UYARI: Bu haberdeki bazı ifadeleri ve ayrıntıları rahatsız edici bulabilirsiniz
Edebiyat öğretmeni Merve Tula'nın, boşanma aşamasında olduğu eşi Ercüment Tula tarafından kaçırılıp tecavüze uğradığını ve günlerce fiziksel şiddete maruz kaldığını söyleyerek şikayetçi olduğu davada sanık beraat etti. Merve Tula'nın avukatı ve Ercüment Tula'nın 18 yıl hapisle cezalandırılmasını isteyen savcı, karara itiraz ederek davayı bir üst mahkemeye taşımaya hazırlanıyor. Davanın, eşe karşı işlenen suçlar konusunda emsal olması bekleniyordu.
Ercüment Tula daha önce Merve Tula'yı kasten yaralama suçundan geçen yıl Aralık ayında 6 ay hapis cezası aldı.
Tula eşini alıkoyarak tecavüz etme ve sistematik darp ile de suçlanmış, hakkında ayrı bir cinsel saldırı davası açıldı.
Sanık tarafından alıkonulup darp edildiğini ve tecavüze uğradığını öne süren ikinci bir mağdurun şikâyeti de dava dosyasına girdi.
Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da, Ercüment Tula'nın eşine karşı cinsel saldırı suçundan cezalandırılması talebiyle açılan kamu davasına müdahil oldu.
İstanbul Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi 23 Eylül'de açıkladığı kararına gerekçe olarak, "yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması" durumlarında verilen ve "Şüpheden sanık yararlanır" ilkesi olarak da bilinen ilgili Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 223. maddesinin 2-E fıkrasını gösterdi.
BBC Türkçe'ye konuşan Merve Tula'nın avukatı Umur Yıldırım, karar için "hukuka aykırı" dedi. Yıldırım'a göre karar, soru işaretlerine yol açtı:
"Mahkeme 'Suç işlemediği sabittir' gerekçesiyle de beraat kararı verebilirdi ancak bunun yerine 'Şüphe var' dedi. Bize göre ortada şüphe yok. Nitekim ortada bir adli tıp raporu var ve açık olarak cinsel saldırıyı ortaya koyuyor. Aynı kişi tarafından mağdur edilmiş yabancı uyruklu başka bir hanımefendi var."
Merve Tula da, mahkeme kararıyla birlikte kaygılarının arttığını ve Ercüment Tula'nın kendisine zarar vermesinden korktuğu için saklandığını söyledi:
"Sığınma evinden arkadaşlarımla şehir dışında bir ev tuttuk. En azından beni bulamayacağı bir yerde yaşıyorum. Ama her an benim de Emine Bulut gibi öldürüldüğümü görebilirsiniz. Yaptığı rezillikleri içselleştirdi, benden intikam almak istiyor. Beni bulduğu yerde infaz edecek diye korkuyla bekliyorum."
Merve Tula'nın Ercüment Tula hakkında açtığı bir tehdit davası da var.
Tula, bir duruşma çıkışında Ercüment Tula'nın kendisini avukatların gözü önünde "Yaptıklarının hesabını vereceksin, göreceksin sen" diyerek kendisini tehdit ettiğini ve bununla ilgili davanın sürdüğünü belirtti.
Ercüment Tula'nın babasının ailesini arayarak, "Davayı geri çekin, hepinizi öldüreceğiz" dediğini ve telefon konuşmasının kayıtlarıyla mahkemeye başvurduklarını kaydeden Merve Tula, "Şu an bana ulaşamıyor ancak hep böyle saklanacak mıyım?" diye sordu:
"Ne bana ne aileme ulaşabilir çünkü önceki girişimlerini şikâyet ettik. Şu anda pusuda bekliyor, araştırıyor. İstese de nerede olduğumu bulamaz ama hep böyle mi gidecek? Çalışmak istiyorum ama çalışamıyorum. Acaba çalıştığım yerde beni bulur mu diye korkuyorum."
