"Ekonomide işler iyi gitmiyor"

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ali Bayramoğlu, kriz senaryosu oluşturmak gibi bir amaçlarının olmamakla birlikte, ekonomide işlerin iyi gitmediğini belirterek, Türkiye'nin içine düşürüldüğü kısır döngüden çıkması için sorumluluk makamında görünen kişilerin "engel oluşturmaktan" acilen vazgeçmeleri gerektiğini söyledi.

Belirsizliğin ekonomiye faturasının her geçen gün katlanarak arttığını ifade eden MÜSİAD Başkanı Bayramoğlu yaptığı açıklamada, bu belirsizlikten nemalanan mevcut statüko ve spekülatörlerin, buna destek veren medyanın, güçsüz ve iradesiz hükümetle daha fazla rant elde edebilmek için erken seçime gidilmesine engel olmalarının ekonominin ve ülkenin geleceğini tehlikeye attığını kaydetti.

Reklam
Reklam

Bayramoğlu, "İki aydır yatağından çıkamayan Başbakan'ın dün DSP Grubu'nda önce "Ufukta seçim var" deyip sonra yanlış anlaşıldığını söylemesi durumun vehametini bir kez daha gösterdi. Piyasadaki dalgalanmalar ülkeye katma değer kazandırmak isteyen sanayici ve işadamlarının başını döndürüyor, dengesini kaybettiriyor" dedi.

"Sorumluluk makamında görünen kişilerin engel oluşturmakta inat etmeleri halinde Eylül ayından itibaren kaçınılmaz olarak doğacak olumsuzluklar dolayısıyla millet ve tarih önünde sorumlu olacaklarını şimdiden ilan ediyoruz" diyen Ali Bayramoğlu alınması gereken çok önemli kararların eşiğinde Meclis'in bunları sonuçlandırmadan tatile girmesinin yanlış olduğunu söyledi.

Bayramoğlu, "Yükselen siyasal riskin para piyasalarında risk primini artırması sonucunda yüzde 52 seviyelerinin altına inmiş olan iç borçlanma faizleri kısa vadede yüzde 75'in üzerine çıktı. Benzer şekilde 1.400.000 TL. seviyesinde seyretmekte olan dolar kuru, bir ayda yüzde 17.8 oranında artarak 1 milyon 650 bin TL'ye çıktı" dedi.

Reklam
Reklam

BAŞBAKAN'IN EKONOMİYE MALİYETİ

Başbakan'ın hastalığının yolaçtığı ekonomik belirsizliğin Türkiye'ye maliyetinin 15 milyar doları geçtiğine dikkat çeken Bayramoğlu, "Ecevit'in hastalandığı günden bugüne bono faizleri 22 puan artarak yüzde 53'lerden yüzde 75'e, dolar kurunun 1 milyon 400 binli seviyelerden 1 milyon 640 bine, İMKB endeksinin ise 11.500 seviyesinden 8 - 9 binli seviyelere geriledi. Şimdi bütün bunlar yetmiyormuş gibi iktidar koltuğunda oturanlar Meclis'i 3 aylık tatile çıkararak zaman kazanmaya çalışıyor. Belirsizliğin ekonomiye faturası her geçen gün katlanarak artıyor" diye konuştu.

"DERVİŞ DE EKONOMİDEKİ ETKİSİNİ KAYBETTİ"

Bayramoğlu, "2001 yılı Mart ayından itibaren ekonominin yönetimini uhdesinde tutan ve her türlü ekonomik karar ve uygulamanın takibini gerçekleştiren Sayın Derviş'in de son zamanlarda ekonomideki hakimiyet ve kontrolünü kaybettiği gibi bir durum ortaya çıkmıştır. Nasıl tek sorumlunun olması yanlışsa ortada hiçbir sorumlunun olmaması kimin, neden yetkili ve sorumlu olduğunun bilinmemesi ekonomimizin karşılaştığı en önemli sorunlardan biridir" dedi.

