Hem yapay zeka hem de insan beyninin işleyişi ile ilgili bazı araştırmalar yapan bilim insanları, bilgisayar üzerinden diyalog kurduğunuz müşteri temsilcisinin gerçek bir insan mı yoksa bir algoritma ürünü mü olduğunun nasıl ayırt edilebileceği üzerinde durdu. İşte sonuçlar...
Yapay zeka giderek hayatın birçok alanına girip daha fazla önem kazanmaya başlarken, araştırmacılar insan ile yapay zekayı birbirinden ayırt etmeyi sağlayacak kelimeyi bulmaya çalışıyor. İnsan ile yapay zekaya sahip bir robotu görmeden ve duymadan birbirinden ayırmamız, bir tek kelimeyle hangisinin insan olduğuna karar vermemiz gerekse ne olurdu?
İNSANI KARAKTERİZE EDEN HANGİ KELİMEDİR?
Bilim insanları bu konuda araştırma yaparak hem yapay zeka ile ilgili sanılarımızı aydınlatıyor hem de insan beyninin işleyişi ile ilgili bazı şaşırtıcı bilgiler ortaya koyuyor.
Yapay zeka artık otomatik sohbet ve dil üretimi alanlarında kullanıldığı gibi gündelik yaşamda karşılaştığımız uzun metinleri de yazıyor. İnternet üzerinden yazıştığımız müşteri temsilcisinin gerçek bir insan mı yoksa bir algoritma ürünü mü olduğunu nasıl anlayabiliriz? Ya da kurmaca bir öykünün makine mi yoksa insan tarafından mı üretildiğine nasıl karar veririz? İletişim kurabilen yapay zeka artık teorik bir olasılığın ötesine geçtiği için bu konuda hazırlıklı olmalıyız.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) araştırma ekibinden John McCoy, makine zekasını insan zekasından ayırt etmede 1950'de İngiliz bilim adamı Alan Turing tarafından geliştirilen bir testin kullanılması olanağını sorguladı.
Buna göre, her bir hakeme bilgisayar üzerinden standart bir sohbet arayüzü açılıyor. Yazılı sohbeti gerçek bir insanla mı yoksa yapay zeka ile donanımlı bilgisayar programı ile mi yaptıklarını bilmeden tahminde bulunmaları gerekiyor. Bot sohbet belli sayıda hakemi ikna edebilirse Turing testini geçmiş oluyor.
McCoy ve ekibi bu testte bir tek kelimenin belirleyici olup olamayacağı üzerinde çalışıyor. "Bu durumda hangi kelimenin insana özgü olduğu sorusu gündeme geldi" diyor. Araştırmanın sonuçları Deneysel Sosyal Psikoloji Dergisi'nde (Journal of Experimental Social Psychology) yayımlandı.
İlk deneyde McCoy ve çalışma arkadaşı Tomer Ullman 1000 kişiden, sadece insana özgü olabilecek bir kelime önermelerini istedi ve ortaya çıkan kelimelerin ortak yanını bulmaya çalıştı.
İlk 10'a giren kelimeler ve önerenlerin sayısı şöyleydi:
•Sevgi (134) •Şefkat (33) •İnsan (30) •Hoşnut etmek (25) •Merhamet (18) •Empati (17) •Duygu (14) •Robot (13) •İnsanlık (11) •Canlı (9)
"İnsanların önerdiği kelimeler arasında bu kadar örtüşme olması ilginçti" diyor McCoy. "Sözlükten seçilebilecek o kadar kelime varken böyle büyük bir örtüşme sağlayan kelimeleri seçmişti insanlar."
Katılımcıların yüzde 10'u yüzbinlerce olasılık içinden "sevgi" kelimesini seçmişti. İlk dörde giren kelimelerin toplamdaki payı yüzde 25'i buluyordu.
Genel konular arasında vücut fonksiyonları ("tuvalete gitmek" gibi), inanç ve bağışlama ("merhamet" ve "umut" gibi), duygular ("empati" gibi) ve yiyeceklerin ("muz" gibi) en popüler kategoriler oldukları görüldü.
McCoy ve Ullman daha sonra yaptıkları ikinci deneyde de ilk deneyde ortaya çıkan kelimeleri diğer insanların nasıl değerlendirdiğini anlamaya çalıştı.
En fazla dile getirilen kelimelerden farklı kombinasyonlarda ikili gruplar oluşturup ("insan" ve "sevgi" gibi) diğer deneklerden, hangisinin insan ve hangisinin bilgisayar tarafından önerildiğini tahmin etmelerini istediler.
İlk deneyde olduğu gibi "sevgi" kelimesinin insana en çok atfedilen kelime olduğu görüldü. Ancak mevcut seçenekler içinde en fazla gündeme gelen kelime "bok" kelimesiydi. Yine de insanlığın ortak özelliği olarak bir duygu ifadesi çok daha belirleyici görülüyordu.