Merve Tula, 12 Şubat 2018 tarihinde maruz kaldığını söylediği son cinsel saldırı sonrası, "Eşimin zorla ters ilişkiye girmesi sebebiyle davacı ve şikayetçiyim. Kendi rızam ile muayene olmak istiyorum" diyerek emniyete başvurdu. 14 Şubat 2018'de Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yapılan anal muayenesinde tespit edilen bulgular adli tıp tarafından değerlendirildi.
3 Ekim 2018 tarihli ilk adli tıp raporunda, "En son livata eyleminden 2 gün sonra yapılan anal muayenede tarif edilen bulguların iddia edilen livata eylemi ile husulünün tıbben mümkün olduğu oy birliği ile mütalaa olunur" ifadeleri yer aldı.
Ercüment Tula'nın avukatları ise fiili livata eyleminin gerçekleşmediğini söyleyerek anal bölgedeki izlerin başka bir nedenle oluşup oluşamayacağının tespit edilmesini istedi.
Mahkeme de Merve Tula'nın anal bölgesinde doku kayıpları ve yaralanmalar olduğuna ilişkin tespitlerin yer aldığı adli tıp raporuyla ilgili olarak, "Bu bulguların livata eylemi dışında, farklı sebeplerle de husule gelmesinin tıbben mümkün olup olmadığı" konusunda da rapor istedi.
Bunun üzerine Merve Tula, net tespitin yapılabilmesi için adli tıpta 2 kez daha anal muayeneye girdi.
6 Mart 2019 tarihli adli tıp raporunda bu kez, Tula'da tespit edilen ve iyileşmekte olduğu belirtilen yaraların fiili livata ile ilgili olabileceği gibi, "kişiye özgü anatomik yapı, dışkılıma farklılıkları gibi fizyolojik özellikler, hijyen eksikliği ya da var alan bir hastalığa bağlı olarak başka sebeplerle" de meydana gelmiş olabileceği belirtildi.
Avukat Umur Yıldırım ise söz konusu "şüphelerin" kısa bir araştırmayla netleşeceğini söyledi:
"Adli tıptan gelen ilk rapor, olaydan iki gün sonra yapılan muayenede anal bölgede cinsel bir ilişkinin belirtisi net olarak vardır diyor. İkinci gelen raporda ise bu hususlar birkaç başka olgu sebebiyle de olabilir ve bu ihtimaller de değerlendirilmelidir diyor.
"Mahkeme bu ihtimaller de olabilir doğrultusunda aslında beraat kararı verdi. Eğer bu ihtimaller varsa araştırılabilir. Basur hastalığından da olmuş olabilir diyorlar. Bunun tespiti çok basit. Merve Tula'ya ait eski kayıtlardan bu hastalıkla ilgili bir tedavi ya da teşhis var mı ortaya çıkarılabilir."
Merve Tula'nın dava dosyasında, kızının bu süreçte yaşadığı psikolojik sorunlara şahit olan rehberlik öğretmeninin ifadeleri de yer alıyor. Rehberlik öğretmeni, Tula'nın ilkokul 3. sınıfa giden kızı ile ilgili hazırladığı raporda şunları kaydediyor:
"Annesinin Ercüment diye biriyle evlendiğini, onun çok kötü biri olduğunu ve annesine hep zarar verdiğini belirtmiştir. E.S ile yaptığım görüşmelerde, üvey babasının annesini dövdüğünde onun çok üzüldüğünü söyledi.
"Görüşmelerimizde bana, 'Bazen odalarından sesler geldiğini sanki anneme bir şey saplıyorlarmış gibi sesler duyduğumu hatırlıyorum. Görmüyordum ama duyabiliyordum. Sabah kalktığımda annemi kanlar içerisinde bulacağımı düşünüp çok üzülüyordum' dedi."
Öğretmen, önceki görüşmelerinde de çocuğun benzer şeyler anlattığını ve onu bu nedenle bir psikoloğa yönlendirdiğini belirtti:
"Bu yaşadığı şeylerden dolayı E.S derslere odaklanmakta çok zorlanıyordu. Sık sık rehberlik çalışmaları yapılmıştır bu süreçte. Yaşından çok daha büyük bir çocuk. Çocukluktan direkt ergenliğe geçiş yaptığını ve büyük insanlar gibi yükler yüklenip sorumluluk almaya çalıştığını ve kendini suçladığını düşünüyorum."
