Ş.B.: Sürpriz olmadı. Barıştığımızdan beri çocuk sahibi olmak istiyorduk. Bu bir aşk bebeği. Şimdi çok mutluyuz.
D.B.: Bir gece sabaha karşı beşte uyandım, "Kız geliyor dedim. Şeyma da, "Rüyamı görüyorsun?" diye döndü, "Hep böyle söyleyip kandırıyorsun beni" dedi. Çocuk ilişkinin meyvesidir. 13 Temmuz'da barıştık biz. O tarihten beri de çocuk istiyorduk.
D.B.: Aslında Serdar Uygun benim çok eski bir dostumdur. Şeyma'da onun kızı. Şeyma'yı görürdüm ama ikimizin aklında da böyle bir şey yoktu. Kendisi çok iyi bir dinleyicimdir.
Ş.B.: Doğuş sanat camiasına girmeden önce babamla arkadaşlıkları vardı. Bir gün evlenirsem bu kişi mutlaka Doğuş olur diyordum. Önceleri sadece hayrandım ama onu tanıdıktan sonra, ona karşı kalbimin titrediğini hissettim. Gerçekten aşıktım.
D.B.: Şeyma'nın duruşuna aşık oldum. Güzelliği zaten tartışılmaz. Dejenere olmuş bu hayattan uzaklaşmak istedim. Ben de kalbimin ona karşı titrediğini hissettim. Bu bir anda oluştu.
Şeyma Hanım siz kendi dünyanızda Doğuş'u sevdiğinizi anlatıyorsunuz. Peki adı aşk dedikodularına karışınca üzülüyor muydunuz?
Ş.B.: Üzülüyordum ama onun anlık bir şeyler hissettiğini düşünüyordum.
D.B.: Benim için artık sadece aşkımdan ötesi var. Geçmiş yok.
Babanızdan sizi istediğinde ne hissettiniz?
Ş.B.: Dalga geçiyor sandım. Çünkü evlenmeden önce 60 kiloydum. Daha sonra 40 kiloya düştüm. Bana "Zayıflarsan seninle evleneceğim, 21 Şubat'ta alacağım" diye espri yapıyordu.
D.B.: Abisi de inanmadı. Ama inanın bana eşimin evlenmeden önce elini bile tutmadım. Bu çok önemli. Birbirimizi tanımadık. Her zaman aramızda mesafe vardı. Kararı verdik, bir ay sonra evlendik. Temmuz hayatımın en iyi ayı diyebilirim. 7 Temmuz'da nişanlandık, 12 Temmuz doğum günüm, 24 Temmuz evlilik yıldönümümüz.
D.B.: Aslında sorunlara girmek istemiyoruz. Hepsi kapandı ve geçti. Barışmadan önce bir daha geriye bakmayacağımıza dair birbirimize söz verdik. 24 Temmuz'dan ziyade 13 Temmuz evliliğe tam olarak başlamış halimiz.
Kıskanç mısınız?
D.B.: Abartılı değil ama kıskancım.
Ş.B.: Ben de çok az kıskancım. İkimiz de Yengeç burcuyuz. İlk ayrılığımız, eşimin kıskançlığı yüzünden olmuştu. O, "Beni hayranlarımdan kıskanıyor" diyordu. Ancak böyle bir şey yok. Eşimi hayranları alkışladığında ben gurur duyuyorum. Seven insanlar kıskanır. Hemcinsiniz nasıl bakıyor, hissediyorsunuz. Eşiniz belki o kişiye boş bakıyor ama göz göze olduklarını görüyorsunuz. Bunun adı sonra kıskançlık oluyor. Hayranlarıyla eşim bir aileydi, onlara ben de dahil oldum.
D.B.: Bunlar benim duruşuma yakışmayacak şeylerdi. Duygularımı çok yoğun yaşıyorum. Sinirlendiğimde ani patlama oluyor. O günden bir gün önce hiç yemek yememiştim, birden gözüm karardı ve bayıldım.
Boşanma davası açtınız ama sonrasında hangi olay sizi tekrar biraraya getirdi?
Ş.B.: Son ayrılığımızda biteceğine inanmıştım. Artık bitti bir daha kendisiyle telefonda bile konuşmam, demiştim. 12 Temmuz doğum günümdü. 13 Temmuz'da geldi ve konuştuk.
Sizi en çok etkileyen ne oldu?
D.B.: Oturup beni beklemesinden çok etkilendim. Bekliyorsa gerçekten aşıktır.
Ş.B.: Eşimin siniri saman alevi gibidir. Zaman içinde öğrendiğim için 'Gsitsin, dönerse zaten benimdir' dedim. Kürkçü dükkanı misali gidip geldi. Sonuncusunda kürkçü dükkanı kapanmıştı ama yine barıştı. O benim tek aşkım. İlk ve son eşim.