Mor ve Ötesi: Londra'da Güneşi Beklerken

Mor ve Ötesi, Londra'da verdiği konser öncesinde BBC Türkçe'den Selin Girit'in sorularını yanıtladı.

Selin Girit

BBC Türkçe

Baştan uyarayım: Bu söyleşi "henüz kimsenin dinlemediği şarkılar üzerine, şarkıları dinlememiş birinin sorduğu sorulara şarkılarla ilgili verilen cevapları" kapsamaktadır. Karışık mı oldu? Söyleşi de öyle.

Mor ve Ötesi hafta sonu Londra'daydı. Bir konser verdiler. Yeni albümlerinin de eli kulağında... 10 Aralık'mış çıkış tarihi, kesinmiş, öyle diyorlar. "Albüm sevilirse, buralarda da dinlenilirse, beğenilirse Nisan'da belki yine geliriz," diyorlar. Bunu birkaç kere söylüyorlar. Sanırım bu onlarla son karşılaşmamız olmayacak.

Reklam
Reklam

"Bizim için herhangi bir başkent değil" dedikleri Londra'da olmak, Londra'da ilk kez bir konser verecek olmak belli bir heyecan yaratmış üzerlerinde sanki. "Dinlediğimiz bir sürü müzisyen grup buralı. Şehrin öyle bir havası var." diyor Burak. Diğerleri onaylıyor. Zaten genellikle birbirlerini onaylar bir halleri var. Söz kesmek falan yok. Hani olur da araya girmeleri icap ederse, izin istiyorlar. Çok itinalılar, çok özenliler birbirlerine karşı.

Albümün (Güneşi Beklerken) ismini soruyorum. İsmini değil tabii, isminin ardında bir anlam olup olmadığını... "Doors'la bir ilgisi var mı mesela?" diyorum. "Waiting for the Sun falan?" Yokmuş. Zaten Doors konusu tartışmalı bir konuymuş, ikisi sever, ikisi hiç sevmezmiş. "Hmm.."larımı içimden söylüyorum. Sıradaki soruya geçiyorum: "Sizi Radiohead'e benzetiyorlar...?"

Reklam
Reklam

Bu -anladığım kadarıyla- pek de konuşmaktan hazzettikleri bir konu değil.

Burak: "Çok uzaktan, aydan bakarsanız bize, bence de benziyoruz." diyor.

- Kerem (Özyeğen): "Radiohead'in iş ahlakına saygı duyuyoruz."

- Harun: "Benzeterek anlamanın bir sınırı olsa gerek aslında müzikte."

- Kerem (Kabadayı): "Bir de çok İngiliz grup da çekti bundan, değil mi?"

Radiohead yani, nihayetinde.

'İnsanlar dans etmesin istemeyiz'

Albümü dinlememiş ben albümle ilgili sorular sormaya devam ediyorum.

"Mermiler... 8 dakika 36 saniye... Neden?"

"O kadar uzun olması gerekti, öyle oldu."

Mermiler, adından da çağrışım yapabileceği üzere, Güneydoğu'dan bahseden bir şarkı. Burak, "ölmüş bir insanın ağzından" yazıldığını söylüyor. Kürt mü, Türk mü, sivil mi asker mi, bilmiyorlar. Ölmüş bir insan. "Gerisini dinleyiciye bırakmak daha doğru."

Reklam
Reklam

Peki mesaj kaygıları mı var? Niye yani Güneydoğu'yla ilgili bir şarkı? Harun'un yanıtı tatlı-sert. İlk cümledeki alıntı da oradan zaten: "Henüz kimsenin dinlemediği bir şarkı üzerine, şarkıyı dinlememiş birisinin sorduğu soruya şarkıyla ilgili konuşarak cevap vermeye çalışıyoruz. Tam da bunu yapmamak için şarkı yapıyoruz aslında biz."

Ama yine de bir iki ipucu veriyorlar. Kerem (Kabadayı), "Türkiye'de 30 yıldır devam eden bir kirli savaş insanları içine çekiyor hâlâ. Roboski katliamı gibi olaylar yaşanıyor. İlk yorumlanabilecek alan orası. Ama Türkiye'nin gündemiyle kısıtlı bir şarkı değil." diyor. Albüm çıktıktan sonra dinleyenlerin şarkıyı kendilerinin anlamlandıracağını söylüyor.

Aklıma "Darbe" geliyor. Hani "Asmayalım da besleyelim mi?" diye biten... "Siz orada idama gitmiş insanlardan bahsederken, sahnede dans edenleri görmek sizi rahatsız ediyor mu?"

