İşçi ve asker sınıfları bulunan karıncalar büyük koloniler halinde yaşarlar. Bu koloniler bazen süper organizmalar olarak da tanımlanırlar. Nedeni ise karıncaların koloniyi desteklemek adına tek bir vücut gibi bir arada ve uyum içinde çalışıyor olmalarıdır. Dünyanın her yerinde yaşayabilen karıncaların bazı farklı türleri sadece bazı bölgelerde yaşar. Türkiye’de ise türleri ve alt türleri ile birlikte toplamda 300’den fazla karınca çeşidi yaşamaktadır.
Havaların güzelleşmesi ile birlikte dolup taşan mesire yerlerinde çok sık karşılaşılan karıncalar, bazı önlemler alınmadığı takdirde evlerde mutfaklarda da görülebilmektedirler. Karıncalardan kurtulmak için limon, özel ilaçlar gibi çeşitli çözüm önerileri bulunur. Yiyecek artıklarına, ekmek kırıklarına ya da şeker parçalarına gelebilen karıncalar bazen insanları da ısırabilir.
Isırabilen ya da sokabilen karıncalar bazen çeşitli durumlara ve nedenlere bağlı olarak insanları da ısırabilirler. Özellikle kendilerini tehdit altında hissettikleri, güvenlik alanlarının bozulduğunu düşündükleri zamanlarda bazı türleri tehlikeli ve zehirli de olabilir. Farklı karınca türlerinin özelliklerine göre ısırdıkları zaman yapabilecekleri etkiler de farklı olabilir.
Karıncalar zaman zaman ve geçerli bir nedene bağlı olarak insanları ısırabilirler. Sokan ya da ısıran bir karıncanın deriye ya da vücuda vereceği zarar karıncanın türüne ve özelliğine göre değişiklik gösterebilir. Örnek olarak bazı karıncalar zehirli etkide bulunabilir ve deride yanma, kabarma gibi etkiler görülebilir.
En tehlikeli karınca türlerinden biri de ateş karıncaları ya da kırmızı karıncalardır. Bu karıncaların ısırdığı yerlerde asidik zehir bırakması deride kabarcıklar oluşmasına ve yanık benzeri lekeler meydana gelmesine neden olabilmektedir.
Bir açık alanda ya da evde karınca ısırdığı zaman çoğu zaman fark edilmez. Eğer karınca türü tehlikeli bir tür değilse ciddi hasarlara da neden olmayacaktır. Bunun dışında zehirli karınca türlerinin ısırdığı ya da soktuğu alanlarda bazı semptomlar görülebilir. Bu semptomlar görüldüğünde vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna gidilmesi gerekir: