Vize, geçici oturum izni, daimi oturum izni ve vatandaşlık gibi hukuki statüler, temelde birbirinden farklı haklar tanır ve her biri kendi sınırlamalarını içerir. Bu farkların doğru şekilde anlaşılması, gerçekçi olmayan beklentilerin önüne geçer ve çalışma, eğitim, iş kurma ya da uzun vadeli planlar gibi somut hedefler için en uygun statünün seçilmesine yardımcı olur. Rompaso olarak, statüler konusundaki karışıklığın nasıl hatalı kararlara yol açtığını düzenli olarak gözlemliyoruz. Aşağıda her bir statüyü pratik açıdan ele alıyoruz.
Vize, bir ülkeye giriş ve kısa süreli kalış için verilen izindir. Ülkede yaşama hakkı sağlamaz ve kalıcı/istikrarlı bir hukuki statü oluşturmaz.
Sağladığı haklar:
Sınırlamalar:
Vize, seyahat için uygundur; ancak yaşama, çalışma veya eğitim hedeflerini çözmez. Tamamen geçici bir araçtır.
Geçici oturum izni, belirli bir AB ülkesinde yaşama hakkı verir; ancak bu hak sınırlamalarla birlikte gelir ve yalnızca belirli gerekçelere dayanır: çalışma, eğitim, iş kurma, aile birleşimi vb.
Sağladığı haklar:
Sınırlamalar:
Geçici oturum izni pratik bir araçtır; ancak uzun vadede istikrarlı değildir. Değişiklikler çoğu zaman yeniden başvuru gerektirir ve süreleri, şartları ve güncellemeleri dikkatle takip etmek gerekir.
Daimi oturum, yıllık yenilemelere gerek kalmadan bir ülkede uzun vadeli (kalıcı) ikamet hakkı sağlar; ancak kişi yine de yabancı statüsünde kalır.
Sağladığı haklar:
Sınırlamalar:
Daimi oturum, tek bir ülkede yaşam kurmak için güçlü bir statüdür; ancak AB genelinde hareketlilik ihtiyacını tam olarak çözmez.
AB vatandaşlığı, gerekçelere, süre sınırlamalarına veya işverene bağlı olmayan, tam ve kalıcı bir hukuki statü sağlar.
Sağladığı haklar:
Sınırlamalar:
Vatandaşlık, en istikrarlı ve en güçlü hukuki statüdür. Kalış süresi, çalışma ve iş faaliyetlerine ilişkin kısıtlamaları ortadan kaldırır; sosyal ve kamu sistemlerine erişimi kolaylaştırır; uzun vadeli plan yapmayı mümkün kılar ve sınır geçişlerinde ek gerekçelere ihtiyaç duymadan giriş ve geri dönüş hakkını güvence altına alır.
En istikrarlı statü, aynı zamanda gerçekçi biçimde ulaşılabilir bir seçenektir. Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşları için ikamet şartı aranmayan, ikinci bir vatandaşlığın edinilmesine imkân tanıyan basitleştirilmiş prosedürler bulunmaktadır; burada en kritik nokta, hukuki dayanağın doğru ve eksiksiz şekilde belgelenmesidir.
Farklı statülerin karşılaştırılmasından çıkan temel sonuç şudur: vize, geçici oturum izni ve hatta daimi oturum dahi her zaman “şartlı” statülerdir (yenilenmeleri gerekir, dayanak gerekçenin düzenli olarak doğrulanması gerekir ve süreler ile kalış kuralları yakından takip edilmelidir). Buna karşılık vatandaşlık, statü konusunu kalıcı olarak çözer.
Bu nedenle basitleştirilmiş prosedürlerin erişilebilir olması, tek başına bir hedef olduğu için değil; geçici statülere ve bunların şartlarına uzun süre bağımlı kalmadan, en güçlü hak seviyesine ulaşmayı mümkün kıldığı için önemlidir.
Bu tür prosedürlerde işlem süresi genellikle yaklaşık 12 aydır; ancak bunun için hukuki dayanağın doğru şekilde teyit edilmesi ve belge dosyasının hatasız biçimde hazırlanması gerekir.