Hacettepe Üniversitesi, 2007-2008 Akademik Yılı açılışı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de katıldığı bir törenle yapıldı.
Beytepe Kampusu Açıkhava tiyatrosunda yapılan törene Gül'ün yanı sıra Hacettepe Üniversitesi kurucusu ve eski YÖK Başkanı İhsan Doğramacı ve öğretim üyeleri katıldı.
Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tunçalp Özgen, konuşmasına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e teşekkür ederek başladı. Üniversitenin 40. kuruluş yıldönümünü de kutladığını belirten Özgen, bu süre içinde 113 bin mezun verdiğini kaydetti. Üniversitenin başarılarından bahseden Özgen, Hacettepe Üniversitesi'nin Türk üniversiteleri arasında kendi öz gelirlerinden en büyük payı araştırma bütçesine koyan ve en büyük araştırma bütçesine sahip olan üniversite olduğunu söyledi.
-"22 TEMMUZ'U DOĞRU YORUMLAMALIYIZ"-
Prof. Dr. Özgen, 22 Temmuz seçimlerini doğru yorumlamak gerektiğini belirterek, "Bu sonuçtan alacağımız çok ders vardır. Yorumladığımız zaman artık Türk vatandaşını söyleme, slogana değil iş yapmaya önem verdiğini görürüz" dedi.
Türk toplumunun çoğunluğunun kavgayı değil uzlaşıyı istediğini kaydeden Özgen, uzlaşının iki taraflı olması gerektiğini ifade etti. Özgen, seçimlerin hemen ardından, alelacele yeni anayasa hazırlamanın ve toplumda birçok tartışmanın başlatılarak toplumu germenin gerekliliğini anlayamadıklarını söyledi.
Anayasanın değiştirilemez hükümlerini hatırlatan Özgen, şöyle konuştu:
"Bugün gündemde olan anayasa değişikliği konusunda izlenen yolun sağlıklı bir yol olmadığı açıktır. Her gün gazete sayfalarına bir iki madde verilip tartıştırılarak yasanın bir bütün halinde ele alınmasının adeta engellenmesi zihinlerde sorulara neden olmaktadır. Acaba değiştirilmesi için önerilmesi dahi mümkün olmayan maddeleri değiştirecekmiş gibi kamuoyunda tartıştırıp sonra da geri adım atmak ve bu şekilde diğer maddeleri gözden saklamak mıdır maksat?"
Özgen, anayasa konusunda partiler üstü uzlaşı metnine ulaşılmasının daha iyi olacağını dile getirdi.
Toplumlarda demokrasi, düşünce ve kanaat belirtme özgürlüğü adına uç ve marjinal sayılabilecek düşüncelerin ortaya çıkabileceğini söyleyen Özgen, "Ancak unutulmamalıdır ki hiçbir demokrasi kendini yok etme hakkını karşısındakine vermez. Aklı selimin önemi bu noktada ortaya çıkar ve aklı selim sahibi çoğunluk bu uç yaklaşımları engeller" diye konuştu.
-"TOPLUM GERİLDİ"-
Prof. Dr. Özgen, yakın geçmişte sağ-sol, faşist-komünist, ilerici-gerici çatışmalarının yaşandığını hatırlatarak bugün de yaşanan laik-antilaik çatışmasının toplumu gerdiğini vurguladı.
Özgen şunları söyledi:
"Toplumsal, düşünsel, kültürel, bilimsel ve ekonomik gelişmenin temel dinamiği olan üniversitelerin zaman zaman ülke sorunlarıyla ilgili konularda fikir öne sürmesi demokrasinin de çağdaşlaşmanın da gereğidir. Dahası bu durum üniversitelerin bizatihi varlık nedenidir de. Düşünmeyen, fikir üretmeyen, eleştirmeyen, sorgulamayan, karşı çıkmayan, düşünsel özerkliği olmayan, siyasal iktidarların güdümüne girmiş bir üniversite, üniversite olmaktan çıkar. Siyasal iktidarların kendi görüşlerine ters gelse de üniversiten fikir, görüş almasını biran için bir yana bırakalım, üniversitenin görüş bildirmesine ‘siyaset yapıyorlar' diye eleştirip küçümsemesi üniversiteyi dışlayıcı bir tavır içine girmesi, çağdaş demokrasilerde kabul edilecek bir tutum değildir."
Prof. Dr. Özgen, üniversitelerin bir çok konuda siyasal iktidarlardan farklı düşünebileceği ve onları eleştirebileceğini kaydederek, "Aksi taktirde biliniz ki rejimin sigortası gitmiştir ve bu sigorta herkese ama herkese lazımdır. İşte bu nedenlerle her kademedeki yöneticinin kamplaşmanın olmasına yol açmaması gerekir" dedi.
-"DİN VE BİLİM"-
Konuşmasında din ve bilimin farklı bilgi alanları olduğunu vurgulayan Özgen, "Bu nedenle üniversitede hiçbir şey din süzgecinden geçirilerek incelenmez. Üniversitenin dini yoktur ve olamaz. Üniversitede o veya bu dini, dinsel bilgileri ön koşullu olarak kabul ederek bilim yapamazsınız" diye konuştu.
Konuşması sık sık alkışlarla kesilen Özgen, devlet üniversitelerinin başta maddi sorunlar olmak üzere ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu söyleyerek "Eğitimde tasarruf olmaz" görüşünü savundu.
ANKA