Sezer'den 13 sayfalık uyarı

ANKARA (İHA) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, il özel yönetimlerinin yapılanması ve işleyişine yönelik köklü değişiklikler içeren 5197 sayılı 'İl Özel İdaresi Kanunu' bir kez daha görüşülmek üzere TBMM'ye iade etti.

Sezer, 24 Haziran 2004 tarihinde TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen 5197 sayılı 'İl Özel İdaresi Kanunu'nun 3, 6, 7, 10, 11, 13, 15, 18, 25, 35, 45, 47, 52 ve geçici 1. maddelerini kısmi veto etti. Sezer, 13 sayfalık veto gerekçesinde yasanın Anayasa'da belirtilen 'tekil devlet' modeline uygun düşmediğini bildirdi. Yasayla il özel idarelerine tanınan yetkileri fazla bulan Sezer, "İl özel yönetiminin görev ve yetkileri, belirgin ve sınırlı biçimde tek tek sayılmak yerine hizmet alanları belirtilmekte, yasalarla açıkça başka kurum ve kuruluşlara verilmeyen yerel nitelikteki her türlü görev ve hizmetin il özel yönetimlerince yerine getirileceği öngörülmektedir" dedi.

Reklam
Reklam

Yasa ile valiliğin organlar içindeki yerinin son sıraya düşürülmesini de eleştiren Sezer, bu durumun özerklikten öte bağımsız niteliğe kolayca dönüşebilecek yerel bir meclis oluşturduğunu kaydetti. İl özel yönetimi örgütlenmesinde genel sekreterlik oluşturulmasını da mesleki mali statü yönünden hiyerarşik yapıya aykırı bulan Cumhurbaşkanı Sezer, yasanın hukukun genel ilkelerine, anayasal kurallara ve kamu yararına uygun düşüp düşmediğinin değerlendirilmesi gerektiğini bildirdi. Yasanın Anayasa'daki 'tekil devlet' modeline de uygun düşmediğinin altı çizilen gerekçede, tekil devlet modelinin merkeziyetçi yapıyı ve ancak onun denetim ve gözetiminde merkez dışı örgütlenmeyi mümkün kıldığı kaydedildi. Anayasa'da 'idarenin bütünlüğü' ilkesine yer verildiği ve yerinden yönetimin, devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmezliği, yönetimin tümlüğü ilkeleriyle sınırlandırıldığı belirtilerek, "Tekil devlet modelinde, tek bir egemenlik vardır ve devlet tek yetkilidir. Devletin örgütsel yapısı parçalı bir görünüm sergilese ve devlet yetkisini kullanan birçok kamu tüzelkişisi olsa da, bunların arasındaki birlikteliği idarenin bütünlüğü ilkesi sağlamaktadır. Yerinden yönetimin en önemli sakıncası, devletin birliğini ve kamu hizmetlerinin tutarlılığını bozabilmesidir. Bu sakıncayı önlemek için devlete ve onu temsil eden merkezi yönetime, yerinden yönetim kuruluşlarının eylem ve işlemlerini denetlemek ve gerektiğinde bozabilmek yetkisi tanınmıştır. Bu yetki, idari vesayet kavramı ile Anayasa'da yerini almıştır. İdari vesayet yetkisi, il özel yönetimlerinin tüm eylem, işlem ve etkinliklerinin merkezi yönetimin denetiminde olmasını, bu bağlamda, yasada belirtilen il genel meclisi kararlarının valinin onayına bağlı tutulmasını gerektirmektedir. İncelenen yasadaki düzenleme bu gereğe uygun düşmemektedir" uyarısında bulunuldu.

Reklam
Reklam

Gerekçe metninde, yasayla il özel yönetimindeki yetkileri zayıflatılan valinin, devletin ve hükümetin ildeki temsilcisi olmasına karşın gücünü ve etkisini yitirdiğine işaret edildi. TBMM gündeminde bulunan Kamu Yönetim Reformu'nun da eleştirildiği gerekçede, "Bu düzenlemeler, amaçlanmasa da, Anayasa'da öngörülmeyen bir yönetim sistemine geçilmesine neden olabilecek niteliktedir" denildi.

'EĞİTİM HİZMETLERİNİN İL ÖZEL İDARESİNE DEVRİ LAİK YAPIYA AYKIRI' Yasanın tüm vatandaşlara standart bir kamu hizmeti sunma anlayışından yoksun olduğuna da dikkat çekilen gerekçede, hizmetler yönünden bölgesel ve yerel dengesizlerin artacağı endişesine yer verildi. Sezer gerekçesinde, eğitime ilişkin hizmetlerin de il özel idarelerine devredilmesine tepki gösterdi. Eğitim ve öğretimin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağına dikkat çekilen veto gerekçesinde, eğitim ve öğretim hizmetlerinin merkezi yönetimin görevleri arasında kalmasının zorunlu olduğu vurgulandı. Gerekçe metninde, "Çağdaşlaşma yolunda böylesine büyük önemi bulunan eğitim hizmetlerinin il özel yönetimlerine bırakılması, toplumsal yarar yönünden uygun düşmemektedir. Eğitim hizmetlerinin il özel yönetimlerine bırakılması, eğitimin laikleşmesini ve tek elden yürütülmesini amaçlayan öğretim birliği ilkesiyle, ulusal birlik amacıyla, demokratik, laik, eşitlikçi, adil, işlevsel ve bilimsel temellere dayalı eğitim anlayışıyla, Anayasa'nın Atatürk ilke ve devrimlerini temel alan ruhuyla bağdaşmamaktadır" uyarılarına yer verildi.

Reklam
Reklam

Sezer, gerekçe metninin sonunda yasanın bazı maddelerinin yasa yapma tekniğine uygun düşmediğini belirterek, şu ifadeleri kullandı: "Anayasa'ya göre, idari işlem ve eylemlerin hukuka uygunluk denetimi idari yargı yerlerince yapılmaktadır. Bu sistemin önüne, Kamu Yönetimi Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Yasa Tasarısı'nın incelenmesinden anlaşıldığı üzere, yine hukuka uygunluk denetimi yapan bir birimin eklenmesi anayasal sorun yaratacak niteliktedir. Çünkü, kararlar arasındaki çelişkinin yoğunlaşması yargıya karşı güven bunalımına neden olacaktır."

Haberin Devamı İçin Tıklayın