Reklam
Reklam

Harun "Biz müzik yapıyoruz." diyor. "İnsanlar dans etmesin istemeyiz." Kerem (Özyeğen) ise "sürpriz efektinden" bahsediyor. "Ben şarkıda dans ediyordum ama bu şarkı neyle ilgiliymiş ya?" hissinden... Yani kendilerini dinleyen kitle onları anlamıyor, anlayamıyor mu? Öyle bir kaygıları da yok. Kerem (Kabadayı): "Bir otoriteye muhalefet ederken o muhalefet içerisine bir otorite yerleştiren disiplin aramak bence doğru değil. " diyor. "Yani 'Biz ciddi bir şeyden bahsediyoruz burada. Sen de dans etmeden adam gibi dinleyeceksin bunu,' diye muhalefet yapılmıyor. İnsanların ellerinde prospektüslerle bizim albümlerimizi dinlemeleri gibi bir beklentimiz yok."

Muhalif misiniz?

Konuşmaktan pek hoşlanmadıklarını hissettiğim bir konu daha. ''Muhalifiz'', demiyorlar. 'Eleştirel' kelimesini tercih ediyorlar. "Öncelikle müzisyeniz" diyorlar.

Reklam
Reklam

Hiç "Fazla mı konuşuyoruz?" diye düşündüğünüz oluyor mu, diye soruyorum. Mesela yıllarca muhalefet ettiği Bush'la tokalaşan Bono görüntüsüne düşmekten kaygı duyuyorlar mı? Karikatürize olmaktan kimilerinin gözünde? Ya da ürkeklik, korkaklık? Mesela "Ya Harun sen de çok konuştun?" gibi bir tartışma oluyor mu grupta?

Uzun bir sessizlik oluyor.

Sonra, Harun: "Korkup da söyleyemediğimiz hiçbir şey olmaz. Onun dışında her şey olur yani. İnandığımız şeyler -eğer dogmalar değilse ve eğer biz düşünen insanlarsak- degişebilir. O zaman en doğru şey, değiştiğini ve neden değiştiğini anlatmak olur. Değişmediyse de değişmemiştir."

Bazı değişim diye işaret edilen şeyleri hatırlatıyorum. Mesela Kerem'in (Kabadayı) "Dünyadaki sorunların tek kaynağı var, o da kapitalizm..." demesini... Ama sonra Fanta'nın organize ettiği konserlere çıkmalarını, reklamlara müziklerini vermelerini, "Ne habersin ne Türksün?" deyip Harun'un HaberTürk'te program yapmasını... "Çelişkiler mi var?" diyorum.

Reklam
Reklam

Kerem (Kabadayı): "Çelişki tabii ki var. Bir tutarlılık anıtı olarak Mor ve Ötesi'nin ismini tarihe kazımak gibi bir hedefimiz hiçbir zaman olmadı."

Peki "Biz şimdi böyle diyoruz, yarın öbür gün değişebiliriz, herkes değişiyor, bize de Bob Dylan'a olduğu gibi biri çıkıp da konserde 'Judas!' diye bağırır mı?" diye düşünüyorlar mı hiç?

Harun "Biz sanki hep protest müzik yapıyoruz gibi bir intiba oluşturmayı başardık, fakat hakikat bu değil." diyor. "Normalde geçirilemeyecek bir mesajı şarkı üzerinden geçirmekle kafayı bozmuş bir insanlar grubu değiliz. Bizim müziğimizin ve genel anlatımımızın tam orta yerinde duran şeyin ve bizi tarif eden şeyin bu olduğunu hiç zannetmiyorum. Mor ve Ötesi'ni Mor ve Ötesi yapan şey iyi müzik ve iyi sözler öncelikle..."

Dünya Yalan Söylüyor gölgede kalacak

Bir anımı onlarla paylasmayı düşünüyorum. 2004 Temmuz'unda Londra'ya ilk geldiğimde yanımdaki iki bavuldan birindeki CD'ler arasında Dünya Yalan Söylüyor'un da olduğunu, sonra... Vazgeçiyorum.

Reklam
Reklam

Güneşi Beklerken'in içlerine sindiğini, içlerinin çok rahat olduğunu söylüyorlar. "Dünya Yalan Söylüyor gölgede kalacak, diye manşet atabilir miyiz yani?" diyor, gülüyorum. "Lütfen!" diyor Harun. Son söz Kerem'den (Özyeğen): "Bu sefer iddialıyız. Kendi kendimize karşıyız."

Sohbet bitiyor, konser başlıyor. Yeni albümden iki şarkı duyabiliyoruz yalnızca. Bekleyeceğiz. Kendisinin rakibi olduğunu söyleyen Mor ve Ötesi kendisini yenebilecek mi? Albümü dinleyince göreceğiz.

Haberin Devamı İçin Tıklayın