına haiz olmadığı ve müsned suçlar nedeniyle suç unsurları oluşmadığı anlaşıldığından kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi" denildi.