ADANA (İHA) - Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sözde Ermeni soykırımı iddialarını Lahey Adalet Divanı'na götüreceğini söyleyen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e, "Lahey'e güvenmeyin" uyarısında bulundu.
Partisinin Adana'da Adnan Menderes Spor Salonu'nda düzenlediği 5. Bölge İstişare Toplantısı'nda konuşan Bahçeli, AB ülkelerinin büyük çoğunluğunun niçin parlamentolarında sözde Ermeni soykırımları hakkında Türkiye aleyhine olumsuz kararlar aldığını, neden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "sözde dostları"nın olduğu AB'nin 50. yıl törenlerine sadece Türkiye'nin çağrılmadığını ve PKK terör örgütüne yataklık yapan yayın kuruluşlarıyla derneklerin faaliyetlerini nasıl hala sürdürdüğünün sorulması gerektiğini belirtirken, "Türkiye, Başbakan'ın aksine gündemi belirleyen değil, üzerinde gündem belirlenen bir ülke durumuna düşürülmüştür. Ermenistan bile bu furyadan pay kapmak için yarışa girmiş ve Cumhuriyet tarihi boyunca elde edemediği hamle gücüne bu iktidarda ulaşmıştır" dedi.
Her gün bir ülkenin parlamentosunda yeni bir tehdit ve sindirme vasıtası olan sözde Ermeni soykırımına yönelik vahim bir gelişmeye dikkat çekmek istediğini ifade eden Bahçeli, "Sözde Ermeni soykırımı iddiaları üzerinde yanlış, zamansız ve etkisiz, kararsız tavırlar gösteren AK Parti zihniyetinin Dışişleri Bakanı, bu kez konuyu Lahey Adalet Divanı'na götüreceğini söyleyerek, çok daha vahim bir sonuca davetiye çıkarmak üzeredir. Bilindiği gibi sözde soykırım iddiaları çaresiz ve ezik AK Parti hükümeti etrafında etkili bir kuşatma alanı oluşturma ve bu alanı giderek daraltma üzerine kurulmuş bir senaryodur. AK Parti zihniyetinin getirdiği bu noktada her uluslararası ilişkide bir dayatma unsuru ve ilişkilerinin devamında bir ön saf haline gelen Ermeni meselesi, giderek içinden çıkılmaz hal almaktadır. Türkiye'ye yönelik sözde soykırım iddiaları ve toprak taleplerini tırmandırarak sürdüren Ermenistan'a sınır kapılarını açmayı dile getiren ve bu ülkeyle diplomatik ilişkiye kalkışan AK Parti, ecdadımızın yargılanması konusunda ümit ve cesaret vermiştir" diye konuştu.
Türkiye'nin tarihi ve geçmişiyle yüzleşmesi ve hesaplaşması gerektiğini savunan odakların tavsiyelerine harfiyen uyan Başbakan'ın, Ermeniler'den aynı karşılığı göremeyince durumun sonuçsuz kaldığına işaret eden Bahçeli, "Artık Başbakan'ın dilinden düşürmediği, sözde etkin diploması sonucunda 'Ermeniler'i katletmedik' demenin bile suç haline geldiği bir aşağılama kampanyası çevremizi kuşatmış durumdadır. Sözde Ermeni soykırımı iddialarını parlamentolarında son dakikaya kadar kabul edip etmeme konusunda ağır şantaja maruz kalan Türkiye'nin bu çaresiz durumu, Başbakan'ın ifadesi ile 'Çok başarılı ve aktif dış siyaset'in sonucudur. Dışişleri Bakanı'nın sözde Ermeni soykırımı iddialarını Lahey Adalet Divanı'nın hakemliğine açması bu açıdan kabul edilemez bir girişimdir. AK Parti hükümetine akıl veren merkezler, Türkiye'yi bir çıkmaz yola sokmak üzeredirler. Bu konunun Lahey'e gitmesi halinde tarihi, kültürel, ve ahlaki altyapı hazırlığının yetersiz olduğu düşünülürse, bu kurulun hakkaniyetle karar verme ihtimali çok azdır. Tamamen siyasi nitelikli bir konu, hukuki ve kesin sonuçlara açık ve mahkum hale getirilmektedir. Türk milletinin 'Katil' olarak damgalanması çok büyüktür, riski çok yüksektir. Divanın kararı bağlayıcı olacağı için muhtemel bir aleyhte karardan sonra aklanma yolu da tıkanacaktır" dedi.
