LEFKOŞA (İHA) - DP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Dışişler Bakanı Serdar Denktaş, İsviçre'de yapılacak dörtlü zirve öncesinde Kıbrıs Türk tarafının Türkiye'yle mutabık olduğu kırmızı çizgilerdeki önceliklerin ortaklaşa tespit edilmesinde ısrarlı olduğunu söyledi.
Serdar Denktaş, bu yapılmadan İsviçre'ye gitmenin anlamı olmayacağını belirterek, adadan ayrılmadan öncelikler konusunda hemfikir olamayacaklarsa, DP olarak İsviçre'ye gitme veya gitmeme konusunu yeniden değerlendirmek durumunda kalacaklarını açıkladı.
Serdar Denktaş, Yunanistan ve Türkiye'nin bulunduğu bir ortamda Cumhurbaşkanı Denktaş'ın da bulunmasının Kıbrıs Türk tarafının ağırlığını artıracağına işaret ederek, Cumhurbaşkanı'nın İsviçre'ye gitmeme kararını gözden geçirmesini istedi.
DP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Dışişler Bakanı Serdar Denktaş, bu sabah Saray Otel'de düzenlediği basın toplantısında, Kıbrıs müzakere süreciyle ilgili görüşlerini açıkladı ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
KKTC, Türkiye ve Güney Kıbrıs'tan gazetecilerin büyük ilgi gösterdiği ve bazı televizyon kanallarının canlı yayınladığı basın toplantısında; DP'li bakanlar, bazı milletvekilleri ve DP Genel Sekreteri Kemal Havalı da hazır bulundu.
Serdar Denktaş, müzakere sürecinin başından beri DP olarak yapmaya çalıştıklarını zaman zaman halka tam anlatamadıklarını, halkın DP'nin ne noktada durduğunu çeşitli nedenlerle göremediğini belirterek, Annan Planı'nı DP olarak ne ellerinin tersiyle ittiklerini ne de her şeyiyle kabullenilebilecek bir plan olduğunu söyleye geldiklerini belirtti.
"KARŞILIK ALAMADIK" Serdar Denktaş, "13 Şubat'tan beridir devam eden müzakere sürecinde Genel Sekreter'in beklediği, önemle üstünde durduğumuz konuları ortaya koymaktı ve biz bunu yaptık. Yazılı olarak verdiğimiz görüşlere herhangi bir karşılık alamadık. Gerekçeleriyle birlikte reddetmek de bir karşılıktır ama ne yazık ki bunu da göremedik" dedi.
Kıbrıs Rum tarafının süreç boyunca "Biz bu görüşlere cevap vermeyiz. Çünkü parametreler dışındadır ve bunlar hiçbir zaman kabul edeceğimiz şeyler değildir" dediğini kaydeden Denktaş, süreç boyunca kısa ve içeriği olmayan cevaplar aldıklarını açıkladı.
Denktaş, bunlardan dolayı Rum tarafıyla bir diyalog kurulamadığını ve bunun için de müzakere yapılamadığını ve sadece karşılıklı belge sunumunun gerçekleştiğini belirtti.
Genel Sekreter'in tarafların sunduğu 380 sayfalık belgeyi okuyup karar vereceği konusunda süphe duyduklarını belirten Serdar Denktaş, Kıbrıs Türk tarafının hassasiyetlerinin neler olduğunu, neyi neden istediğini Kıbrıs'ta müzakereleri sürdüren BM heyetinin tam olarak kavrayıp Genel Sekreter'e iletmesi konusunda da çok büyük soru işaretleri taşıdıklarını ifade etti.
Serdar Denktaş, Pazartesi gününden beridir başlayan al-ver süreci boyunca BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alvaro De Soto ile sadece 2 kez bir saati aşmayan şekilde bir araya geldiklerini, herhangi bir al-ver de yaşanmadığını ve kendilerini daha fazla "ver-ver süreci" içine girme durumunda bulduklarını, dolayısıyla bir yol kat edemediklerini kaydetti.
"CUMHURBAŞKANI UMARIZ TUTUMUNU YENİDEN DEĞERLENDİRİR" De Soto'nun yöntem değişikliğine giderek tarafları bir araya getirmek yerine, ayrı ayrı görüşerek bir yerlere varmaya çalışma yöntemini seçmesiyle bugüne gelindiğini söyleyen Denktaş, Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın İsviçre'ye gitmeme gerekçelerinin kendisi açısından son derece geçerli olduğunu ifade etti. Serdar Denktaş, Yunaistan Başbakanı Kostas Karamalis ve Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da İsviçre'de bulunacağının ortaya çıkmasıyla birlikte, Rauf Denktaş'ın da tutumunu yeniden değerlendirerek İsviçre'deki toplantıya katılmasını umduklarını ifade etti.
"AĞIRLIĞIMIZI ARTIRIR"
İsviçre'deki toplantılarda insiyatifin Kıbrıs Türk ve Rum taraflarından ziyade Türkiye, Yunanistan ve Genel Sekreter'in elinde olacağına işaret eden Denktaş, Yunanistan ve Türkiye'nin bulunduğu bir ortamda Cumhurbaşkanı Denktaş'ın da bulunmasının Kıbrıs Türk tarafının ağırlığını artıracağını söyledi.
Dışişleri Bakanı Denktaş, "Aksi halde bizim sadece orada hükümet olarak bulunmamız Cumhurbaşkanı'nın Kıbrıs'ta kalması pozisyonumuzu zayıflatır inancındayım" diye konuştu.
22 Mart'a kadar olan süreçte sorunu Kıbrıs'ta büyük oranda çözmüş olmayı umduklarını kaydeden Denktaş, "Bu mümkün olmadı ve Pazartesi'ne kadar da mümkün olmayacakmış gibi görünüyor. Böyle bir iklimin oluştuğunu maalesef göremiyoruz" ifadelerini kullandı.
Serdar Denktaş, Kıbrıs Türk tarafının kırmızı çizgileri arasında önceliklerin ne olduğu belirlenmeden İsviçre'ye gidilmesi ve Cumhurbaşkanı'nın da yanlarında olmaması halinde, kendilerini İsviçre'de çok daha güç bir konumda bulacaklarını kaydetti
Denktaş, Türkiye ile birlikte oluşturdukları kırmızı çizgilerin önceliklerinin ne olduğu konusunda adadan ayrılmadan; Cumhurbaşkanı'nın, KKTC hükümetinin ve Ankara hükümetinin mutlak surette bir anlaşmaya varmasını talep edeceklerini ve bu öncelikler esasında İsviçre'de gündemin devamını sağlamaları gerektiğini belirtti.
"DP YENİDEN DEĞERLENDİREBİLİR" Öncelikler konusunda adadan ayrılmadan önce hemfikir olamayacaklarsa, DP olarak İsviçre'ye gitme veya gitmeme konusunu yeniden değerlendirmek durumunda kalacaklarını kaydeden Denktaş, bunu yapmadan İsviçre'ye gitmeleri halinde orada figüran olarak oturma noktasından öteye geçemeyeceklerini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Denktaş, böyle bir durumda Kıbrıs Türk halkının geleceğine yönelik önceliklerini koruma konusunda gerekli hassasiyeti gösteremeyebileceklerini vurgulayarak, bunun büyük bir yanlış olacağını dile getirdi.
"TALAT SON DERECE UYUMLU"
Serdar Denktaş, "Şu anda hükümetle ilgili bir konu gkyi neden istediğini Kıbrıs'ta müzakereleri sürdündemimizde yoktur. Ta başından anlaştığımız gibi, koalisyon görüşmelerinde ortaya koyduğumuz hassasiyetlerin müzakeresinde ve savunulmasında, Başbakan Mehmet Ali Talat son derece uyumlu bir şekilde hareket etmektedir. Kıbrıs Türkü'nün her kesiminin hassasiyetini gayet iyi bir şekilde bizlerle birlikte savunmaktadır. Daha önce de var olduğu gibi, bu 31 Mart'a kadar devam edecektir. 31 Mart'ta ortaya çıkacak belgeyi hep birlikte inceledikten sonra, her parti evet mi hayır mı noktasında kendi kararını verebilecektir ve bu da mümkün olabildiğince hükümetin varlığına gölge düşürmeden devam ettirilebilecektir" açıklamasında bulundu.
Görüşmelerin başladığı günlerden beridir halka büyük bir kötülük ve yanlış yapılmakta olduğunun altını çizen Denktaş, kategorik olarak "evet" diyelim diyenlerle kategorik olarak "hayır" diyelim diyenlerin ve daha ortaya çıkacak metni görmeden halkı kamplara bölmeye çalışanların hata yaptığını ifade etti.
