ANKARA (İHA) - Sonbahar ve kış mevsimlerinde havadaki ısı değişikliği nedeniyle çok sık görülen soğuk algınlığı, özellikle çocuk, genç ve yaşlılar için büyük risk oluşturuyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan uzmanlar, iklim, çevre, sıcaklık, nem, üşüme, bağışıklık durumu ve benzeri birçok etkene bağlı olarak bu hastalığa yol açan ve vücuda yerleşen virüslerin özellikle gençlerde, senede ortalama 2 ya da 3 kez soğuk algınlığı görülmesine neden olduğunu belirtiyor. Soğuk algınlığı virüsünün yayılmasına yol açan etkenlerin başında, mevsim değişikliklerinde yaşanan ısı değişimleri geliyor. Özellikle sonbahar ve kış mevsimlerine geçişte meydana gelen ısı farklılıkları, hastalığın görülmesinde etkin rol oynuyor.
Öte yandan, iklim, çevre koşulları, sıcaklık, nem üşüme, vücudun bağışıklık durumu, beslenme ve vitamin eksikliği, yorgunluk, burun tıkanıklığı, kronik infeksiyon odağı, burun salgılarının asitlik derecesi gibi etkenlerle ayrıca böbrek, karaciğer ve kan hastalıkları, şeker hastalığı ve verem gibi hastalıkların da soğuk algınlığına karşı vücudun direncini düşürdüğü belirtiliyor. Uzmanlar, özellikle mevsim değişikliklerinde meydana gelen ısı farkının hastalığın gelişmesi açısından önemli olduğunu belirterek, üşümenin vücut direncini düşürdüğü için soğuk algınlığına zemin hazırladığına da dikkat çekiyor. Soğuk algınlığı konuşurken, hapşırırken ve öksürürken havaya dağılan çok miktarda hastalıklı damlacık sayesinde yayılıyor. Bu damlacıklar, 180 cm uzağa kadar gidebiliyor ve bir hapşırmada 20 bin kadar damlacık etrafa saçılarak yere konuyor. Bu damlacık parçaları, hastalığa yol açan virüsleri rahatlıkla taşıyabiliyor.
Ayrıca, virüsler elleme, öpme ve yiyecekler yoluyla da yayılabiliyor. Uzmanlar, hastalıktan korunma yollarından en etkilisinin virüsleri uzaklaştıracağından elleri sık sık sabunla yıkamak olduğunu söylüyor. Diğer önlemler ise spor yapmak, dengeli beslenmek, hijyen kurallarına dikkatle uymak yoluyla genel vücut direncini yükseltmek olarak gösteriliyor. Hastalığın tedavisinde bu hastalığa yol açan virüs türlerinin çokluğu nedeniyle aşı geliştirilemediğinden hastalığın bir aşısı olmaması nedeniyle her hasta için tedavi şeklinin düzenlenmesi gerektiği belirtiliyor. Bu hastalık için genel tedavi prensipleri ise genel ve lokal şartların iyi hazırlandığı tam istirahat, 18-20 santigrat derece sıcaklık ve yüzde 45 nisbi (relatif) nemli odada yatak istirahati tavsiye ediliyor. Sıcak banyo, sıcak sade su veya mentollü su buharı ile buğu uygulamak, ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçlar (aspirin gibi) almak, bol sıvı içmek gerektiği belirtiliyor.