Demansın beyindeki hücre ölümüyle ilerlediğini ifade eden Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülay Kenangil, “Demans yalnızca hafıza kaybına yol açan bir hastalık değil, aynı zamanda kişiliği, duyguları ve davranışları da kökten değiştirebiliyor.
Üstelik sanılanın aksine sadece yaşlıları değil, genç yaşlardaki bireyleri de etkileyebiliyor. Yaşlanmayla birlikte hepimizde bilişsel işlevlerde bir miktar bozulma olabilir. Ancak demans, yalnızca hafıza kaybından ibaret değildir. Planlama, yargılama, soyut düşünme gibi yürütücü işlevler de zarar görebilir” ifadelerini kulandı.
Demansın yalnızca ileri yaşlarda değil, genç yaşlarda da görülebileceğini belirten Prof. Dr. Kenangil, “Özellikle kalıtsal nörodejeneratif demans vakalarında, ailede birden fazla bireyde görülmesi durumunda hastalık erken yaşlarda ortaya çıkabiliyor. Psikiyatrik bulgular, hastalığın orta ve ileri evrelerinde en büyük sorunlardan biri haline geliyor. Hastalar bambaşka bir kişiliğe bürünebilir, hasta yakınları için bu süreç oldukça zorlu olabilir” diye konuştu.
Alzheimer hastalığının demans vakalarının yüzde 70’ini oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Kenangil, “Damar tıkanıklıkları, beyindeki bazı maddelerin birikmesi gibi faktörler de demansa yol açabilir. Mevcut tedavilerle hastalığı ortadan kaldıramasak da hasta ve hasta yakınlarının yaşam kalitesini artırabiliriz. Fizik tedavi, beslenme, uyku düzeni ve davranış bozukluklarına yönelik tedavilerle süreci yönetmek mümkün” ifadelerini kullandı.
Önümüzdeki yıllarda demans hastalarının sayısının artacağını belirten Prof. Dr. Kenangil, hastalığa yakalanmamak için alınması gereken önlemleri şu şekilde sıraladı:
“Kalp ve damar hastalıklarıyla ilgili sorunlar erken tedavi edilmeli. Şeker hastalığı kontrol altına alınmalı. Sosyal yaşamdan kopulmamalı ve aktif bir hayat sürdürülmeli. Sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığı edinilmeli. İşitme ve görme problemleri erken dönemde tedavi edilmeli.”
Okuyucu Yorumları 0 yorum