ABD Hazine Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun eşi Cilia Flores'in 3 yeğeni, rejimle bağlantılı bir iş insanı ve petrol sektöründe lojistik sağlayan 6 nakliye şirketinin yaptırım listesine alındığı bildirildi.
Flores'in 2 yeğeninin geçmişine değinilen açıklamada; söz konusu kişilerin 2015 yılında ABD'ye yüklü miktarda kokain sokmak üzereyken Haiti'de yakalanarak 2016'da hüküm giydikleri, ancak 2022 yılında eski ABD Başkanı Joe Biden tarafından affedildikleri hatırlatıldı. Yaptırım uygulanan 3’üncü yeğenin ise Venezuela Ulusal Haznedarı ve devlet petrol şirketi PDVSA'nın Başkan Yardımcısı olduğu kaydedildi. Bu ismin ilk kez 2017'de yaptırım listesine girdiği, fakat 2022 yılında listeden çıkarıldığı bilgisi paylaşıldı.

Açıklamada, Maduro rejimiyle karlı sözleşmelere imza atan ve Maduro-Flores ailesiyle çeşitli şirketlerdeki ortaklıklar da dahil olmak üzere ticari ilişkileri bulunan Panamalı iş insanı Ramon Carretero Napolitano'nun da hedef alındığı belirtildi. Carretero'nun Venezuela hükümeti adına petrol ürünleri sevkiyatına aracılık ettiği kaydedilerek, şahsın Venezuela ekonomisinin petrol sektöründeki faaliyetleri nedeniyle yaptırım listesine eklendiği kaydedildi.
Ayrıca açıklamada, yanıltıcı ve emniyetsiz nakliye faaliyetlerinde bulunarak ‘narko-terörist rejime’ mali kaynak aktarmayı sürdürdüğü iddia edilen 6 geminin de yaptırım kapsamına alındığı ifade edildi.

Maduro, başkent Caracas'ta partisinin düzenlediği bir halk etkinliğindeki konuşmasında, ülke açıklarındaki bir petrol tankerine ABD tarafından el konulmasına değindi.

ABD'nin Venezuela'ya yönelik gerçek maksadının ortaya çıktığını vurgulayan Maduro, şunları söyledi:
"Maskeleri resmen düştü. Tüm Karayipler'e yönelik yeni bir deniz eşkıyalığı dönemi başladı. Tren de Aragua, uyuşturucu örgütleri ve narko ile savaşmış falan gibi iddialar tamamen yalanlandı. Gerçekten yasa dışı ve kriminal bir olay yaşandı. Barış bölgesinde, Karayip korsanları gibi, bir ticari özel gemi kuşatıldı, asker indirdiler, zorla alıkoydular ve gemiyi çaldılar."
Maduro, ABD'nin gemiye Venezuela açıklarında değil, Atlantik Okyanusu'nda, Trinidad ve Tobago ile Grenada sahillerinin kuzeyinde el koyduğunu belirtti.
ABD'nin gemiyi kaçırıp yağmaladığını ve gemideki Venezuela petrolünü çaldığını iddia eden Maduro, "Gemideki denizciler, ticari ürünler ve 2 bin varil petrol taşıyordu, ödemeyi Venezuela devleti almıştı çünkü önce ödeme yapılmıştı. Bu kişiler zorla alıkonuldu ve nerede oldukları bilinmiyor. Gemiyi çaldılar ve Karayipler'de yeni bir korsanlık ve suç icat ettiler." ifadelerini kullandı.
Maduro, ülkesinin Karayipler bölgesindeki ticari haklarının korunacağının altını çizerek, "Bundan dolayı Venezuela, Karayipler genelinde gerçekleştirilen bu suç niteliğindeki korsanlık eylemini tümüyle reddediyor. Diplomatik, ticari ve yasal haklarımızın korunması için gerekli tüm talimatları verdim." diye konuştu.
Karayipler bölgesinde barışı sağlamanın önemini vurgulayan Maduro, şunları kaydetti:
"Petrol için savaşa hayır. Venezuela'da Tren de Aragua grubunu yendik, anayasayı elimizde tutarak onları ortadan kaldırdık. Emperyalistler Venezuela'nın petrolünü çalmak ve parasını vermek istemiyor. Venezuela, doğal kaynakları üzerindeki egemenliğini savunacaktır. ABD'de iktidarda olan üstün gruplar, Güney Amerika'da bir savaş çıkarmak istiyor. ABD halkını, tekrar petrol için bir savaşa sürüklemek istiyorlar."
ABD Başkanı Trump, dün konuya ilişkin açıklama yaparak, Venezuela açıklarında petrol taşıyan tankere el koyduklarını duyurmuştu. Trump, tankere "iyi bir gerekçeyle" el koyduklarını ve ellerinde tutacaklarını belirtmişti.
Trump, daha önceki açıklamalarında, Venezuela'ya yönelik kara saldırıları yapabileceklerini ifade etmiş ve bu saldırıların "yakın zamanda" başlayacağını ifade etmişti.
Venezuela ise ABD'nin ülke açıklarında bir petrol tankerine el koymasını "açık bir hırsızlık" olarak nitelendirdi ve bu durumu uluslararası mercilere taşıyacağını bildirmişti.
Okuyucu Yorumları 0 yorum