Hapşırığın meydana gelebilmesi için yeteri kadar çevre uyarıcısının ve yabancı parçacıkların burun mukozasına ulaşabilmek adına burun kıllarının üzerinden geçmesi gerekmektedir. Bu sayede burunda yer alan sinir hücreleri tahriş olur ve histamin salınımı tetiklenir. Sonra da hapşırmanın yalanması amacı ile trigeminal sinir ağı yolu ile beyne sinyal gönderilir. Beyin kendine ulaşan sinyale ilişkin olarak yutak ve nefes borusu kaslarının hareket geçmesi için komut verir. Böylece burun ve ağız boşlukları geniş bir şekilde açılır. Akciğerlere hızlı bir şekilde giren hava ve biyoparçacıkların güçlü bir biçimde serbest kalması ile de işlem sonlanır. Refleksif bir durum olan hapşırma bir tür tepkidir ve güçlü yapısı sayesinde bedenin üst kısmında boğaz, yüz ve göğüs kafesi kaslarının da içinde bulunduğu bir tepkime yaratır.
Kişilerin hapşırması çeşitli alerjik durumlardan, ortamda yer alan toz parçacıklarından, soğuk algınlığı başlangıcı belirtisi olarak gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak meydana gelebilmektedir. Hayvan tüylerinden çeşitli yiyecek ya da içeceklere, parfümlere ya da kolonyalara kadar birçok neden hapşırmaya neden olabilmektedir. Bazı kişiler Güneş'e bakarak hapşırabilir. Bunu bilerek yapan ve sadece Güneş'e maruz kaldığı için istemsizce hapşıran insanlar da bulunmaktadır.
Yüzdeki duyusal algılama ve kasların motor kontrolünü yönetmek ile görevli olan trigeminal sinirler kaşınma ve tahriş hissini algılayarak beyne gönderdiği sinyaller sonucunda hapşırma olayı gerçekleşir. Tahrişe sebep olan yabancı maddelerin vücuttan atılabilmesi için bir sıvı salgılanması, kaslara derin bir nefes alınması ve alınan nefesin hızlı bir şekilde refleksif olarak dışarı çıkması talimatı ile hapşırma yaşanır.
Tahrişe ya da kaşıntıya neden olan çeşitli yabancı maddeler hapşırma yolu ile vücuttan atılır. Bu durum vücudun kendi kendine geliştirerek uygulayabildiği bir savunma ve koruma mekanizmasıdır. Bir refleks olarak meydana gelen hapşırma eylemi düşünmeden ve planlamadan gerçekleşmektedir. Hapşırmak için gerekli olan tek şey geçerli ve yeterince güçlü bir etkendir.
Gözlere parlak bir ışık geldiği zaman göz bebeği kendini korumak adına nasıl küçülüyor ya da çevresel koşullara göre bazı durumlarda büyüyorsa ağız ve burun yolu ile yabancı maddelerin dışarı atılması durumu da bu duruma benzer bir durumdur ve bir nevi vücudun kendini dış etkilerden koruma çabası olarak meydana gelir.
Hapşırma eylemine neden olan çevresel etkenlerden biri de Güneş ışınları olarak bilinmektedir. Güneş ışınlarının hapşırmaya yol açmasına dair birden fazla teori bulunmaktadır. Buna göre insanların görme sinirlerinde yoğun ışık sebebi ile uyarılma gerçekleşmesi ve bu durumun trigeminal sinirler üzerinde de etkili olmasıdır.
Bir diğer teoriye göre ise Güneş ışınlarının hapşırmaya neden olması, otonom sinir sisteminde birbirlerine yakın olarak bulunan sinir liflerinden birinin Güneş ışınları etkisiyle uyarılması ve birbirlerini etkileyerek harekete geçmesi olarak ifade edilmektedir.
Güneş ışınlarının hapşırmaya yol açmasının genetik bir temele dayandığı kesin olarak kabul edilmemektedir. Ancak bu durum aile bireylerinde de görülüyorsa, çocuklarda ortaya çıkma olasılığı vardır. Araştırmalara göre bu refleks, vakaların yaklaşık %50’sinde gözlemlenmiştir. Bu da kesin olmasa da genetik bir yatkınlığın mümkün olabileceğini düşündürmektedir.