MERSİN (İHA) - Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kemal Yazıcı, tecavüz edenlerin çoğunluğunun diğer şiddet içeren suçları da içerdiğini ve cinselliği, mağdurlarına hakim olmak, incitmek ve alçaltmak için kullandıklarını söyledi.
Tecavüzü, "Karşısındakinin rızası dışında, şiddet kullanarak veya şiddet tehdidiyle cinsel ilişki kurmak" olarak tanımlayan Yazıcı, bu şiddetin fiziksel olabileceği gibi, işten atma, özel yaşama ait bilgileri ifşa etme gibi tehditler şeklinde de gerçekleşebileceğini kaydetti. Klasik psikanalizde tecavüzün, hem libidinal hem de saldırganlık dürtülerini bir çırpıda doyurmaya yönelik bir dürtü olarak değerlendirildiğini vurgulayan Yazıcı, tecavüz suçunda kurbanı küçük düşürme güdüsünün olabildiğine işaret etti.
Tecavüz suçunun, kişinin değer sisteminde bunu yapmayı engelleyebilecek mekanizmaların bulunmaması nedeniyle gerçekleştirildiğini belirten Doç. Dr. Yazıcı, tecavüz edenlerin çoğunluğunun diğer şiddet içeren suçları da içerdiğini ve cinselliği, mağdurlarına hakim olmak, incitmek ve alçaltmak için kullandıklarını vurguladı. Cinsel ve fiziksel şiddetin aynı kişisel yapıda ortaya çıkabildiğine dikkat çeken Yazıcı, ezilmişlik, incinmişlik, küçülmüşlük hisseden erkeklerin daha fazla şiddet uygulandıklarının görüldüğünü belirtti.
Psikiyatrik yönden tek bir tecavüzcü profilinden bahsedilmesinin zor olduğunu ifade eden Yazıcı, tecavüzcüleri inceleyen çalışmalarda, bu kişilerin farklı psikolojik yapılar gösterebileceklerinin saptandığını söyledi. Bu konuda 3 ana tipten söz edilebileceğini belirten Yazıcı, şöyle devam etti:
"Öfkeyle hareket edenler; bu kişilerde genel bir öfke kontrolü sorunu vardır. Öfke belli bir neden olmadan ortaya çıkar ve belirli bir hedefe yönelik değildir. Bu kişilerin tecavüzleri aşırı güç kullanımı, yaralama ve hatta cinayetle sonuçlanabilir. Bazen de bu tip tecavüzcülerin öfkesi, nefret ettikleri sosyal gruplardan kurbanlara yönelebilir. Gücünü sömürücü olarak kullanan tipteki tecavüzcüler, kadınlara karşı düşmanlıklarını ve güçlerini ona cinsel saldırıda bulunarak ortaya koyarlar. Bu kişilerde genelde erken boşalma ya da orgazm olamama gibi bir cinsel fonksiyon bozukluğu veya çok belirgin bir fiziksel bozukluk vardır. Tecavüzcü, bu durumun yarattığı sosyal ve cinsel yetersizlik duygularını, bir kadının en hassas alanı üzerinde kontrol ederek ve üstünlük sağlayarak gidermeye çalışabilir. Bazen de cinsel açıdan güçlü ve baskın olma isteğini bu şekilde dışa vurabilirler. Sadistçe davranan üçüncü tipte ise; kişileri tecavüze motive eden etken cinsel ve saldırgan fantezi ve dürtüleridir. Aşırı güç kullanımı ve kurbanı bağlama davranışı görülebilir. Bu kişilerin eylemleri öfkeyle hareket eden tecavüzcü tipine göre daha çok cinsel tema içerir, aynı zamanda baskın olma isteği ve yetersizliklerini giderme isteği de içerebilir. Bu tip tecavüzcülerin ana motivasyonu tecavüz ettikleri kişide ağrı ve acı uygulamak yoluyla korku ve teslimiyet yaratmaktır."
Tecavüz suçlularının toplumsal bir sorun olduğunu ifade eden Doç. Dr. Yazıcı, tüm tecavüz suçlularının aynı olmadığını, farklı motivasyonlar ve dürtülerle davranan bu suçluların içinde psikiyatrik yardımdan fayda görebilecek olanların ve olmayanların bulunduğunu ifade etti. Yazıcı, "Bir soruna koyduğunuz tanı, sizi o sorunun çözümüne götürür. Ama tanıyı doğru koymak gerekir. Eğer tecavüz suçunu işleyenleri ya da genel olarak suç işleme eğiliminde olanları 'hasta' olarak algılıyorsanız, çözümünü de doktorlara havale etmiş olursunuz. Ancak suç işleme oranının artışı öncelikle sosyal ve politik açıdan irdelenmelidir. Bu, psikiyatrların tecavüz suçlularıyla ilgili olarak hiç rol almayacakları anlamına gelmez, ancak başrol onlara ait değildir" diye konuştu.