İlk kez on dokuzuncu yüzyılda kullanıldığı tespit edilen kamu malı haline gelme ifadesinin Fransa’da telif hakkı süresinin sonunun geldiğini anlatabilmek adına kullanıldığı bilinmektedir. Halka açık olan yerlerdeki tüm taşınmaz mallar ya da devletin sunduğu hizmetler kamu malı olarak kabul edilmektedir.
İstimlak, devletleştirme ya da kamulaştırma, devletin kamu yararını gözeterek özel mülkiyete ait olan taşınmaz malları, bedelini ödeme şartı ile kamu mülkiyetine geçirmesi işlemidir. Kamulaştırma işleminin temel dayanağı kamu yararının ve çıkarının gözetilmesidir. Devlet toplumun genel haklarını ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek gibi amaçlarla özel bir mülkü kamulaştırabilir.
Ekonomik ve sosyal düzeni sağlama yetkisinde olan devlet, toplumdaki refahı arttırmak ve kamu hizmetlerini geliştirme gibi görevlerini ve sorumluluklarını yerine getirebilmek için kamulaştırma yetkisini kullanabilmektedir.
Kamulaştırma işlemi tek yanlı olarak gerçekleştirilir. Bu işlemler hukukun üstünlüğü ilkesi ile gerçekleştirilerek kişilerin haklarını koruyacak şekilde dengelenmektedir.
Kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi kamulaştırma işlemleri için gerekli tüm şartların yerine getirilmiş olmasına rağmen taşınmaz sahibi ile idare arasında anlaşma sağlanamaz ise idare tarafından dava açılarak tahsil edilebilir.
Devlet hazinesinin özel mülkiyetinde yer alan taşınmaz mülkler bir kamu hizmetinin gerçekleştirilebilmesi için hizmeti yapacak olan kuruluşlara bu hizmet süresi boyunca ücretsiz olarak kullanıma açılması ile hizmet malları yani kamu malı haline gelmektedirler. Toplumun genel çıkarlarını korumak amacı ile devlet özel bir mülkü kamuya ait hale getirebilir.
Kanunlara göre kamunun ortak kullanılmasına ya da bir kamu hizmetine tahsis edilmesine ayrılan yerlere devletin hükmünde ve tasarrufunda yer alan sahipsiz yerler kamu malları olarak bilinmektedir. Bu mallar ve mülkler kamu taşınmazı olarak tanımlanmaktadır. Yasalar doğrultusunda yapılan kamulaştırma işlemleri sürecinde şu şartlara ve ilkelere dikkat edilmesi gerekir: