Avrupa basınında bugün

LONDRA (İHA) - Avrupa gazetelerinde bugün yayımlanan haber ve yorumlarda, Avrupa Birliği'nin genişlemenin mali yükünü paylaşmak konusundaki uzlaşma arayışları, ABD'deki keskin nişancının yarattığı korku ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kapatılması başvurusunun yansımaları dikkat çeken konu başlıklarını oluşturuyor.
İngiltere'de bir süredir yoğun eleştirilere hedef olan Eğitim Bakanı Estelle Morris istifa etti. Bu gelişme bugün tüm İngiliz gazetelerinin istisnasız ilk haberi. Independent, Morris'in istifa sürecini şöyle anlatıyor:
"Geçen yılki genel seçimlerin ardından bu göreve gelen Morris, son 2 aydır tartışmaların odağındaydı. Asıl büyük kriz lise bitirme sınavlarının notlarının öğretmenlerce kasıtlı olarak düşük tutulduğunun belirlenmesi üzerine patlak verdi. Ayrıca geçen ay okullar açıldığında çok sayıda öğrenci adli sicil kayıtları zamanında verilmediği için evlerine geri gönderildi. Dün de muhalefetteki Muhafazakarlar, Morris'in bazı derslere koyduğu başarı hedeflerini tutturamazsa istifa sözü verdiğini ancak sonradan bunu yalanladığını ortaya çıkardı."
Times, Morris'in istifa mektubunda bu olayların üst üste gelmesi nedeniyle kendine güvenini yitirdiğini yazdığını aktarıyor. Gazete Morris'in gerek kabinede gerekse eğitimciler arasında saygı ve takdir uyandıran bir isim olduğunun da altını çiziyor.

Reklam
Reklam

ABD'DEKİ SON SALDIRILAR Okullarla ilgili, bambaşka bir haber daha basının ilgi odağı olmaya devam ediyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde 10 kişinin ölümüne yol açan keskin nişancının çocuklara yönelik tehdidinin ardından okullarda yaşanan korku Guardian'da şu sözlerle özetleniyor:
"Okul ararken yeni kriter: Ambulans önce nereye varabilir? 4 yaşındaki kızını okula bırakan Malika Gamage yeni önlemleri gözden geçiriyor: Okullar önünde nöbet bekleyen üniformalı polisler, gönüllü korumalık yapan veliler ve camları kağıtlarla kaplı, kapıları kilitli sınıflar. Bazı ilkokullar önünde anne babalar çocuklarıyla binalara doğru koşarken öğretmenler kapılarda ellerinde telsizlerle bekliyor. Tüm bunlara rağmen gelen ilk rakamlara göre derse devam yüzde 80 ila 90 düzeyinde."

