Çarpıntı, spazm, kalp krizleri çeşitli nedenlere bağlı olarak yaşanabilen genel olarak kalp rahatsızlıkları ve kişinin ilerleyen yaşı gibi durumlar ile ilişkilendirilen durumlardır. Ancak kalpte oluşan bazı rahatsızlıklar stres yönetiminde yetersizlik, endişe, olumsuz durumların yaşanması travmatik olaylar gibi farklı nedenlere bağlı olarak da gerçekleşmiş olabilmektedir.
Kalpte ağrı yaşanması ya da kalp çarpıntısı genel olarak kalp hastalıkları ile ilişkilidir. Ancak bazen bu belirtiler psikolojik rahatsızlıklardan kaynaklı olarak da kendini gösterebilmektedir. Psikolojik olarak gerçekleşmiş olan kalp sorunları kişilerin zihinlerinde algıladığı bir durumdur. Kalp sağlığını etkileyen psikolojik etkenler bu sorunlar ile direkt olarak ilişkilidir.
Psikolojik kaynaklı kalp sorunları stres, depresyon, psikosomatik etkiler, kaygı, panik bozukluğu gibi nedenlere bağlı olarak gerçekleşebilmektedir. Göğüste sıkışmalar, nefes alamama, nefes darlığı, kalp çarpıntısı, terleme, korku, endişe hali, titreme gibi fiziksel tepkimeler ve belirtiler ile kendini gösterebilmektedir.
Stres ve kalp arasında ciddi bir ilişki olduğu kabul edilmektedir. Sürekli olarak ve yoğun biçimde yaşanan stres durumu insan vücudunda bir dizi fiziksel değişikliğe ve olumsuz tepkimeye neden olabilmektedir. Bedenin korunma ya da savaşma tepkilerini tetikleyen stres kalp atışının hızlanmasına kalbin ritminin düzeninin bozulmasına yol açabilmektedir.
Psikolojik durumların kalbi de etkilediği en bilinen ve en sık görülen durum panik atak olarak isimlendirilmiş olan durumdur. Panik atak ani bir şekilde bir tetikleyiciye bağlı olarak ortaya çıkan yoğun korku ve kaygı anlarında bu hislerin tetiklediği bir rahatsızlıktır. Kişi bu durum sırasında düzensiz kalp atışları, aşırı kalp çarpıntısı ya da göğüs ağrısı gibi belirtiler yaşayabilmektedir.
Birini sevmek kalpte de hissedilen, kişilere mutluluk ve keyif veren bir durumdur. Ancak sevginin
karşılıksız olması ya da ayrılık gibi durumlar yaşanan huzuru ve mutluluğu tam tersine çevirebilmektedir. Kalp de dahil olmak üzere tüm organları olumlu yönde etkileyen sevgi, ayrılık durumu yaşandığı zaman özlemden kaynaklı olarak olumsuz şekilde tüm vücudu etkileyebilmektedir.
Uzun zamandır görülmeyen birini özlemek psikolojik olarak kişiyi olumsuz etkilerken kişide fiziksel bazı olumsuz durumlara da yol açabilmektedir. Sürekli stres hali kalp sağlığı bakımından risk oluşturacağı için özlemek de kişide benzer tepkimelere neden olabilmektedir.
Aşk ve sevgi hisleri vücutta mutluluk hormonu salgılanmasını sağlar. Kalp bu hormonu salgılar ve vücutta yer alan tüm organlar bu durumdan olumlu olarak etkilenir. Ancak işler tersine döndüğünde ve sevilen bir kişi özlediğinde mutluluk hali mutsuzluğa ve bir kalp ağrısı hissine dönüşür.
Ayrılık acısı kan basıncına, stres hormonu seviyelerine, kanın pıhtılaşmasında, kalp hızının kontrolünde çeşitli değişimlere yol açar. Bu değişimler genel olarak olumsuzdur ve bu duyguların yoğun olarak yaşanması kalp krizi hissi verebileceği gibi gerçekten kalp krizine de yol açabilmektedir.
Ayrılık yaşanması sonrasında kişi yoğun bir stres dönemi yaşar ve bilimsel olarak bu durum kırık kalp sendromu olarak isimlendirilmiştir. Birini özlemek bu yüzden geçici kalp yetmezliğine, kalp damarlarının daralmasına, kan dolaşımının yavaşlamasına, göğüs ve kalp ağrısına ya da nefes alma konusunda sorunlar yaşanmasına neden olabilmektedir.