Portekizliler Gambiya’yı ilk sömürgeleştirenlerdir. Bu dönemde Portekizliler Gambiya Nehri üzerinde sömürge kurmuşlardır ve bu durumun en önemli nedeni köle ticareti olmuştur. Gambiya bu anlamda başka batı Afrika ülkeleri ile benzer tarihsel kökenlere sahip bir ülkedir. Bölge 1765 yılında Britanya İmparatorluğu egemenliği altına girmiştir. Uzun süren bu durumun ardından 1965 yılında bağımsızlığını kazanmış ve 1994 darbesine kadar Jawara tarafından yönetilmiştir. 2000’li yılarda yapılan seçimlerde yaşanan kriz sonucunda anayasal sorunlar meydana gelmiştir.
Ekonomisi ağırlıklı olarak turizme, tarıma ve balıkçılığa dayanan Gambiya Cumhuriyeti, 2015 yılında yoksulluk sınırını açısından %48’e ulaşmıştır. Belirtilen bu oran kırsal bölgelerde %70 civarındadır. Oldukça verimli topraklara sahip olan Gambiya bölgesi geçmişte de uzun yıllar boyunca yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Milattan öncesindeki dönemde de çeşitli topluluklara ev sahipliği yapmış olan Gambiya topraklarının bu durumu yazılı tarih kaynaklarında yer almaktadır.
Meşrutiyet sistemi ile 1965 yılının şubat ayında Büyük Britanya’dan ayrılarak bağımsızlığını kazanan Gambiya, İngiliz Milletler Topluluğu’na bağlı ülkeler arasında girmiştir. 1970 yılında ülkedeki yönetim şekli Cumhuriyet olarak değiştirilmiştir. O güne dek başbakan olan kişi ise ülkenin cumhurbaşkanı konumuna getirilmiştir.
Kendi içinde 5 farklı bölgeye ayrılan Gambiya Cumhuriyeti Büyük Banjul adı verilen bölgede iki şehir belediyesine ayrılmış durumdadır. Bu belediyeler Banjul ve Kanifing şehirlerinin belediyeleridir. Cumhuriyet rejiminin hüküm sürdüğü ülkeyi yöneten devlet başkanları 5 yılda bir yapılan seçimler ile halk tarafından belirlenmektedir.
Konum olarak Gambiya Afrika kıtasının batı kısmında yer almaktadır. 11.295 kilometrekarelik yüzey alanına sahip olan ülke Afrika kıtasında bulunan en küçük devlet özeliğine de sahiptir. Toplam sınırı 740 kilometrekare olan ülkenin genişliği Gambiya Nehri’nin de etkisi ile 10 kilometre ile 50 kilometre arasında değişkenlik gösterebilmektedir.
Ülke Atlantik Okyanusu kıyısı dışında tamamen kendinden yüzölçümü açısından 20 kat daha büyük olan Senegal ile çevrili bir ülkedir. Tamamı yabancı topraklarla çevrili olarak tanımlanmaktadır ancak uzmanlar bu bilginin doğru olmadığını savunmaktadır. Diğer devletlere göre ülkenin sahip olduğu sınır hattı farklı ve özel bir nedene bağlı olarak oluşmuştur. Bu nedene göre sınır, İngilizler bu bölgeyi işgal etmek için geldikleri zaman Gambiya Nehri’nin gemi ile aşabildikleri bölgelerinde gemilerinden attıkları topların gidebildiği sınır mesafe baz alınarak oluşturulmuştur.
Ülke genelinde hakim olan iklim tropikal iklim olarak tespit edilmiştir. Çok belirgin kuraklık dönemleri ve yağmur dönemleri bulunmaktadır. Kurak dönemde kuzeydoğu tarafından Sahla Çölü’nden kuru rüzgârlar esmektedir. Harmattan rüzgarlarının etkisi ile kasım ve mayıs ayları arasında hava sıcaklıkları oldukça yükselir. Sıcaklık derecesi 40 derece ile en yüksek değerine bu dönemde ulaşır. Ortalama sıcaklık değerleri ise 21 derece ile 27 derece arasında seyretmektedir.
Gambiya’da çeşitli etnik gruplar bir arada yaşamaktadır. Etnik grupların %40 civarını Mandinkalar oluşturmaktadır. Mandinka etnik grubunun aynı zamanda ülkenin genel nüfusunun da neredeyse yarısını oluşturduğu bilinmektedir. Fulbe etnik grubu %19, Volof topluluğu ise ülke nüfusunun %15 civarını kaplamaktadır.
Ülkede Birleşik Krallık’tan ayrılmasının ardından resmi dil İngilizce olarak devam etmiştir. Kıyı kesimlerinde ağırlıklı olarak İngilizce konuşulmaktadır. İç kesimlerde İngilizce kullanımı çok fazla olmamakla birlikte yine de konuşulmaktadır. Farklı etnik grupları bir arada tutan Gambiya’da bu nedenle birden fazla kabul edilen ve konuşulan dil de vardır.
Gambiya Cumhuriyeti’nin en büyük kenti Serekunda kentidir. Ancak ülkenin başkenti Banjul olarak belirlenmiştir. Şehir Gambiya Nehri’nin deniz ile kesiştiği noktadaki ada üzerine kuruludur. 2012 yılında açıklanan sonuçlara göre ülkenin nüfus açısından en büyük altıncı şehri de Banjul şehridir.
Banjul, ülkenin Atlas Okyanusu kıyısında yer almaktadır. Burada oluşan kumluk alan üzerinde kurulmuş olan şehir yerleşimin olmadığı dönemlerde sık bir ormanlık alana sahiptir ve yoğun bambu ağaçları ile bilinmektedir. Şehrin anlamı da bambu adası anlamına gelen bir kelime olarak koyulmuştur.