Mete Tümerkan İHA'ya yaptığı açıklamada, "Siyasal eşitlikten ne anladıkları çok önemli. Kıbrıs Rum tarafı siyasal eşitlik dendiğinde bireysel anlamda, her bireyin bir oyunun olacağı şeklinde eşitlik algılamaktadır.Türk tarafının siyasal eşitlik algılaması farklı. Türk tarafı gelinen aşamada, iki tarafın eşit egemenliğine dayanan bir yaklaşımını ortaya koymaktadır. Siyasal eşitlik tanımının planın içinde ne şekilde tarif edildiği ve tarafların bunu ne kadar kabul edebileceği önem taşımaktadır" dedi.
Siyasal eşitlik konusunun Türk tarafının kulağına hoş geldiğine dikkat çeken Tümerkan, "Ancak bunun içeriği çok önemli. Algılanmadan ziyade BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından ne şekilde kaleme alındığı önem taşıyor" diye konuştu. Adanın askerden arındırılması konusuna da değinen Tümerkan, "Türk tarafı başından beri garanti sisteminin korunması yönünde tavır ortaya koydu. 1963 anlaşmalarının mutlaka korunması gerektiğini bunların değiştirilmemesi gerektiğini vurguladı. Ancak Rum tarafının dördüncü bir garantörün adaya gelmesi yönünde girişimleri var. Annan'ın planında bu yaklaşım hayata geçirilmek isteniyor. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin dışında BM Barış Gücünün çok uluslu bir güç haline dönüştürülmesi isteniliyor. Türk askeri sayısının da düşürülmesi öngörülüp, etkin müdahale gücü de sınırlandırılmış olacak. Türkiye'nin bölgedeki hak ve çıkarlarının erozyona uğratılması endişesi var burada" dedi.
Türkiye'nin elindeki yüzde 36'lık toprağın yüzde 30'ların altına indirilmesi konusuna dikkat çeken Mete Tümerkan, " Kıbrıs Türkü 1955 yılından itibaren göçmen durumuna düştü. Gelinen noktada Annan tarafından alternatifli olarak sunulan teklife bakıldığında 60 - 70 bin Türk'ün yerlerinden olması söz konusu. Kıbrıs Türk tarafının egemenliği altındaki topraklarda Rum kantonluğu kurulmasına yeşil ışık yakan tavırların olduğu düşünülüyor. Toprağın ekonomik değeri, su ve yeraltı kaynakları Türk tarafının dikkat ettiği konuların başında geliyor. Türk tarafı paylaşımın buna göre yapılması istiyor. Ancak Rum nüfusunun maksimum düzeyde bugün kuzeydeki topraklara dönmesine imkan sağlayacak bir yaklaşım sergileniyor. Plan bu çerçevede haritalarla donatıldı" ifadelerini kullandı.
Mete Tümerkan, Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın "Bu aşamada toprağın sahibi olanlar bu toprakların verilmesine karar vermelidir" yaklaşımının da önemli olduğunu sözlerine ekledi.