Uzayda ağlasak gözyaşı akar mı?

Dünya atmosferinin ötesinde ve gök cisimlerinin arasında var olan genişlik feza, dış uzay ya da uzay olarak ifade edilir. Genel olarak düşünülenin aksine uzay aslında boşluktan ibaret olan bir alan değildir. Düşük parçacık yoğunlukları, ağırlıklı olarak plazma helyum hidrojen, elektromanyetik radyasyon, manyetik alanlar kozmik ışınlar içerir.

Dış uzay ifadesinden önce uzay için dünya göğünün ötesindeki bölge tanımlaması yapılmıştır. Uzay her zaman insanlık için bir merak ve araştırma konusu olmuştur. Uzayın insanlar üzerinde çeşitli etkileri bulunmaktadır. Bu etkiler farklı zamanlarda uzaya çeşitli araştırmalar için giden astronotlar üzerinde görülmüş ve gözlemlenmiştir.

Reklam
Reklam

İnsanların uzaya gitme süreçleri, belli bir süre içinde orada zaman geçirmek ve geri dönmek oldukça zor bir çalışma süreci olarak ifade edilmektedir. İnsan üzerinde uzayın hem anlık hem de uzun vadede çeşitli etkileri bulunmaktadır. Bu etkiler fiziksel ya da psikolojik olarak gerçekleşebilir.

Yer çekimi olan bir alandan yer çekimi olmayan bir alana geçmek insanları adaptasyon süreci de dahil olmak üzere birçok açıdan zorlayan bir deneyimdir. Uzaysal yönelim, el ve göz baş ve göz koordinasyonları, hareketlilik ve denge bakımından etkileyicidir. İnsan vücudunda yer çekimi olmazsa kemikler mineral kaybeder ve yoğunluk ayda yüzde birin üzerinde kayıplara neden olabilir.

Uzayda ağlasak gözyaşı akar mı?

Uzay konusunda merak edilen birçok durum bulunmaktadır. Bilimin gelişmesine destek olan bu meraklar derin araştırmalara, deneylere ve uzay yolculuklarına yol açmıştır. İnsanların uzay ile ilgili merak ettiği durumlardan biri de uzayda ağlanırsa gözyaşının akıp akmayacağı konusudur. Bilim insanlarına ve uzay araştırmacılarına en çok gelen sorular arasında bu sorunun yer aldığı bilinmektedir.

Reklam
Reklam

Bir astronot bu merakı giderecek bir deney yapmıştır. Deneyin sonucunda ağlamaya başlandığı zaman gözlerde bir su topu oluştuğu gözlemlenmiştir. Göz damlaları yere akmamış ve daha çok ağlanırsa su topunun insanın burnunun üzerinden geçerek diğer gözüne gireceği ispatlanmıştır.

Gözlere su damlatılarak yapılan bu deneyde elde edilen sonuçlar yer çekiminin eksikliği ile açıklanmıştır. Astronotların uzayda uzun zaman geçirmelerinden sonra ağırlıksız olmaya alıştıkları ve dünyaya döndükleri zaman yer çekimine uzun süre alışamadıkları bilinmektedir.

Bir duygu patlaması, stres ya da farklı başka nedenlerden ötürü ağlanabilir. Dünyada ağlamak doğal bir refleksken ve gözyaşları yer çekimi etkisi ile yere düşmektedir. Ancak uzayda durum farklı olarak gelişmektedir.

Yer çekimi eksikliği söz konusu olduğunda tüm sıvılar dünyadakinin aksine bir tepki vermektedir. Uzayda ağlandığı zaman gözyaşları yer çekimi burada olmadığı için aşağı doğru akmaz. Gözyaşı çıkar ancak yer çekimi eksikliği nedeniyle gözyaşı damlaları yukarı doğru akar. Ancak bir sorun söz konusu olur. Çünkü gözyaşı damlalarına bir an önce müdahale edilmezse sıvı tüm göz kapağını kaplayabilir.

Reklam
Reklam

Ayrıca birkaç damla bir araya gelerek yanağın üzerine çıkacak kadar da büyük bir top şekli alır. Astronotlar gözyaşlarının yer çekimi olmaması nedeniyle yukarıda toplanmasına gözlerde yanma hissinin de eşlik ettiğini ifade etmişlerdir.

Tuzlu sıvı yüzeyde uzun süre kaldığı için tahriş etkisi yaratmakta, gözyaşı buharlaşamadığı için serinleme sağlanmamaktadır. Bunlar dışında yüzeyde oluşan basınç değişikliği gözlerde de hafif şişmelere neden olmaktadır. Uzayda gözyaşı yalnızca bir duygu sorunu değil fiziksel bir problem olarak da gerçekleşmektedir.

Uzayda insan vücudunda meydana gelen diğer değişiklikler ve sorunlardan bazıları şu şekildedir:

  • Tat alma duygusu zayıflar.
  • Kas gücü azalır.
  • Yüzde şişmeler olur çünkü kan vücudun üst kısmında toplanır.
  • Kemik yoğunluğunda azalma gözlemlenir.
  • Sıvılar bedende dengesiz olarak dağılır.
Reklam
Reklam
Haberin Devamı İçin Tıklayın
Anahtar Kelimeler: