İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi davasında 3. duruşma devam ediyor. Davada, 25 tutuklu sanık yer alırken, duruşmalar kapasite sorunları nedeniyle konferans salonunda yapılıyor. Yargılanan isimler arasında suç örgütü lideri olduğu iddia edilen Fırat Sarı ve İlker Gönen'de bulunuyordu. Ancak örgüt yöneticisi sıfatıyla dosyada yer alan İlker Gönen’in, tutuklu bulunduğu cezaevinde intihar etmesinin ardından sanık sayısı 46'ya düştü.
Duruşma, 10.40'ta sanık yoklamasıyla başladı. Ancak, yoklama sırasında tutuklu sanık avukatının müvekkiline su vermek istemesi, duruşma salonunda gerginliğe yol açtı. Jandarmalar, avukatın su vermesini engellemeye çalışırken, diğer sanık avukatları buna karşı tepki gösterdi. Salonda kısa süreli bir tartışma yaşanırken, Cumhuriyet Savcısı, alışverişin yasak olduğunu belirtti. Sanık avukatları, “Jandarmalar işini yapmıyor, ilk defa mı duruşmaya giriyoruz, ilk defa mı jandarma görüyoruz” diyerek tepki gösterdi.
İddianamede, Fırat Sarı ve İlker Gönen hakkında, 10 bebeğin ölümü sebebiyle 'Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi', 'Nitelikli dolandırıcılık' ve 'Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak' suçlarından 10 kez, 'Resmi belgede sahtecilik' suçundan da 11 kez olmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir'in ise 'Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi', 'Kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi', 'Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık', 'Suç işlemek amacıyla örgüt kurma' ve 'Resmi belgede sahtecilik' suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
8'i kadın 44 sanık hakkında da benzer suçlardan hapis cezası isteniyor. İddianamede, 'Dolandırıcılık' suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.
Soruşturma kapsamında İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.Diğer yandan yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'i makamında ölümle tehdit eden isimler de tutuklanmıştı.
Mahkeme heyetinin ilk duruşmadaki kararı doğrultusunda, tutuksuz sanıklardan TRG Hospitalist Hastanesi doktorlarından Mehmet Gürül, aynı hastanenin İdari Müdürü Murat Mantuş, doktor Şeyhmus Çelik ve Esenler Güney Hastanesi'nin mesul müdürü doktor Ali Dirik tutuklanmıştı.
Tutuklanması talep edilen ancak firari olan Birinci International Hastanesi'nin sahibi Ali Aksu, hemşire Serenay Şenkalaycı ve hemşire Ceren Hatice Kırım'ın yakalanması için çalışmalar devam ediyor.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılan sanık Ecem Erol, "Tanıkları tanımadığım için ekleyeceğim birşey yok takdir mahkemenizindir" dedi.
Tutuklu sanık Tuğçe Toptemel tanık beyanlarına karşı, "Opara bebeğin kötüleştiğini ilk ben gördüm ben fark ettim. Tape kayıtlarında Şenay Çalıkoğlu’nun Hakan Doğukan Taşçı ile bebek dağılımlarımı yaptığını söylemiştir. Bir kusurum yoktur. Tahliyemi talep ediyorum" ifadelerini kullandı.
Güney Hastanesi Mesul Müdürü tutuklu sanık Doktor Ali Dirik ise " Tanık Oktay Torul benim mobbing yaptığımı ve bu yüzden işten ayrıldığını söylemiştir. Hastaneden ayrılmasının yoğun bakımla hiçbir alakası yoktur. E-imzası şifresini vermediği sürece kimse kullanamaz. Benden önce de yoğun bakımda çalışıyordu. Tanık Erhan Ayvaz yazılı işlere bakıyordu. Kaç yıllık doktorluk yapmış birine zorla bir sorumluluk veremeyiz. Opara bebekte beyin kanaması vardı. Ben hiçbir zaman yoğun bakıma girmedim. Yoğun bakıma giren tüm hastalara Erhan Ayvaz bakardı. Oktay Torul’u çağırdık ve geldi. Kaya bebek dışında 9 bebek vardı. 9 bebek tek tek yaklaşık 1 saat gezildi. Maaşlarını, tazminatlarını alamıyorlar işsizler, tanıklar yönlendiriliyor. Oktay Torul tek tek hastalara baktığını bana değil herkese sorun. Sorumluluğu almış imzası var. Kaç yıllık doktor, mobbing yapılmamış ben niye zorla imza attırayım" ifadelerini kullandı.
