Uzun süredir bir yayın kuruluşuna özel röportaj vermeyen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, iş dünyasının aylık dergisi İnfomag'ın Mayıs sayısında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bankacılık sektörünün dününü, bugününü ve geleceğini yorumlayan Bilgin, ayrıca kendisiyle ilgili olarak basında çıkan yorumlara ilişkin görüşlerini de aktardı.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)'nın kurulmasına paralel olarak, bankacılık sektöründe yeniden yapılanma ve yeniden sermayelendirme süreci başladı. Şimdi bankalar daha iyi durumda. Sektör rahatladı ve bankalar kredi vermeye başladı. Böylece gerçek bankacılık da başlamış oldu ama hala bazı riskler var.
Uzun süredir bir yayın kuruluşuna özel röportaj vermeyen BDDK Başkanı Tevfik Bilgin ile bankacılık sektörünü ve bekleyen 'olası' riskleri konuştuk. Bankacılık sektörü için geleceğe yönelik önemli ipuçları içeren bu önemli röportajı İnfomag Dergisi'nin Mayıs sayısında bulabilirsiniz. İşte röportajdan bazı başlıklar...
KAR MOTİVASYONU TEHLİKE YARATIR
"Bankacılığımız emin adımlarla, güvenli bir şekilde yoluna devam ediyor. Artık riski çok yakından takip ediyorlar. Ama her sektörde olduğu gibi bankacılık sektöründe de her zaman sorunlar olmuştur ve olacaktır. En önemli sorun, önümüzdeki dönemde bankalarımızın eskisi kadar kâr elde edemeyecek oluşudur. Yani, kârlılık problemi doğmak üzeredir... Bu anlamda, gelecekteki en büyük problemlerden biri kârlılık problemi ve öz kaynağa kârdan yeterli transferlerin yapılıp yapılamayacağıdır. Böyle bir ortamda bir kısım bankacılarımız kâr elde etmek için saldırgan politikalar üretip banka bazındaki riskleri artırmamalı. Bu politikalar çizilen çizgiler dâhilinde ise sorun yok. Ama kâr motivasyonu çok büyük boyutlara ulaşıp bir takım şeyler çiğnenirse tehlike yaratır. Bu hem o bankacı için hem o banka için en büyük tehlikedir."
BEDAVA BANKACILIK BİTTİ
"Bankaların bilânçosunda kredilerin ağırlığı artıyor, menkul değerlerin payı azalıyor. Çünkü menkul değerler geçmişteki gibi istenilen oranda getiri sağlamıyor. Bu reel sektörü destekleme anlamında olumlu bir gelişme. Bankalar faiz dışı giderlerinin yüzde 100'ünden fazlasını faiz dışı gelirlerle karşıladığında rahat edebilir. Bu çok zor bir gelişme, alışkanlıkların terk edilmesi lazım. Her zaman söylüyoruz, bedava bankacılık dönemi bitti. Bundan sonra bankalar kar elde etmek için bizlerden ücret ve komisyon alacaklar. Esasında hizmetleri herhangi bir karşılık almadan yapan bankalara sormak gerekir: Nasıl kar elde ediyorsunuz? Ancak 2 ayrı banka aynı işlem için çok farklı bedeller talep ediyorlarsa burada bir sorun var demektir."
REEL SEKTÖRDEKİ AÇIK, SORUN YARATABİLİR
"Şu anda sektörde açık pozisyon tutarı başa baş noktada. Ancak, şunu biliyoruz ki reel sektördeki firmalarımızda şu veya bu şekilde bir açık pozisyon söz konusu. Bunun büyüklüğü konusunda yorum yapmak bize düşmeyebilir ama böyle bir hassasiyet olduğunu biliyoruz, bunu da dile getirmek istedik. Farklı kurumlar farklı yorumlar yapabilir ama önemli olan reel sektördeki bir sorunun doğrudan bankaları etkileme gücüne sahip olmasıdır. Çünkü aynı firmaların bankalara da kredi borcu var ve orada aksama yaşanabilir. Bizimki sadece bir tespit ve yorum..."
