ANTALYA (İHA) - Toronto Film Festivali'nden ödülle dönen ve 43. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin son yarışma filmi olan "Takva"nın galası, Atatürk Kültür Merkezi'nde yapıldı.
Dini duyguları çok kuvvetli bir adamın gerçek dünyada içine düştüğü maddiyat ve maneviyat açmazını konu edinen filmin senaristi Önder Çakar, senaryoyu yazarken babasından esinlendiğini söyledi. Babasının, 50 yaşından sonra İslami öğretilerin içine girdiğini kaydeden Çakar, "Aslında bu hikayeyi anlatmak, onun yaşadıklarını bilmek, öğrenmek çabasıydı. Film, insanın kalbindeki Allah korkusu ve sevgisinin dengesini ifade ediyor" dedi.
"Provalarını polis basan film" olarak hatırlanan Takva'nın yönetmeni Özer Kızıltan da, "Zikir provalarını polisin bastığı doğru; fakat bu, normal bir şey. Sonuçta zikir yasak. Bir yanlış anlama sonucu gerçekleşen böyle bir olayı büyütmek doğru değil. Bizim derdimiz, din propagandası yapmak değil, 'Saf ve manevi bir yaşam mümkün müdür?' sorusuna yanıt aramaya çalışmak. Maddiyatın ağır bastığı bir dünyada, Muharrem karakteri bunu başaramadı. Ben yol boyunca Muharrem'i takip ettim, onu anlamaya çalıştım. Cevaplayamadığım soruları da ucu açık bıraktım. Bu sorulara herkes, kendince cevap vermelidir" şeklinde konuştu.
Filmde, Muharrem rolündeki performansıyla göz dolduran Erkan Can, 4-5 yıldan beri bu role hazırlandığını ve Muharrem'i kendisiyle beraber her yere taşıdığını vurgulayarak, "Önder, 4-5 yıl önce bana bu senaryodan bahsetti. Ben de oynayacağımı söyledim. O zamandan beri çalışıyoruz. Rolü canlandırırken Muharrem'in yaşadıklarını anlamaya, onun gibi hissetmeye çalıştım" diye konuştu.
Filmde tarikatların özendirildiği eleştirilerine cevap veren Güven Kıraç ise, "Biz bir tanıtım filmi yapmıyoruz. Biz dine bir yorum getirmiyoruz. Bizim gayemiz, olayları olduğu gibi göstermekti. Bir sanat eserinin her şeye belli bir mesafede durması gerekir. Ancak o zaman sanat olur. Biz, mesafeli olduğumuza inanıyoruz. Burada amaç, İslam dinine dair bir yorum yapmak değil, din olgusunun barındırdığı açmazları ortaya koymaktı. Bu açmazlar, yalnızca Türkiye'de yaşayan insanları değil, tüm insanlığı ilgilendiriyor. Yalnızca İslam dininde değil, tüm ilahi dinlerde bulunuyor" ifadelerini kullandı.
Filmi, önceki hafta ödül aldığı Toronto'da izleyen Mehmet Basutçu da Güven Kıraç'a katıldığını açıklayarak, "Dinin siyasete alet edilmemesi gibi hassasiyetleri ben de taşıyorum. Ancak bu filmin çok duyarlı ve dürüst bir film olduğunu düşünüyorum" yorumunda bulundu.