Kuş gribinin viral (virüslerin neden olduğu enfeksiyon) bir hastalık olduğunu belirten Orhan Özbaba, bu hastalığın insanlara da bulaşabildiğini kaydetti.
Hastalığın daha çok ördek, hindi, tavuk, sülün, evcil kaz, bıldırcın, tavus kuşu, muhabbet kuşu, martı, bataklık kuşları, keklik, deniz kuşları, beç tavuğu ve papağan cinslerinde görüldüğünü kaydeden Özbaba, bütün kanatlı türlerinin hastalığa duyarlı olmakla birlikte evcil kanatlıların enfeksiyona daha duyarlı olduğunu ve hastalığın sürü içinde çok hızlı bir şekilde yayıldığını söyledi.
Hastalığın yaptığı ekonomik kayıplar ve yayılmasının hızlı olması nedeniyle Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı'nın (OIE) A listesinde yer aldığına dikkat çeken Orhan Özbaba, "Birçok ülkede bildirimi zorunlu hastalıklar arasındadır ve devletçe kontrolü esas alınmıştır. Ülkemizde de bildirimi zorunlu bir hastalıktır. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Fransa, Rusya, İsrail, Almanya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Yeni Zelanda ve Hindistan'da görülen hastalık, Aralık 2003 - Aralık 2004'te Kore, Vietnam, Japonya, Tayland, Kamboçya, Hong Kong, Endonezya, Çin ve Malezya'da görülmüştür. Hastalık son 10 yılda Meksika, Avustralya, Hong Kong ve İtalya'da da görülmüştür. Bu ülkeler arasında, hastalığın alt tipleri açısından benzerlik olmaması, yatay enfeksiyonların yanı sıra genetik mutasyonların da hastalığın şiddeti ve etkisi üzerinde büyük rol oynayabildiğini kanıtlamaktadır. Türkiye'de görülmeyen bu hastalık Uzak Doğu ülkelerinin yanı sıra halen İtalya, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya Federasyonu'nda mevcuttur. Kuş gribi nedeniyle dünya üzerinde ithalat kısıtlaması devam eden ülkeler arasında Çin, Honduras, Şili, Güney Kore, Vietnam, Tayland, Kamboçya, Hong-Kong, Laos, Pakistan, Endonezya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Malezya ve Rusya Federasyonu yer almaktadır" dedi.
Türkiye'de şu ana kadar hastalığın görülmemesini mucizevi bir şans olarak nitelendiren Mersin Veteriner Hekimler Odası Başkanı Orhan Özbaba, bu şansın devamlılığı için tüm vatandaşların gerekli hassasiyeti göstermesi gerektiğini kaydetti.
Türkiye İçin en büyük riskin göçmen kuşlar olduğuna dikkat çeken Özbaba, Türkiye'de bugüne kadar görülmeyen bu hastalığın kanatlı hayvanlarda ortaya çıkması için temel kaynağın göç eden su kuşları olduğunu söyledi. Bu kuşların virüsü taşıdığını ve göç yollarındaki kanatlılar için potansiyel bir tehlike oluşturduğunu belirten Özbaba, "Bu kuşların özellikle dışkılarıyla çıkardıkları virüsün, direkt veya indirekt olarak kanatlı sürülerine bulaşması ile hastalık başlar ve yayılır. Hastalığın diğer bir yayılma yolu da hastalık görülen ülkelerden bilhassa kaçak yolla getirilen, sağlık kontrolünden geçmeden yurda sokulan ev ve süs kuşlarıdır. Ülkemiz göçmen kuşların göç güzergahında bulunmaktadır. Mevsim itibarı ile göçmen kuşlar hareket halindedir. Kuş gribi mikrobunu taşıma ihtimali yüksek olan göçmen kuşlardan uzak durulması gereklidir. Göçmen kuşlar ile temas etmek, hem insanların kendi sağlığını tehlikeye atması, hem de hastalığın ülkemize bulaşmasına neden olması sonucunu doğurabilir. Bu nedenle göçmen kuşlara dokunulmamalı ve avlanılmamalıdır. Avlanmak demek, hastalığı ülkemize bulaştırmak demektir" diye konuştu.
Kaynağı belli olmayan ev kuşlarından da uzak durulması gerektiğine işaret eden Özbaba, "Kuş gribinin ülkemize bulaşmasına neden olacak etkenlerden birisi de kaçak yollardan sokulan ev ve süs hayvanları olmak üzere tüm kanatlı hayvanlardır. Bu nedenle menşei belli olmayan ve sağlık sertifikasına sahip olmayan ev kuşları alınmamalıdır. Kümes hayvanlarıyla teması olan ve bu sektörde çalışan insanlar ev kuşlarından ve bulaşma riski olan her türlü kaynaktan uzak durmalıdırlar. Kuş gribine karşı en önemli tedbirin biyogüvenlik önlemleri olduğu ortaya konulmuştur. Sektör çalışanları başta olmak üzere bu kurallara tüm halkımız uymalıdır."