Reklam
Reklam

AB KONUSUNDA UYUMSUZLUK VAR

İdam, ana dilde eğitim ve Kıbrıs konusunda, koalisyon partileri arasındaki derin görüş ayrılıklarının bir türlü giderilememesinin AB sürecinin önünü tıkadığına dikkat çeken Bayramoğlu, "Hükümet partileri arasındaki uyum sentetik bir beraberlikten öte anlam taşımıyor. Beraberliği iktidarda kalma pahasına sağlıyorlar. Ama ne piyasalarda ne de AB konusunda bu sentetik uyum belirsizliği ve endişeleri dağıtmıyor. Milli gelirin reel olarak 2001 yılı ilk çeyreğindeki düzeyinin altında kalacağı düşünülüyor. Ayrıca reel hesaplamalarda enflasyon etkisinden arındırma yapılırken kullanılacak olan rakamlar, yıl başından itibaren düşen enflasyonun 12 aylık etkileri tam olarak yansıtamayacağı için yine reel büyüme hızını olumsuz etkileyecek. Bu çerçevede GSMH'nın yüzde 2.3 daralması ve GSYİH'nın ise yüzde 1 civarında artması tahmin ediliyor" diye konuştu.

Reklam
Reklam

PAMUKBANK OLAYI

Fona devredilen Pamukbank'ta gerçekten bir hadise varsa, bunun bugün oluşmadığı ayların, yılların birikimi olduğu biliniyorsa bu zamana kadar neden sürüncemede bırakıldığının da açıklanması gereken hususlar olduğuna değinen Bayramoğlu, "Pamukbank benzeri başka bankalar varsa ki BDDK bunlar için kuruldu ama işlevini tam yerine getirmedi, iki üç ayda bir operasyonlar yapılacak mı? Her şey açıklanacak rakamlarla aydınlığa kavuşacaktır" dedi.

Türkiye'de finansal krizin nedenlerinden birinin yanlış yönetim diğerinin ise, bankaların sağlıklı bankacılık sistemine göre çalışmamasından kaynaklandığını söyleyen Bayramoğlu, "Türkiye'de bankalar, mevduatlarını sadece devlete borç verir bir nitelikte sistemlerini oluşturdu. Aslında en büyük ekonomik problem bu" dedi. Bayramoğlu, ayrıca BDDK'nın kararlarının spekülasyona konu olmasını ve bankaların yabancılara peşkeş çekileceği iddialarının güvensizlik ortamını artırdığını söyledi.

Reklam
Reklam

"Bankanın rasyoları hakikaten kötü müydü? Rehabilite edilecek bir imkan vardı da, bu yapılmadan el koyma yolu mu tercih edildi? Önce bu sorulara cevap bulunması gerekiyor" şeklinde konuşan Bayramoğlu, Türkiye'de işadamlarının kollarına kelepçe takılmasının, itibarlarının uluslararası arenada zedelenmesinin maalesef yine uluslararası arenadaki cazibeyi kaybettirdiğini belirtti.

"KREDİ NOTU DAHA DA DÜŞEBİLİR"

1994 yılında yaşanan finansal krizin, Türkiye'nin kredi notuna ilişkin, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor's (S&P) tarafından açıklanan tedirginlikle tetiklendiğini hatırlatan Bayramoğlu, bugünkü durumun değişmemesi halinde çok daha zorlu bir sürecin başlayacağını kaydetti.

Bayramoğlu yaptığı açıklamada, S&P'nin, altı ay önce olumluya çevirdiği Türkiye'nin görünümünü, 26 Haziran günü yine durağana çevirdiğini bildirerek, "Bu değişikliğe gerekçe olarak hükümeti oluşturan koalisyon partileri liderlerinin erken seçimi benimsememesine rağmen, Başbakan Ecevit'in sağlık durumu ile gerektiğinde yerini kimin alacağının belli olmaması gibi unsurların, Hükümetin etkinliğini azaltarak, erken seçimi zorlayabileceği kaydedildi" diye konuştu.

