Çocuğunuzu doğru anlayın

Türkiye'de ilk terapi merkezi açan ve ilk çocuk mahkemesinde görev alan Psikolog ve Pedagog Nükhet Filiz Şenyuva, anne babaların, çocuklara 2 yaşından itibaren 'hayır' demeyi öğretmesi gerektiğini belirterek, "Bu, çocuğun kişiliğini bozmaz. Tam tersine nerede, nasıl davranmayı öğrendiğinde çocuk toplumda daha mutlu olacaktır" dedi.

Psikolog ve Pedagog Şenyuva yaptığı açıklamada, çok zeki bir çocuğun stresli ve hırçın olmasının altında, anlaşılamamanın doğurduğu gerginliğin söz konusu olduğunu ifade ederek, "Çünkü anlaşılabilmiş değil. Zeki olduğunu biliyor ama çocuğun ruh sağlığında birtakım pürüzler var. Bunu uyumsuzluğu ile ortaya çıkarıyor.

'Yapmayacağım, gitmeyeceğim, yemeyeceğim'. Çünkü çocukların yapı olarak 'hayır'lara yatkın yaşları var. Hayırları evet yapmak, dayakla, cezayla, kızarak mümkün. Ama psikolojik destekle kalıcılık sağlanabilir. O an yaptırabilirsiniz ama biraz sonra yine aynı hareketi tekrar edecektir" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Ne söylendiğinin değil, nasıl söylendiğinin çok önemli olduğunun altını çizen Psikolog ve Pedagog Nükhet Filiz Şenyuva, "Çocukların yaşına göre, kısa kelimelerle konuşmak doğrudur. Kelimeler yalın, sade ve anlaşılır bir dilde olmalı. Kızgınlığınız ve öfkeniz sakin biçimde yansıtılmalı. Çünkü çocuğun yara alması her zaman mümkün. Ses tonu, beden dili ve kelimelerin hepsi büyük önem taşır. Başını okşadığınızda, 'Ben sana çok kızdım' yerine, 'Ben çok üzüldüm' demek o çocuğu düşündürebilir. Çocuk koşarak gelir sarılır ve olay biter. Ama bir annenin, 'Sen beni kızdırmak için mi, çileden çıkarmak için mi yapıyorsun?' demesi çocuğa hiçbir anlam ifade etmez. Çocuk gene yapar" dedi.

Psikolog ve Pedagog Nükhet Filiz Şenyuva, insanların ruh sağlığının en hassas, en dengede tutulması gereken bir konu olduğuna dikkat çekerek, "Aynı zamanda akıl sağlığını da etkilediği için sadece bizi değil, evimizdeki çocukları da etkiliyor. İş yerinde bir başkasına kızan kişi, eve gittiğinde o kızgınlığı çocuğundan çıkarabiliyor. Dolayısıyla biz topluma baktığımızda her şeyden önce yuva çağındaki çocukların, eğitimcileri, öğretmenleri, bakıcıları ve en önemlisi aileleri tarafından doğru anlaşılması gerekiyor. Ailesi tarafından yanlış anlaşılan bir çocuk bunun sıkıntısını yetişkin olduğu zaman da çekiyor. 'Annem, babam beni anlayamadı, doğru yönlendiremedi, ben şunu yapmayı çok arzu ediyordum (müzik, resim olabilir) ama onlar beni yollamadılar. Onlar bana önem vermediler'. Veya bir başka deyişle, 'Onlar beni hiç tanıyamadı' diye üzüntü duyuyorlar" diye konuştu.

Reklam
Reklam