YABANCI SERMAYE TABİİ Kİ GELECEK AMA MİLLİ BANKALARA İHTİYAÇ VAR VE OLACAK
"Yabancı sermaye bankacılık sistemine tabii ki girecektir, girmektedir. Şu anda bazı ön görüşmelerin devam ettiğini biliyoruz. Bankacılık sisteminde yabancıların payı yüzde 8'ler düzeyinde. Bu oran yüzde 10'mu, 15'mi olur, hangi orana çıkabilir? Bunu zaman, koşullar, ekonominin gidişatı ve istikrar ortamı gösterecek. Ancak her zaman ifade ettiğim bir husus var; kamu ya da özel bu ülkenin milli bankalara ve bu ülke insanlarının sahibi olduğu bankalara her zaman ihtiyacı olmuştur ve olacaktır. Dünya deneyimleri de gözetilerek kırmızı çizgilerin nasıl belirleneceğini sadece BDDK'nın değil diğer ekonomi aktörlerinin de irdelemesi gerekir."
TİTRETİRİZ DE RAHATLATIRIZ DA...
"BDDK yeri geldiğinde tir titretir, yeri geldiğinde çok rahatlatır. BDDK bir ağabey olmalıdır. Ama kime ağabeylik yapmalı; mevzuata uyan, tamamen kâr etme motivasyonu değil, sosyal sorumluluğu da üstlenen bankalara ve bankacılara karşı. Bir şekilde koyduğumuz sınırları aşan bankacılara hiçbir şekilde tahammülümüz yok. Ve yeri geldiğinde tir tir titretiyoruz da, bundan herkes emin olabilir. BDDK yeri geldiğinde çok sert olabilir ve olmaktadır. Tüm ekonomi aktörleri ve bankacılık sistemi şunu çok iyi biliyor; BDDK'da herkese eşit mesafede olan, sistemin sorunlarını ve potansiyelini bilen ve amatör bir ruha sahip profesyonel bir yönetim anlayışı vardır. Neticede bu ekip gerekirse titretme dışında her türlü tedbiri de alabilir."
AMAÇ; KREDİ KARTLARINI BÜYÜTMEK
"Kredi kartları konusundaki tespitlerimiz bir düzenleme yapma ve taslak hazırlama gereğini doğurdu. Bu çok genel bir taslaktır, çok detaylı değildir. İki tarafın hak ve sorumluluklarının çerçevesini çizmektedir. Onun dışında kredi kartını öldürmek, bu enstrümanı yok etmek gibi bir gayretimiz olamaz. Bankacılık sektörünün en önemli enstrümanıdır. Amaç iyi dizayn edilmiş bir enstrümanla, bu enstrümanın sağlıklı olarak büyümesini kolaylaştırmaktır. 1 Nisan'da Sayın Bakan'a ulaştırdığımız taslakta taksitli kartlara ilişkin bir uygulama yok. Onlar daha detay bir uygulama. Bankacılarla ve Bankalar Birliği ile yaptığımız görüşmelerde, gıda ve akaryakıt gibi bir defada tüketilen ürünlere yönelik yapılan bu uygulamaların, insanların daha fazla tüketmesine ve sorunlu kartların artmasına neden olabileceğini söyledik. Bankalarımız aralarındaki görüşmeler neticesinde gıda ve akaryakıta taksit uygulamama konusunda bir mutabakata vardı. Bankalar, piyasa paylarını korumak için, paylarını artırmak için bazen zararına bir takım ürünlere girebiliyor. Gerektiğinde bunu önlemek BDDK'ya düşer."
KOBİ'LERE BİR DESTEK DE BDDK'dan...
"Ülkedeki işletmelerin yüzde 99'u KOBİ, istihdamın yüzde 55'ini KOBİ'ler sağlıyor. Dolayısıyla buradaki bir hareketlilik, ülkenin en büyük sorunu olan istihdama da katkı sağlar. Özellikle Basel'le ilgili olarak, KOBİ ya da küçük-büyük tüm firmaların kredi almak istediğinde firmasını reytinge tabi tutması gerekmektedir. KOSGEB'in birçok ilde birimleri ve çalışanları var. KOSGEB'in birimlerinin bulunduğu illerde eğer bir firma bir bankadan kredi talep ediyorsa firma önce KOSGEB'e uğrasın, firmanın çalışanları firmanın bilgilerini KOSGEB'in anlayacağı şekle soksun, efektif bir bilançoya dönüştürsün dedik. Daha sonra KOSGEB'in gerekli düzenlemeleri yaptığı bilanço bankaya gidecek. Aslında yapmak istediğimiz bu. Bu, bankalar için bulunmaz nimet."