Reklam
Reklam

"BÜTÇE HEDEFLERİ DE BIÇAK SIRTINDA" IMF'in desteklediği istikrar programının en zayıf noktasını bütçenin oluşturduğunu belirten Bayramoğlu, bütçede faiz dışı fazla hedefinin, milli gelirin %5,6'sı kadar olması önemli bir kriter olarak ortaya koyulduğunu hatırlatarak, "Bunun gerçekleşebilmesi ise -bütçe gelirlerinin reel sektörün mevcut durumu veri olarak kabul edildiğinde- ancak harcamalarda beklenmedik bir artış olmamasına bağlı olduğu anlaşılıyor. Bir örnek vermek gerekirse; faiz harcamalarının 2001 yılına göre nominal olarak sadece yüzde 5,5 oranında artması ve dolayısıyla milli gelir içindeki paylarının da yüzde 22'den yüzde 15'e gerilemesi gerekiyor. Bu çerçevede yaşanabilecek her türlü sapma, programın bütçe hedeflerinde ciddi tahribata yol açma riskini barındırıyor" dedi.

"İÇ BORÇ YÜKÜ KORKUTUYOR"
Hazine'nin, iç borçlanmada değişken faizli ve döviz cinsinden enstrümanlara ağırlık vererek faiz ve kur riskini bankacılık kesiminin üzerinden aldığını hatırlatan Bayramoğlu iç borç yükünün artış riskiyle karşı karşıya olduğunu vurguladı. Bayramoğlu, "İç borcumuz 80 milyar dolar, dış borcumuz ise 120 milyar dolara ulaştı. 148 milyar dolar GSMH'mız var. Borçların GSMH'ye oranı ise yüzde 135. Yani bu dönem (2001) içerisinde kişi başına borç 850 dolar daha arttı" diye konuştu.

Reklam
Reklam

"PİYASALAR YENİ KRİZE GEBE"
Türkiye'nin kredi notunun düşürülmesi durumda yaşanabilecek muhtemel gelişmeler hakkında da görüşlerini açıklayan Bayramoğlu, kredi notundaki muhtemel bir azalmanın sonucunda kurumsal yatırımcıların Türkiye'yi unutacakları, faizlerin ve dövizin patlama yapacağı, enflasyonun mali dengeyi daha çok bozacağı uyarısında bulundu.

"YATIRIM FONLARINDAN DIŞLANIRIZ" MÜSİAD Genel Başkanı Ali Bayramoğlu, "Uluslararası yatırım fonlarının portföy dağılımlarında geçerli olan belli kurallar var. Buna göre her ülkenin risk düzeyi ve kredi notu ile söz konusu ülkeye ait menkul kıymetlerin portföydeki ağırlığı arasında doğru orantı söz konusu. Bir başka deyişle, Türkiye'nin kredi notunda olası bir azalma, başka hiçbir şey olmasa bile, kurumsal yatırımcıların kaçınılmaz olarak portföylerindeki Türkiye'ye ait enstrümanları azaltmalarına yol açacak. Kurumsal yatırımcılar dışındaki diğer yatırımcı grupları da yükselen reel faizler sayesinde elde ettikleri kazançları realize edebilmek amacıyla dövize yöneldiklerinde sıkıntı bir derece daha artacak" dedi.

Reklam
Reklam

"SEÇİM HÜKÜMETİYLE ACİLEN ERKEN SEÇİME GİDİLMELİ" "Erken seçim tek çıkış olmamakla birlikte uyumsuz koalisyon, glaüvenini yitirmiş TBMM, pazarlıklara dayalı siyaset ve ekonomi yönetimi, Başbakan'ın hastalığı nedeniyle gerçekleştirilemeyen Bakanlar Kurulu ve diğer toplantılar istikrar ve güven için erken seçimi kaçınılmaz bir yol olarak sunmaktadır" şeklinde konuşan Bayramoğlu, "Eğer bu koalisyon ülkeyi seçime götüremeyecek ise mutabakat ve tam temsile dayalı bir seçim hükümeti oluşturulmalı, bu hükümetin ülkeyi selametle seçime götürmek dışında tek konusu ekonomi olmalıdır" ifadelerini kullandı

Haberin Devamı İçin Tıklayın
Anahtar Kelimeler: