Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), aşırı kiloyu vücutta fazla yağ birikmesi olarak tanımlar ve obeziteyi, vücuttaki yağ kütlesinin sağlıklı düzeyin çok üstüne çıkması olarak belirler. Obezite, sadece estetik bir sorun değil, aynı zamanda kalp hastalıkları, diyabet ve kanser gibi pek çok ciddi sağlık sorununa yol açabiliyor.
2021 yılı itibarıyla dünya genelindeki yetişkinlerin neredeyse yarısının aşırı kilolu veya obez olduğu vurgulanan araştırmada, 1990 yılından bu yana, obezite oranlarının hem erkeklerde hem de kadınlarda iki katına çıktığı gözlemlendi. Araştırmacılar, eğer mevcut eğilimler devam ederse, 2050 yılına kadar obezite oranlarının erkeklerde yüzde 57,4, kadınlarda ise yüzde 60,3'e ulaşacağını belirtiyor.
Araştırma, obezitenin özellikle gençler ve genç yetişkinler arasında ciddi bir artış göstereceğini öngörüyor. 2050 yılı itibarıyla, obez gençlerin sayısının dünya genelinde 360 milyona ulaşması bekleniyor. Bu durum, toplum sağlığı açısından büyük bir tehdit oluşturuyor. Çocukluk çağındaki obezite, ilerleyen yaşlarda daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde artan fast food tüketimi, hareketsiz yaşam tarzı ve sağlıksız alışkanlıklar, obezitenin yayılmasında önemli rol oynuyor. Araştırmacılar, özellikle yüksek kalorili gıdaların ve şekerli içeceklerin tüketiminin obeziteyi körükleyen en büyük etkenler arasında sayılabileceğini belirtiyor.
Çalışmanın bulgularına göre, 2050 yılı itibarıyla obezitenin en yaygın görüleceği ülkeler arasında Çin, Hindistan ve ABD öne çıkıyor. Bu ülkelerdeki nüfus artışı ve yaşam tarzı değişiklikleri, obezite oranlarının daha da yükselmesine neden olacak.
Sağlıklı beslenme alışkanlıkları, düzenli egzersiz ve obezite ile mücadeleye yönelik kamu sağlığı politikalarının güçlendirilmesi büyük önem taşıyor.
"The Lancet" dergisinde yayımlanan bu araştırma, obezitenin küresel bir sağlık sorunu haline gelmeye devam ettiğini ve alınacak önlemlerle bu sorunun önlenmesinin gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.