AVRUPA BİRLİĞİ ZİRVESİ Avrupa basını bugün başlayacak Avrupa Birliği zirvesine de geniş yer veriyor. Times, Birlik üyeleri 10 yeni üyenin mali yükünü karşılamak konusunda anlaşamazsa genişlemenin sekteye uğrayacağını yazıyor.
Guardian'ın başyazısında kullandığı üslup alaycı. "Hesap kavgası" başlığını atan gazete "AB adayları daha iyi koşulları hakediyor" diyor ve şu tabloyu çiziyor:
"Mali açıdan bakarsanız AB'nin genişlemesi hali vakti yerinde bir arkadaş grubunun pahalı bir restoranda yemeğe gitmesine benziyor. A la carte yemekleri art arda ısmarladıktan sonra başkalarını da masaya davet ediyorlar. Ortam çok neşeli. Ama hesap gelince işin tadı kaçıyor. Ev sahipleri hesabı kimin ödemesi gerektiği konusunda anlaşamıyor. Tartışmalar olayı tamamen berbat etmeye doğru gidiyor. Bugün Brüksel'de buluşan liderler bunu önlemeye çalışacak. Ancak tartışılmakta olan, 17 üyeye verilecek 25.5 milyar Euro'nun 5'ini kesme önerisi bencilce. Daha açık konuşmak gerekirse, aslında aday ülkelerin bu paraya, çok daha zengin olan Batı Avrupalılardan daha fazla ihtiyacı var."
Fransız Le Figaro gazetesi zirvenin sonucunun Fransa ve Almanya arasında son dakikada sağlanacak bir anlaşmaya bağlı olduğunu yazıyor:
"Bu zirvenin anahtarı Cumhurbaşkanı Chirac ve Alman Başbakanı Schroder'in elinde. Ama şu ana dek her ikisi de Avrupa'nın geleceği konusundaki görüş ayrılıklarını aşmayı başaramadı. İrlanda'da Nice Anlaşması hakkındaki referandumdan çıkan 'evet' oyu genişleme önünündeki önemli bir engeli kaldırdı kaldırmasına ama bunun finansmanının nasıl yapılacağı konusunda verilecek savaşı kolaylaştırmadı."
İsviçre'nin Le Temps gazetesi de aynı görüşü paylaşıyor ve, "Genişleme treninin Kopenhag istasyonuna zamanında varıp varamayacağı Brüksel'de yapılacak pazarlığa bağlı" diyor.
Alman Frankfurter Rundschau gazetesi ortak savunma siyaseti konusunda İngiltere ve Fransa'ya sert eleştirilerde bulunuyor:
"Dört Avrupalıdan üçü ortak bir dış politika ve savunma politikası geliştirilmesinden yana. Ama siyasetçiler kararsız. Egoist ve korkakların oluşturduğu şer ittifakı ortak bir dış ilişkiler ve savunma siyaseti oluşturulmasını baltalıyor."
Gazete, İngiltere ve Fransa'nın özellikle Irak konusunda Avrupa Birliği'nin ortak bir siyaset belirlemesini bile beklemeden kendi çıkarlarını korumanın peşinde düştüğü suçlamasında bulunuyor.
Financial Times Avrupa Konvansiyonu başkanının, üyelere istediklerinde birlikten ayrılma hakkı veren planını yayınlıyor:
"Avrupa'nın geleceğini şekillendiren Konvansiyon'un başkanı Valery Giscard Destaing'in hazırladığı plana göre, Avrupa Birliği ile anlaşmazlığa düşen devletlere üyelikten ayrılma yolu sunulmalı. Eski Fransa Cumhurbaşkanı gelecek hafta yeni Avrupa anayasasının taslağını açıkladığında bunun için de resmi bir çözüm ortaya koyacak. Ancak Destaing mekanizmanın insan hakları ihlalleri hariç herhangi bir üyenin birlikten çıkarılmasına imkan vermediğini belirtiyor."

Reklam
Reklam

OLASI IRAK OPERASYONU Alman gazetesi Die Welt olası bir Irak operasyonunu işlerken Türkiye'nin durumunu öne çıkarıyor. Washington'un Almanya'yı Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye müzakere tarihi verilmesi için bastırabilecek güç olarak gördüğünü kaydediyor:
"Türkiye yeni bir Irak savaşından muhtemelen en fazla zarar görecek ülke. Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne yakınlaştırmak bunu tazmin etmenin bir yolu olarak görülebilir."
Die Welt bir yandan Türkiye'nin Birlik dışında bırakılmaması gereğini savunurken tarih verilmesi konusunda çekinceleri olduğunu da kaydediyor. Gazete, "Ankara siyasi ekonomik ve sosyal açılardan Avrupa standartlarından hala çok uzak" ifadesini kullanıyor.

AK PARTİ HAKKINDA AÇILAN KAPATMA DAVASI Daily Telegraph gazetesinde Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) hakkında açılan kapatma davası "Dünyadan Haberler" başlığı altında küçük bir köşe alıyor. Ankara'dan Amberin Zaman yazısında Recep Tayyip Erdoğan hakkında şu ifadelere yer veriyor:
"Parti lideri Erdoğan doğum kontrolünün yasaklanmasını ve alkollü içkilere yasak getirilmesi konunda referanduma gidilmesini önermesine rağmen, partisinin İslamcı bir söylemi olduğunu reddediyor."

Reklam
Reklam

Finacial Times ise aynı haberi Reuters ajansına dayanarak aktarırken, şu ifadeleri sayfalarına taşıyor:
"AKP, İslami kökenleri nedeniyle Türkiye'deki güçlü ordu ve laik düzen tarafından dikkatle izleniyor. Ancak bu davanın Türkiye tarihindeki, sonuçları en belirsiz seçimlerden önce karara bağlanması zor. Hatta dava yıllarca sürebilir. Ankara'dan bir diplomat 'bunun etkisi kısa vadede siyasi olacaktır. Bu durum partinin tabanını oluşturan yüzde 10'uk İslamcı kesimin partiye desteğini güçlendirebilir ama aynı zamanda, sadece muhafazakar bir bakışı olduğu için partiye destek veren Türkleri de ürkütebilir."