Sanık Ali Dirik, "Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu çıktı konuştu. 'Ben yaşlı bir insanım 10 yıldır hastaneye gelmiyorum' diyor hepsi yalan beyan. Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu her gün gelirdi. Cumartesi günleri de gelirdi. Elden alınan paraları akşam 5’te bankaya yatıyordu. Ben erişkin yoğun bakımda olduğum için aktiftim. Yenidoğan yoğun bakımda Fırat Sarı ile anlaşmazlık yaşamışız, ben oraya doktor, hemşire sağlamışım. Yenidoğana baktım diye işletmesini mi yaptım anlamına geliyor ? COVİD-19 zamanı kimse bakmadı acile, Dahiliye servisine ben baktım işletmesini ben mi aldım demek oluyor ? Burada başhekimlere sordunuz 'Ondan, bundan haberim yok' dediler ama tutuksuz yargılanıyorlar. Bunları kabul etmiyorum. Bizim Güney Hastanesi özelinde tutuklu yargılayacağınız tek kişi Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu. İlaç SGK’ya fatura edilemeyen bir ilaç.Evrakları imzalatın SGK’ya fatura edelim diyerek Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu, Batuhan’ı göndermiş. Ali beyden habersiz kullanalım SGK’ya fatura edelim. Nitelikli dolandırıcılıktan tutuklu bulunuyorum. Ben dolandırıcı değilim ben tam tersi dolandırıcı Fırat Sarı ile mücadele ettim. Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu bana set oldu. Fırat Sarı ile tartışmamda 'Sen kimsin ki?' dedi. Bununla uğraşıyorum, Fırat Sarı'yı göndermesiyle uğraşıyorum. Fırat Sarı ile bir hesabım var mı? Yok, tape kayıtlarım yok. Tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum" ifadelerini kullandı.
Tutuklu sanık Ali Dirik, "İlaç konusunda Yavuz Engin Savcım bana sordu. Mantar ilaçı, ağır ilaç. Hastanenin yenidoğan sorumlusu bu ilacı çekmiş. Hüseyin Günay sorumlu. Erişkin yoğun bakımda kullanılıyor. Bu ilaç yoğun bakımlarda mantar tedavisinde kullanılır. Damar yolundan verilir. Ağır bir ilaçtır hem erişkin hem bebek yoğun bakımda kullanılır. Başhekimliğe çağırdığımda yatan 'Hastalara kullanıyoruz' dediler inanmadım. Hemşireleri çağırdım. 'Kullanıyor musunuz, tanıyor musunuz?' dedim 'Hayır' dediler. Bu ilacın hepsini yenidoğana çekmişler. Nöbet listesi, 7/24 poliklinik yoğun bakım kaç doktor gerekiyor iki kadrom ve talebim var diyorum. Bakanlık kadro vermiyor. Sanık olması gerekirken tanık olarak yargılanıyor Oktay Torul. Ne de olsa Ali Dirik içeride. Kamera kaydı konusu, denetim geldiğinde yukarı çıktım eşlik ettim. Serdar dosyaları alıp hastaları inceledi. Bilgi işlemci Batuhan ile karşılaştım. Saat 2-3 gibi iki polis geldi. Kamera kaydını istediler. Bende 'Verdiniz mi' dedim onlarda 'Kamera kayıtlarında sıkıntı varmış silinmiş' dediler. Bunlar olduysa sorumlu ben değilim hastane sahibi. Ben silindiğine şahit olmadım. 5 tane harddisk var 2 tanesi bozuk dediler. Anbizon denen ilaçta sıkıntı çıkınca Fırat Sarıyı aradım, tartışma büyüdü sonra Currosorf’lerde de sıkıntı olduğunu gördüm. Sert şekilde tartıştık. Ben dolandırıcılık suçlamalarını kabul etmiyorum" dedi.
Duruşma sırasında, Rıza Keykudad avukatı Ali Dirik'e soru sormak istedi. Duruşmada Ali Dirik'in avukatı itiraz etti. Avukat, 'İlk duruşmada çay içme bahanesiyle ağzından laf almaya çalıştın' sözlerinin ardından sanık avukatları arasında tartışma oldu. Mahkeme başkanının uyarısıyla sözlü tartışma sona erdi.
(DHA)