Merve Tula'nın eşine karşı açtığı dava kamuoyunda duyulduğunda, Ercüment Tula'nın benzer tarihlerde kendisine de şiddet uyguladığını iddia eden bir başka kadın da Merve Tula'ya ulaştı ve şikayetçi olmak istediğini aktardı.
O dönem BBC Türkçe'nin ulaştığı yabancı uyruklu genç kadın, 2018'in Mart ayında Ercüment Tula tarafından telefonu ve pasaportu elinden alınarak bir evde alıkonulduğunu ve günlerce dayak yediğini söylemişti.
Merve Tula kişisel eşyalarını almak üzere eşiyle birlikte yaşadığı eve gittiği bir gün, üzerinde genç kadına ait olduğu sanılan kan izleri bulunan çarşaf ve battaniyeleri sakladığını ve kadının şikayetine delil olarak eklediklerini söyledi:
"Ben sığınma evindeyken müşterek dairemize uzaklaştırma kararı çıkartmıştım. Eve geldiğimde kanlı çarşaf ve battaniye buldum. Onları da saklamıştım. 'Keşke bu kanın sahibi ortaya çıksa' diye düşünürken olay basına yansıdı ve kadın bana ulaştı. Bu kanlı çarşafları da onun başvurusuna ekledik."
Haberde isminin yer almasını istemeyen genç kadının 11 Mart 2019 günü Mersin Cumhuriyet Başsavcılığında yaptığı suç duyurusu halen soruşturuluyor.
BBC Türkçe'nin edindiği bilgiye göre, Ercüment Tula henüz bu iddialarla ilgili ifade vermeye çağrılmadı.
Merve Tula'nın avukatı Yıldırım mahkemede, "Siz bu adamı tutuklamadığınız her dakika, her gün bir sonraki suçun önünü açıyorsunuz" dediğini söyledi:
"Nitekim bir kadın daha mağdur edilmiş. Diğer kadının başvurusunu, dosya numarasını ve ifadelerini de mahkeme sunduk. Defaten dile getirdik ama mahkeme bırakın tutuklamayı adli kontrol bile vermedi.
"Bizim toplumumuzda kadının cinsel suçlarla ilgili ifade vermesi çok zor. Ama Merve Hanım bunların hepsini, insanların yanlış bakışlarını bile göz önüne alıp şikayetçi olmuş süreci ilerletmiş hala mağdur ediliyor. Mahkemenin bu kararı bence hukuka aykırıdır."
Merve Tula ise genç kadın için, "O da benim gibi mağdur. Biz saklanıyoruz ama adam ortalıkta geziyor" dedi.
Ercüment Tula ve avukatları, Merve Tula'yı "ispat edemediği iddialar ortaya atmakla" suçluyor.
Daha önce BBC Türkçe'ye konuşan ve haberde isminin yer almasını istemeyen bir avukat, Ercüment Tula hakkında suç duyurusunda bulunan ikinci kadın hakkında da "ispat edilemeyen iddialarda bulundu" demişti.
İstanbul Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı sonrası Ercüment Tula'nın avukatlarından yeniden görüş almak istedik ancak avukatlar çağrılarımıza yanıt vermedi.
Tula ise daha önceki ifadelerinde, Merve Tula'nın, boşanmak istediği için kendisine iftira attığını söylemişti:
"12.02.2018 gecesi eşime karşı evimizde bir cinsel saldırı söz konusu olmamıştır. Ben hastalandığım için 12.02.2018 günü ailemin evinde Bağcılar'daydım. Merve de benim yanımdaydı. Ablamın evinde kaldık.
"Ben boğazım ağrıdığı zaman bu hastalığı ağır atlatıyorum. Ailem bu sebeple, eşim ilgisiz olduğu için, 'Gel burada kal, biz sana bakalım' dedi. Eşim bana iftira atmaktadır. Onunla boşanmak istediğim için bu şekilde bana karşılık vermektedir."