"Türkiye krizlere karşı zayıf değil"

Başbakan Erdoğan global finans krizinin dünyadaki ve Türkiye'deki yansımalarını değerlendiriyor.

Yüzyılda bir görülebilecek süreç reel sektörü de derinden etkilenmiştir. Gelişmiş ülkeler bırakın büyümeyi daralma yaşanıyor. Gıda ve enerji fiyatları önemli bir risk.

Reklam
Reklam

Yavaşlayan talep ihracatı etkilemiştir. Gelişen ülkelerde ihracatk performansı olumsuz etkiliyor

Global kriz gelişen ülkelere sermaye girişlerini azaltıyor.Dışsal şoklar karşısında ekonomi esnekliliğini kanıtlamıştır.

Büyüme performansı yüksek temposunun altında kalacak. Küresel yavaşlamanın ihracak üzerinde etkisi sınırlı kalacak.

Mali disiplin konusunda kararlı titiz uygulamalarımız sürecek. İlk 8 ayda 40.9 milyar YTL FDF yakaladık. Bütçe fazla verdi.

Kamu borcunun gayri safi hasılaya oranı 2007 yılı sonu itibariyle yüzde 39 düzeyine kadar çekilmiştir.

Hedefimiz borç stoğunu yüzde 30'a indirmek. Borçlanma vadelerinde kayda değer iyileştirme yaşandı.

100 yılda bir görülen bu kriz reel ekonomiyi de derinden etkiledi. Bankaların kredi imkanlarını kısması yatırım ve tüketimi olumsuz etkiliyor. Bütün ülkelerdeki büyümelerde gözle görülür yavaşlama yaşanıyor. Birçok ülke bırakın büyümeyi ekomomik daralma tehlikesi ile karşı karşıya. Olumsuz şartlardan gelişmekte olan ülkeler de etkileniyor.

Reklam
Reklam

Yavaşlayan yurtdışı talep, ihracatı tehdit etmeye başladı, azalan sermaye girişleri ekonomik canlılığı tehlikeye soktu. Türkiye özellikle 1980'lerden itibaren küresel ekonomilerle bütünleşme mücadelesinin içindedir. Ancak 2000'lerin başında dahi bu bütünleşmenin tam olarak gerçekleşemediğini gördük.1980'lerden itibaren 2-3 yılda bir görülen krizlerin nedeni de budur.

Yaptığımız reformlarla krizlerin etkisi atlatıldı. Türkiye artık krizlere karşı zayıf değildir. Mali disiplin ve sıkı para politikaları mali sektörün güçlenmesi, yapısal reformlar, artan rezervler, kamu borç stokunda iyileşmeler ve dalgalı kur politikası Türkiye'nin şoklara karşı dayanıklılığını artırdı.

Türkiye bu krizi de asgari etki ile aşacak ve belirlenmiş hedeflere doğru ilerlemeye devam edecek. Bu süreç Türkiye için fırsata dönüştürülebilir. Büyüme performansımız bir süre son yıllardakinin altında kalacak.

Reklam
Reklam

Son günlerdeki gelişmeler ABD ve Avrupa'da daralma habercisi olarak algılanabilir. Bunun ihracatta olumsuz yansımaları olabilir. Küresel büyümedeki yavaşlamanın ihracat üzerindeki etkisi, son yıllarda Ortadoğu başta olmak üzere yeni pazar açılımları ile kısıtlı kalacak.

Mali disiplin üzerindeki kararlı ve titiz uygulamalarımız devam edecek. Vergi politikalarında etkinliğin artırılmasına yönelik çalışmalar devam ediyor. Kayıtdışına yönelik denetimler artırılacak. Kayıtdışına yönelik yeni stratejimizi önümüzdeki günlerde paylaşacağız.

Döviz borçlarının kamu toplam borcu içindeki payı yarıya indi. Borçlanma vadelerinde kayda değer iyileşmeler sağlandı. Döviz ve faizden gelebilecek dışsal şoklara karşı daha güçlü durumdayız.

Kronik olarak yüzde 70-80'lerde seyreden enflasyon yüzde 11.72'ye indi.Düşüş eğilimi iki yıllık dönemde para politikasının kontrolü dışındaki şoklar nedeniyle yavaşladı. Bu şokların başında gıda ve enerji fiyatlarındaki yükselişler yer alıyor.

Reklam
Reklam

Cari açık sorunun temelinde yurt içi tasarrufun yatırımları karşılamaması ve yurt dışına enerji bağlılığı yer alıyor. 2008 yılında bozulan şartların olumsuz etkisini görüyoruz. Yine de doğrudan yabancı sermaye girişinin yıl sonunda 15 milyar dolar olmasını bekliyoruz.

Döviz geliri olmayan firmalar döviz riski konusunda daha dikkatli olsun.

Cari açığın çözümlenmesi için uzun dönemli yapısal politika tedbirlerini uyguluyoruz. Sosyal Güvenlik Reformu'nu gerçekleştirdik. Rekabet gücünü artırmak için düzenlemeler yaptık.

Enerjide dışa bağımlılığı azaltılması çerçevesinde başta kömür olmak üzere yenilenebilir yerli kaynaklara ağırlık veriyoruz.

İHA

Haberin Devamı İçin Tıklayın