ANKARA (İHA) - Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, Türkiye'nin Kıbrıs meselesini BM'ye götürmesi gerektiğini söyledi.
Anavatan Partisi'nin TBMM'deki haftalık grup toplantısında konuşan Genel Başkan Mumcu, Kıbrıs'ın AB merkezinde bir düğüm haline gelmesinin bir sürpriz olmadığını belirtti. Müzakereler açılırken bunun belli olduğunu kaydeden Mumcu, ancak hükümetin bunun böyle olmadığına herkesi inandırmaya çalıştığını ifade etti. Henüz Türkiye'nin zafer çığlıkları attığı günlerde, arifesinde ve sonrasında yapılan bakanlar kurulu toplantılarında da bu konunun değerlendirildiğini kaydeden Mumcu, "Türkiye'nin bugün buraya geleceğine işaret edilmişti. Tarih bilsin diye söylüyorum. O gün bakanlar kurulunda Kıbrıs sorununun yegane çözüm platformunun BM olduğu ifade edilmiş, o gün bu tez Başbakan ve Dışişleri Bakanı tarafından reddedilmiştir" dedi.
Hükümetin, AB'nin sözlerini çarpıttığını öne süren Mumcu, "Siz ek protokol hükümlerine imza atarken neye imza attığınızı bilmiyor muydunuz?" diye sordu.
Hükümetin millilikle ilişkisi olmadığını, Denktaş'a "ülkene git" diye seslendiğini belirten Mumcu, "Kıbrıs halkı ne zaman başkalarının halkı oldu? Biz yekpare bir millet değil miyiz. Burası anavatan, orası yavru vatan değil miydi? Kıbrıs'ı Konya'dan Antalya'dan Kütahya'dan Kars'tan Van'dan farklı düşünmemizi gerekli kılacak ne var ortada. Ama bu bir bilinç altının ortaya çıkmasıdır" ifadelerine yer verdi.
Bazı çevrelerin Kıbrıs'ı Türkiye'nin önünde engel gibi gördüğünü ifade eden ve buna TİSK Başkanı ile TÜSİAD başkanlarının konuşmalarından örnekler veren Mumcu, "Söylenecek çok söz var. Ama biraz sağduyuya, biraz dürüstlüğe ihtiyacımız var. Kendi kendimizle yüzleşmeye ihtiyacımız var" açıklamasında bulundu.
Devlet adamının dün böyle, bugün böyle konuşamayacağını ifade eden Anavatan Partisi Lideri, "Kaybedilen kaybedilmiştir. Bir daha geri alınmayacaktır. Türkiye, AB ile Kıbrıs'ı parça parça müzakere etmeye başlamıştır. Bir liman bir liman, bir havaalanı bir havaalanı. Bu bir pozisyon kaybı. Bu yol çıkmaz yoldur. Türkiye BM'ye yolcu edilir. Mücadele pozisyonunda geriletebileceği kadar geriletilir, BM'ye Türkiye böyle geriletilmiş olarak gider. Önümüzde bir fırsat var. 'Kıbrıs sorunu çözülmedikçe, Kıbrıs'ı tanımadıkça ben müzakerelere devam edemem.' Kıbrıs sorunu çözülmedikçe bu müzakerelere devam etmemek gerekir. Hiç birini açmamak gerekiyor. Belki de üyelikle ilgili bütün gelişmeleri dondurmak gerekiyor. Önce Kıbrıs sorununu çözmek gerekiyor. 'Önce Kıbrıs'ı toptan görüşmeye hazır mısınız?' AB'nin söyleyeceği 'Hayır.' Avrupa bu meseleyi sömürüyor. Türkiye'yi oyalayabileceği bir mesele olarak sömürüyor. O halde Türkiye AB ile Kıbrıs'ı parça parça müzakere etmeye başlamıştır" ifadelerine yer verdi.
