Küresel ısınmanın nedeni karbondioksit

İZMİR (İHA) - Uzun yıllardan beri kömür, petrol gibi fosil yakıtlarının kullanımıyla artan karbondioksitin, küresel ısınmanın başlıca nedeni olduğunu belirten Balıkesir Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Görevlisi Metin Demirtaş, "İnsan faaliyetlerinin içinde enerji kullanımının küresel ısınmaya etkisi yüzde 49'dur" dedi.

Reklam
Reklam

Ege Üniversitesi (EÜ) Mühendislik Fakültesi Biyomühendislik Bölümü, TÜBİTAK, EÜ Bilim Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (EBİLTEM) ile İzmir Çevre Koruma Vakfı işbirliğiyle düzenlenen "Biyoenerji 2004 Sempozyumu"nda, "Biyokütle Enerjisinin Avrupa ve Türkiye'deki Durumu" konulu bir tebliğ sunan Demirtaş, "Son 50 yıldan bu yana dünya ülkeleri, enerji üretiminden kaynaklanan çevre kirliliğini azaltma, en azından bu etkilenme oranının zaten doğal ortamda mevcut olan değişim sınırları içerisinde tutma konusunda çözüm yolları aramaya başlamıştır. Bu çözüm yollarının en başında alternatif enerji kaynaklarının kullanımını arttırma ve yaygınlaştırma gelmektedir" ifadelerini kullandı. Enerji tüketiminin nüfus artışına, sanayileşmeye ve teknolojik gelişmelere paralel olarak hızlı bir şekilde arttığını kaydeden Demirtaş, şöyle devam etti:

Reklam
Reklam

"Günümüzde, dünya enerji gereksiniminin yüzde 80'i kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlarla karşılanmaktadır. Fosil yakıtların dünyada bilinen rezerv dağılımları, petrol eşdeğeri olarak yüzde 68 kömür, yüzde 18 petrol, yüzde 14 doğalgaz olarak bilinmektedir. Ülkemiz birincil enerji kaynakları rezervleri ile karşılaştırıldığında, miktar ve kalite itibariyle çok düşük seviyededir. Rezervlerimizin dünya rezervleri içerisindeki yeri incelendiğinde, kömür rezervi dünya kaynak varlığının yüzde 0.1'i civarındadır. Petrol ve doğalgaz rezervleri ise son derece kısıtlıdır."

Bir toplumun istikrarlı gelişiminin enerji kaynaklarını uzun vadede hazır ve devamlı şekilde, katlanılabilir bir maliyette kullanabilmesine bağlı olduğunu açıklayan Demirtaş, "Günümüzde hızla tüketilmekte olan fosil yakıtların uzun yıllar kullanılabileceği düşünülse de tükeneceği gerçeği bilinmektedir. Ayrıca konvansiyonel enerji kaynaklı santrallerin çevre ile olan etkileşimleri artık bütün dünyanın bir sorunu olmuş ve gelecek nesilleri tehdit edecek seviyeye ulaşmıştır" diye konuştu. Alternatif enerji kaynaklarından yenilenebilir enerji kaynaklarının, konvansiyonel enerji kaynakları ile karbon emisyonları açısından karşılaştırılamayacak kadar küçük değerlere sahip olduğunu vurgulayan Demirtaş, şunları söyledi:

Reklam
Reklam

"Yenilenebilir kaynaklı enerji üretimi süreci karbondan bağımsız olması, diğer bir ifadeyle atmosfer kirliliğine sebebiyet vermemesi nedeniyle bu kaynaklar temiz enerji olarak sınıflandırılmaktadır. Çevre sorunları ve çevre kalitesi sadece atmosfer, hava ve su kirliliği veya karbon emisyonları boyutlarında ele alındığında, yenilenebilir enerji kaynaklarının temiz enerji olduğu gün ışığı gibi aşikardır. Biyokütle, temiz enerji kaynaklarından farklı olarak taşınması ve saklanması en kolay yenilenebilir enerji kaynağıdır. Bu nedenle biyokütle, son yıllarda araştırmacıların ilgisini çekmiş ve biyokütleden enerji olarak yararlanmak amacıyla birçok çalışma yapılmıştır."

Haberin Devamı İçin Tıklayın