Günümüzde yüz milyonlarca insan, otomobil ve türevleriyle gündelik işlerini halleder. Otomobil firmalarından beklenen ana faktörler de konfor ve güvenliktir. Öte yandan fosil yakıtlardan elektrikli araçlara geçilme yönündeki uygulamalar da gitgide popülerleşmektedir. Hedef olarak ABD ve AB gibi ülkelerin yanı sıra Suudi Arabistan, BAE ve Çin gibi ülkeler 2030 ve 2050 hedefleriyle elektrikli araçların tamamen yaygınlaşmasını öngörmektedir. Elektrikli araçlar çoğunlukla yakıt sistemiyle bileşik olarak yapay zeka desteği ve otonom sürücü özelliği ile tasarlanır.
Otonom araç halk arasında "sürücüsüz araç" olarak isimlendirilen, insan desteğine ve fiziksel bir sürücüye ihtiyaç duymadan hareket edebilen araçlardır. Bu araçların tasarlanmasında yapay zeka desteği, akıllı sensörler, akıllı kameralar, radar ve LiDAR gibi teknolojik gereçlerden faydalanmaktadır.
Otonom araçların sistemi, çevresel faktörleri algılar, yazılımsal kurallarla verileri analiz ederek sürüş işlemini gerçekleştirir. Böylelikle fiziksel bir sürücü müdahalesi olmadan gaz, fren, direksiyon ve trafik takibi gibi görevleri yerine getirir. Otonom araçlar, yarı-otonom sistemlerin sürücüye sağladığı sürüş desteği ve trafik uyarılarının geliştirilmiş versiyonudur.
Otonom araçlar çeşitli sensörlere sahiptir. Öncelikle kameralar ile yerel trafik kurallarına sahiptir. Bu kurallara yolun istikameti, hız sınırları ve yol kuralları gibi faktörler dahildir. Kameralar ile anlık olarak yol şeritleri, trafik ışıkları, yayalar, yola aniden çıkan tehlike yaratabilecek cisimler ve diğer araçları tespit eder. Mevcut trafik kuralları yazılımsal olarak bulunsa da karar stratejisi mevcut trafik koşullarına uygun çalışır. Örneğin GPS'te yer almayan bir yol inşaatında veya yolun hasar gördüğü durumlarda gerekli önlemleri o an içerisinde alır.
Radarları ile dinamik bir yapıya sahiptir. Hava koşullarına ve çevredeki araçların hızlarına karşı hassastır. Lidar ismi verilen sistemi kullanarak lazer ışınlarıyla çevrenin 3 boyutlu haritasını çıkartır. Böylelikle ani gelişen bir tümsek veya çukuru anlık olarak tespit eder. Ultrasonik sensörler de özellikle diğer araçlarla yakın mesafeye girdiğinde ve park anlarında kullanılır.
Yakın mesafede ses dalgaları oldukça düşük hata payıyla çalışır. Bu da hassas ölçümlerin yapılmasına olanak tanır. Radar, LiDAR ve ultrasonik sensör üçlüsü santimetre hassasiyetinde yol konumu tespiti yapılabilmesini sağlar. Bu sayede araç GPS ve yüksek çözünürlüklü haritalarla konumunu belirler.
Otonom araçların karar verme süreci, makine öğrenme algoritmaları ve yapay zeka desteği ile gerçekleşir. Sensörlerden gelen veriler işlenerek en ideal senaryo seçilir. Burada hassas bir tasarı mevcuttur. Aracın hızı, şerit tercihi, fren yapması ve diğer araçlara karşı konumlanması milisaniyelik süreç ve milimetrik mesafe kontrolüne dayanır. Bu sayede direksiyon, vites ve fren işlemleri kontrol merkezi tarafından hem sürücü hem de trafik güvenliğine en uygun haliyle gerçekleştirilir.
Otonom araçlar genel olarak SAE standartları olarak isimlendirilen 5 düzeye sahiptir. "Seviye 0 " düzeyinde araç tamamen sürücü kontrolündedir. "Seviye 1" adaptif hız sabitleyici ve şerit takip desteği gibi sınırlı otomasyon sunar. "Seviye 2" düzeyinde aracın hem hızlanması hem de direksiyon kontrolü sürücü denetiminde gerçekleştirilir.
"Seviye 3" aracın sürücüyle paylaşımlı sürücülük yaptığı bir durumdur. Sürücü gerektiği yerde müdahalede bulunur. "Seviye 4" düzeyinde araç belirli bölgelerde tamamen otonom çalışır. Sürücüler tarafından genellikle uzun otoban sürelerinde bu özellik tercih edilebilir. "Seviye 5" ise en üst düzey olarak kontrolün tamamen otonom olduğu seviyedir. Burada sürücü isterse yan koltukta dahi oturabilir.