Bir süredir konuyu tarihçilere ve tarihi araştırmaların sonucuna bağlayan ve ısrarla tarihle atıfta bulunan Türkiye'nin bu konudaki kararlılığının ortadan kalkacağını, konunun diplomasi ile çözümüne ilişkin girişimin tamamen sekteye uğrayacağına dikkat çeken Bahçeli, "Tarihin hükmünü verdiği bir konu ne derece adaletli olduğu su götürür bir mekanizmanın kararına teslim edilecektir. Konu bir yönüyle adalet ve hukuk sistemi içerisinde tartışmaya başlanınca Türkiye'yi muhatap alacak bir hukuki tazminat sürecinin da başlatılması riski karşımıza çıkacaktır. Bu gelişmelerin hızı ve AK Parti'nin etkisizliği dikkate alınırsa, yakında Ermenistan sınırının açılmasına ilişkin dayatmalar artacaktır. Bu son gelişmelerden anlaşılmaktadır ki, AK Parti zihniyetinin Ermeniler'e şirin ve sevimli görünme adına yaptığı hamleler yeterli olmamış ve Van Gölü'ndeki harabelerin onarımları bile Ermeniler'i tatmin etmemiştir. Bu konuda hükümetin mevcut politikaların dışına çıkarak yeni bir adım atmaması konusunda uyarıyoruz. Elinizi hiç değilse muhteşem Türk tarihinden çekiniz ve daha fazla zarar vermeyiniz. Unutmayınız ki, ceddimizin kutlu emaneti, AK Parti hükümetinin zihniyetinin gafletine teslim edilemeyecek kadar şanlı, temiz ve büyüktür. Milliyetçi Hareket tek başına iktidara gelecek ve bu kahraman ecdada layık olacak hamlelere başlayacaktır" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan'a "Sizinle gurur duyan, övünenler mutlaka vardır" diyen Bahçeli, "Bu 4 yılda az hizmet etmediniz, az ümit vermediniz, az teslim olmadınız. Sizinle gurur duyanlar mutlaka vardır ve onlar Başbakan'ı bir fırsat olarak gören Kıbrıslı Rumlar'dır, AK Parti'yi bir şans olarak tanımlayan Peşmergelerdir, ülkeyi parçalamak için fırsat arayan bölücülerdir, konukseverlik gösterdiğiniz Ermeni diasporasıdır, saygıda kusur etmediğiniz İmralı canisidir. Evet sizi bir umut olarak görenler ve destekleyenler bunlardır. Biliniz ki, MHP iktidara gelecek ve bu rezillikler son bulacak. Biliniz ki, bunların hesabı da tek tek sorulacaktır" dedi.
"Ne aldatan olduk, ne de aldanan" diyerek partisini avutan bu kara tablonun sorumlusu ve sahibinin Başbakan Erdoğan olduğunu öne süren Bahçeli, şöyle devam etti:
"Soruyorum. Hangi Türkiye'den bahsediyorsunuz sayın Başbakan? Sizinle ve partinizle gurur duyan Türkiye hangisidir? Milyar dolarlarına yeni servetler katanların Türkiyesi mi, dalında çürüyen portakalın ardından ağlayan çiftçinin Türkiyesi mi? 'Ne yiyecek bu çocuklar?' diyerek yakınlarını kayıran bakanların Türkiyesi mi, bir lokma ekmek için kapı kapı gezerek iş arayanların Türkiyesi mi? Hangisi? Sizinle ve partinizle gurur duyan Türkiye hangisidir? Askerliği yan gelip yatmakla suçlayan Başbakan'ın Türkiyesi mi? 4 yılda tarım sektöründeki istihdam 1 milyon 900 bin azalmıştır. Başbakan'ın üreticilere 'Bu devlet hep size mi çalışacak?', Tarım Bakanı'nın 'Gözünüzü toprak doyursun' zihniyeti bu iktidarın çiftçiye bakışının tam bir özetidir. Tarım ürünleri ithalatı 4 yılda yüzde 100 artmıştır. Başarılı bir diplomasiyi yurt dışına gidip gelme sanan Başbakan, geçenlerde AK Parti'nin 4 yılını kıyaslamıştır. Döneminde 11.5 kez daha fazla yurt dışı teması yaptığını milletimize müjdelemiş ve Türkiye'nin artık gündemi belirleyen ülke olduğunu gururla açıklamıştır. Milletimiz için ne büyük talihsizliktir ki, seyahat ederek itibar kazandığını zanneden bir iktidar maalesef işbaşındadır. Dış ilişkileri bir ev ödevi, yabancı temsilcileri de müfettiş zanneden Başbakan ve hükümeti, bölgesel güç potansiyeli olan Türkiye'yi maalesef marjinal ve ezik bir ülke haline getirmişlerdir. Madem ki, Başbakan'ın gezileri böylesine etkilidir, AK Parti'nin dış politikası böylesine etkilidir, o halde soruyorum, AK Parti'nin stratejik ortağı ve Türkiye'nin dost ve müttefiki olan ABD niçin hala Kandil Dağı'na müdahale için izin vermemiştir? MHP iktidarında Türkiye'nin içine çekilmek istenen kıskaç mutlak kırılacaktır. Bunun başka yolu ve çaresi yoktur. Yalnızca Türkiye için var olan büyük Türk milletine hizmeti en büyük ikbal sayan MHP'nin inançlı ve kararlı siyasi kadroları, Türkiye'nin geleceğinin teminatıdır. Bu teminat, Türk milliyetçilerinin çelik iradesiyle Türkiye düşmanlarını hüsrana uğratacaktır. Büyük ve güçlü Türkiye ülküsü mutlaka gerçekleşecektir. Seçim sandığında yapılacak hesaplaşmada Türk milletinin onuruyla oynayan siyaset tüccarlarının ve çıkar çetelerinin yakasına yapışmak hepimiz için namus ve vatan borcudur".
Konuşmasının son bölümünde 4 gün sonra ölüm yıldönümü için törenler düzenlenecek MHP Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş ile Irak Telafer'de şehit edilen Türkmenler'e rahmet dileyen Bahçeli, konuşmasını "60. Hükümet, Milliyetçi Hareket" sloganları arasında noktaladı ve istişare toplantısının kalan bölümü basına kapalı gerçekleştirildi.