Denktaş, "Plandaki kapsamlı değişikliklerin yapılabilmesi, insanların günlük yaşamını etkileyen konulara çözüm aramak ve siyasi eşitlik gibi geleceğe yönelik garantörlük ve Kıbrıs Türk halkı olarak yaşayabilme yönündeki güvenceler" gibi konuları sonuna kadar birlikte savunmak gerektiğini belirtti.
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Denktaş, Annan Planı'nda istedikleri değişiklikleri yapabilir; yaşayabilecek, halkı tehlikeye atmayacak, ileriye güvenle bakmayı belli oranda sağlayabilecek bir belgeyi ortaya çıkarabilirlerse bunu onaylayacaklarını açıkladı.
Rum tarafının tutumu nedeniyle bunun sağlanamayacağını düşündüğünü belirten Serdar Denktaş, zorlukları aşacak yöntemler geliştirilemezse her şeye rağmen bu plana hayır demek durumunda olacaklarını kaydetti.
Önlerindeki 3 günlük süreç içerisinde kırmızı çizgiler konusunda mutabık oldukları Türkiye ve Cumhurbaşkanı ile hükümet olarak biraraya gelip kırmızı çizgilerdeki öncelikleri müştereken tespit etmekteki ısrarlarını dile getiren Denktaş, "Bunu yapmadan İsviçre'ye giderek Kıbrıs Türk tarafını müzakerelerde temsil etmenin bir anlamı olmaz" şeklinde konuştu.
Kırmızı çizgiler konusundaki öncelikler müştereken tespit edilirse Cumhurbaşkanı Denktaş'ın da Karamanlis ve Erdoğan'ın da İsviçre'deki toplantıya katılması için güçlü bir şekilde çağrı yapabileceklerini belirtti ve "Onun katılmasının bize vereceği katkı ve güç büyüktür" dedi.
Cumhurbaşkanı Denktaş'ın Kıbrıs Türk tarihinin canlı bir ispatı olduğunu ve canlı tarihin Kıbrıs Türk halkının geleceğini daha güvenle kurabilmesi için önemli olduğunu anlatan Denktaş, Cumhurbaşkanı Denktaş'ın birçok diplomat tarafından sevilmese de saygınlığının son derece büyük olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı'nın İsviçre'de birşeyin değişmeyeceğine inandığını belirten Serdar Denktaş, birşeyler değiştirmek için sonuna kadar uğraş vermek düşüncesinde olduklarını kaydetti ve "Çok büyük bir ihtimalle Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi birşey değişmeyecek " diye konuştu.
"HEM CUMHURBAŞKANI'NIN SIHHATİNE, HEM HALKA KÖTÜLÜK" Bazı çevrelerin Cumhurbaşkanı'na çekilmesi, İsviçre'ye gitmemesi yönünde bask'i neden istediğini Kıbrıs'ta müzakereleri sürdılar yaptığına işaret eden Serdar Denktaş, bunların hem Cumhurbaşkanı'nın sıhhatine zarar verdiğini hem de Kıbrıs Türkü'ne siyasi açıdan kötülük olduğunu ifade etti.
Böylesi hassas bir dönemde iç siyasi emellerle Cumhurbaşkanı'na baskı yapılmasının insafsızlık olduğunu belirten Denktaş, başlatılan sürecin 31 Mart'a kadar birlikte götürülmesinin kaçınılmaz olduğunu kaydetti ve Cumhurbaşkanı'na kararını bir kez daha gözden geçirmesi için kamuoyu önünde çağrıda bulundu.
Serdar Denktaş, birlikte gidilecek sürecin sonunda İsviçre'de 31 Mart'ta metnin ortaya çıkacağını ve bu belgeyi hükümet, Cumhurbaşkanı ve Türkiye ile birlikte irdeleyerek, parti yetkili kurumları ve halk ile paylaşarak kısa bir süre içerisinde ne cevap vermeleri gerektiği konusunda kararlarını alarak 20 günlük kampanya süresince bu kararlarını halka duyurmaya çalışacaklarını belirtti.
İsviçre'deki toplantılarn "talep edilenler metnin içine katılabilir mi" çalışması olduğunu belirten Serdar Denktaş, bu noktada Cumhurbaşkanı'na ihtiyaçları olacağını belirtti.
Denktaş, İsviçre'de neticelenecek metnin kabul edilip edilmeyeceği günün 20 Nisan olduğunu ve kabul edilip edilmeyeceği iradesini de Kıbrıs Türk halkının ortaya koyacağını vurguladı.