HABER

Depresyonun düşmanı hobi

ERZURUM (İHA) - Erzurum SSK Bölge Hastanesi Asabiye Servisi Şefi Dr. Mehmet Yavuz, ilgi alanlarına uygun uğraşıları olanların depresyona girmediklerini söyledi.

Dr. Mehmet Yavuz açıklamasında, ekonomik sıkıntıların insanları depresyona sokmak için tek başına yeterli bir neden olmadığı, depresyon için yan etkenlerin de olması gerektiğini söyledi.

Kişinin bunalıma girmesinde en büyük etkeninin ise depresyona yatkın bir karakter yapısı olduğunu belirten Dr. Yavuz, "İlgi alanlarına uygun uğraşıları olmayanlar çabuk depresyona giriyor. Buna karşılık belirli hobileri olanlar bu rahatsızlığa kolay kolay yakalanmıyor. Girerlerse de uğraşıları sayesinde kendilerini bundan kurtarmayı başarıyorlar. En basit şekilde irdelemek gerekirse, arkadaşlarla konuşmak, çiçek yetiştirmek, sosyal faaliyetlere katılmak, örgü örmek, sinemaya, tiyatroya gitmek gibi ilgi alanları, bunalıma girmeyi engelliyor. Oyalayıcı ve içe kapanmayı önleyen, dış dünyayla bağlantıyı kesmeyen etkinlikler, insanları depresyondan uzaklaştırıyor. Kişi hiçbir zaman uzun süre kendi iç dünyasıyla baş başa kalmamalıdır" dedi.

Yapılan araştırmalara göre, Türkiye'de her 4 kişiden 1'inde ruhsal problemlerin bulunduğunu belirten Dr. Mehmet Yavuz, ancak psikiyatriste gitme oranının düşük olduğunu vurguladı.

Toplumda hala ruh doktoruna sadece "deli" olanların gittiği gibi yanlış inançların geçerli olduğunu anlatan Dr. Yavuz, ruhsal sorunları olanların zaman geçirmeden bir ruh hekimine başvurmaları gerektiğini kaydetti.

Depresyona girenlerin her olaya olumsuz baktıklarını, içe kapanma eğiliminde olduklarını, cinsel aktivitelerde bozukluk yaşadıklarını, uyku sorunlarıyla karşılaştıklarını ve normal yaşamsal faaliyetlerden çekildiklerini dile getiren Mehmet Yavuz, psikiyatri uzmanlarıyla yapılan görüşmelerde, kişilerin tedavi olarak normal yaşamlarını sürdürmeye başlayacaklarını söyledi.

Öte yandan kadınların erkeklere oranla daha çabuk depresyona girdiklerini ifade eden Dr. Yavuz, şunları kaydetti:
"Ancak kadınlar, hemen ruh hekimine gelerek, çare arıyor. Kadınlar konuşmayı sevdiği için sorunu saptayarak çözüme ulaşıyor. Erkekler ise konuşmak istemediği gibi içine atıyor ve çareyi alkolde aramaya çalışıyor. Bu da sorunu daha da büyük boyutlara ve içinden çıkılamaz hale getiriyor. Toplumda çocukları yetiştirirken bile, erkek çocuklara 'erkekler ağlamaz' diyerek bilinç altına girme, daha sonraki yaşamlarında sorunlarını içe atmaya, tepki vermemeye itiyor."

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler