Güneş tutulmaları gökyüzüne ilgi duyan insanlar için daima büyük deneyimlerden biri olmuştur. Binlerce yıl önce yaşayan insanlar bu olaya tanık olduklarında gök cisimlerinin şekilleri ve hareketleri üzerine düşünmeye başlamıştır. İnsanların Ay ve Güneş’in yuvarlak yapıda olduğunu keşfetmeleri de bu gözlemler sayesinde olmuştur. Tarih boyunca böyle dikkat çekici tutulmalar meydana gelmemiş olsaydı belki de gökyüzüne dair merakımız bu kadar derinleşmezdi. Bu noktada merak edilen konulardan biri de Güneş tutulmalarının neden nadir gerçekleştiğidir.
Tarih boyunca insanlar gökyüzünde gerçekleşen çeşitli olaylarla ilgilenmiştir. Bunlardan biri de Güneş tutulmalarıdır. Güneş tutulmalarının neden bu kadar nadir gerçekleştiği ise en çok merak edilen konulardan biridir. Bu durum Güneş, Dünya ve Ay’ın hassas bir şekilde hizalanmasından dolayı kaynaklanır. Her ne kadar Ay Yeni Ay evrelerinde Dünya ile Güneş arasına yerleşse de tutulma oluşması için yeterli bir konum değildir.
Tutulma olayının gerçekleşmesi için Ay’ın hem doğru yerde olması hem de Dünya’nın yörünge düzlemiyle tam olarak aynı çizgi üzerinde bulunması gerekmektedir. Bu iki şartın aynı anda sağlanması oldukça nadir bir durumdur. Bu yüzden tutulmalar belirli zamanlarda ve belirli bölgelerde gözlemlenebilir.
Bu nadirliğin temel sebebi Ay’ın Dünya etrafındaki yörüngesinin hafifçe eğik şekilde olmasıdır. Dünya’nın Güneş etrafındaki yörüngesi ekliptik düzlem olarak adlandırılır. Ay’ın izlediği yörünge bu düzleme yaklaşık 5 derece kadar açı yapar. Bu küçük gibi görünen eğim aslında tutulmaların her Yeni Ay evresinde oluşmasını engelleyen bir durumdur. Çünkü Ay çoğu zaman Güneş’in tam önünden değil biraz üstünden ya da altından geçer. Bu nedenle gökyüzünde güneşi kapatma durumu gerçekleşmez.
Ay’ın yörüngesinin Güneş ve Dünya ile kesiştiği iki özel nokta vardır. Bu noktalara düğümler adı verilir. Ay bu düğüm noktalarına yakın bir yerden geçerken Yeni Ay evresine girerse Güneş tutulması meydana gelir. Bu hizalanmanın yılda yalnızca belirli dönemlerde mümkün hale gelir. Bu da Güneş tutulmalarının az sayıda gerçekleşmesinin temel nedenidir.
Bir diğer önemli faktör ise tutulmaların görülme alanlarının oldukça dar olmasıdır. Örneğin tam Güneş tutulmalarında Ay, Dünya üzerine koni biçiminde bir gölge düşürür. Bu gölgenin Dünya üzerindeki çapı genellikle yalnızca birkaç yüz kilometredir. Dünya’nın genişliği düşünüldüğünde bu alan son derece küçüktür. Bu yüzden dünyada yaşayan insanların büyük bir bölümü hayatları boyunca bir ya da iki kez tam tutulmaya tanıklık edebilir. Kısmi Güneş tutulmaları daha geniş alanlardan görülebilse de tam tutulmaların nadirliği onları daha özel kılar.
Tutulmaların sıklığını belirleyen bir diğer unsur da Ay’ın yörüngesinin zaman içinde küçük dalgalanmalar göstermesidir. Ay’ın yörüngesi Güneş’in çekim gücüyle sürekli olarak hafifçe çekilir. Bu durum yörüngenin şeklini, hızını ve eğimini uzun süreli döngüler halinde değiştirir. Saros döngüsü olarak bilinen yaklaşık 18 yıllık bir periyot tutulmaların tekrar benzer şekilde ortaya çıkmasını sağlar.
Fakat bu döngü bile tutulmaların her yerde aynı şekilde görülmesine imkân tanımaz. Bu döngü yalnızca tutulmaların ritmini anlamamıza yardımcı olur. Bu açıdan incelendiğinde tutulmalar evrene özgü bir düzen içerisinde gerçekleşir. İnsanların buna tanıklık etmesi açısından ise oldukça nadir olaylardır.