Mumcu, Kıbrıs sorunun çözümünde BM'den başka hiçbir kapının aranmaması gerektiğini belirtti.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ Mumcu, bütün tartışmaların Cumhurbaşkanlığı seçimi için yapıldığını belirterek şöyle konuştu:
"Tavşana kaç, tazıya tut oyununa, Hacivat-Karagöz oyununa bir son vermelidir. Memleketi bu hale Hacivat-Karagöz oyunu getirmiştir. Cumhurbaşkanlığı kavgası altında Türkiye çok büyük çıkarlarını kaybediyor. Fikrini sormaya tenezzül bile etmeyeceği makama gitmek için can atıyor, öbürü de oraya gelmemesi için her türlü çelmeyi takıyor. Centilmence mücadele yok. CHP Genel Başkanı, partisinin adına baksa ne yapması gerektiğini anlayacak. Cumhurbaşkanını halk seçmelidir. Doğrusu budur. Türkiye'de bir Cumhurbaşkanlığı krizi yaşanıyorsa bunun sorumlusu hükümet değildir Ana muhalefettir. Niye? Çünkü Cumhurbaşkanını halk seçmelidir sözünü alamadığı için. Arkasına halk desteğini alamadığı için ana muhalefet sorumludur. Ana muhalefet bu kadar meşru bir pozisyonda duramadığı için iktidar kendisini bu meşru zeminde görmektedir".
Mumcu, konuşmasında, Başbakan Erdoğan'ın Denktaş ile ilgili sözlerine atıfta bulunarak, "Sen kimsin, kimi kendi vatanından kovuyorsun. Kıbrıs bir milli davadır. Sen kimsin kardeşim, haddini bileceksin. 'Git kendi ülkene' diye bir şey yok. Orası da benim ülkem burası da benim ülkem. Burası Rauf Denktaş'ın ülkesi, orası benim ülkem. Kıbrıs bu milletin Karlofça'dan bu yana ileriye doğru attığı tek adımdır. Geri adım atmayacağız. Kıbrıs bizim onurumuzdur. Biran önce Türkiye Kıbrıs meselesini ait olduğu platforma BM'ye götürmelidir. Her müzakere sürece belirli ölçülerde taviz vermeyi zorunlu kılabilir. Ama müzakerenin bir sonu vardır. Türkiye Kıbrıs konusunda ve diğer konularda tavizler verirken eline ne geçeceğini biliyor mu? Bu müzakerenin kendisine neyi vaat ettiğini biliyor mu? Dolayoerin Kıbrıs'ı Türkiye'nin önünde engel gibi gördüısıyla BM'de müzakere sürecinde açıp açmayacağın belli olmayan kartları burada boşu boşuna dökerken, Türkiye'yi daha geri bir pozisyona sürüklerken yaptığın şey, ülkeye ihanet değil de nedir? Akıllı olmak lazım. Milletin hakkını, hukukunu korumak lazım. Biran önce Kıbrıs ilişkilerini askıya almamızı söylemek bu sorunun çözümüdür. Sakın ha zannetmeyin ki biz böyle söyleyince gerçekten bu işler askıya alınacaktır. Biz bunu söylediğimiz gün askıya alma problemi kalkacaktır. Bizim bunu göze alabileceğimizi görecekleri gün tavırlarını değiştireceklerdir. Yeter ki dik durun" şeklinde tepkisini dile getirdi.
Mumcu, bir başka teklifini ise ana muhalefet partisine yaparak, "Meydanlarda Sayın Baykal'ı konuşturmam. Sahte bir Cumhurbaşkanlığı krizi, sorunu laiklik-dindarlık bunalımına, gerginliğine sürüklemek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Cumhurbaşkanlığını kriz konusu haline getirmek ve krizden beslenmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Ana muhalefet bu sorunun çözümlenmesini istiyorsa bir çağrıda bulunuyorum 110 imza toplayalım anayasa değişikliği için. Cumhurbaşkanı'nı halk seçsin" ifadelerine yer verdi.