ANKARA (İHA) - Yargıdaki rüşvet olaylarına yönelik açılan Neşter-2 Davası'nın iddianamesinde, Pamukbank davası, Turkcell-Telekom davaları, Garanti Bankası-Makro-Schöller davaları, Refah Partisi'nin Kayıp Trilyon Davası, Passaparaola ve Pazar Yıldızı Davaları, Santral davası ve Hayat Bilgisi davalarında yargının 19 sanık tarafından nasıl etki altına alındığına dair çarpıcı ifadeler yer aldı.
İddianamede, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ile Çukurova Grubu arasında Pamukbank'ın eski sahiplerine iadesi konusunda 2003 yılı başlarında çeşitli görüşmeler yapıldığı, sanıkların bu gelişmelerini dikatle izlediği belirtildi. İddianamede şu ifadelere yer verildi:
"Anlaşmanın yapılmasından kısa bir süre sonra sanık İffet Gökbakan tarafından tutulan bilançoya göre, Ersin Refik Pamuksüzer tarafından sanık Haldun Erdavran'a 299 bin dolar ödeme yapılmış, Galip Altuntaş'ın hesabına 300 bin dolar para intikal etmiş. Cenk Güryel ise sonraki günlerde diğer mal varlıklarının yanında Akdeniz sahillerinde otel yaptırmak için arazi arayacak kadar gelir sahibi olmuştur. Mevcut telefon içeriğine göre sanıkların böylesi bir yasadışı gelir elde etmelerini sağlayacak dava ya da işlerle ilgilenmedikleri görülmektedir. Şuna kuşku yoktur ki Pamukbank'a ilişkin karar bir yüksek yargı organının üyeleri arasında yapılan oylama sonucu verilmiştir. Bu kararda mutlak anlamda sanıkların eylem ve girişimlerinin etken olduğuna dair delil yoktur. Sanıklar arasındaki görüşmeler sanıkların bu davanın görülmesi aşamasında elde ettikleri olağan dışı gelirler yapılan aramalarda elde edilen belgelere göre, sanıklar Haldun Erdavran, Cenk Güryel ve avukat Galip Altuntaş'ın Pamukbank'ın TMSF'ye devrine ilişkin BDDK kararının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin kararın verilmesine etki yaratmaya çalıştıkları sonucuna varılmıştır. Bu konuda diğer sanıklar Ersin Pamuksüzer ve Orhan Gemicioğlu'nun ise diğer sanıklara maddi menfaat temin ederek istemleri doğrultusunda karar verilmesini sağlamak olup, bu eylem çıkar amaçlı suç örgütüne yardım suçunun unsurlarını oluşturmaktadır."
GARANTİ BANKASI - MAKRO-SCHÖLLER DAVALARI İddianamede, Garanti Bankası-Makro-Schöller davalarındaki 'rüşvet' olayları da ortaya konuldu. Soruşturmanın başlangıcında sanık Ali Can Verdi ile sanık İhsan Coşkun aralarında geçen görüşmede Verdi'nin, sanık Erdavran'dan 'HSYK'da tanıdıkları var. Bizim de birkaç işimizi halletti' diye söz ettiği hatırlatıldı. Sanıkların inceleme ve soruşturma öncesinde hangi davalarda Garanti Bankası lehine karar verilmesi için girişimde bulundukları yönünüde somut bir bilgi edinilemediği vurgulanan iddianamede, bu davaların neler olduğunun Yargıtay ve Adalet Bakanlığı bünyesinde yapılacak inceleme sonucu ortaya çıkabileceği kaydedildi. Sanıklar Haldun Erdavran ve Cenk Güryel'in Garanti Bankası ile ilgili girişimde bulundukları dava sayısının Haldun Erdavran tarafından 25 Eylül 2003 tarihinde saat 14.27'de yapılan telefon görüşmesinde 13 adet olarak açıklandığı bildirilerek, buna karşın sanıkların teknik takip işlemlerinin yapıldığı sırada bazı davaların sonucuna etki eden girişimlerde bulundukları ifade edildi. Teknik takip işlemlerinin başlamasından hemen sonra sanık Ali Can Verdi ile diğer sanıklar Haldun Erdavran ve Cenk Güryel arasındaki ilişkilerin giderek bozulduğu, bu aşamada ise diğer sanıklarla ilişkileri sürdürürken bir yanda da hukuki danışmanlığını yaptığı NTV ve Doğuş Grubu'nun taraf olduğu davalara ilişkin yeni arayışlar içine girdiği kaydedildi.
Telefon görüşmelerinde izlendiğine göre sanık Cenk Güryel'in Garanti Bankası'nın veya bu bankanın bağlı olduğu ekonomik grubun taraf olduğu davalarda grubun lehine karar verilmesi için hakimler üzerinde baskı uygulanması için uğraş verdiği ve maddi menfaat temin ettiği vurgulandı. Güryel'in aynı zamanda Garanti Bankası'nın icra takipleri sözleşmeli avukatı olarak görevini sürdürdüğüne dikkat çekildi. Bu aşamada sanık Güryel'in daha fazla sayıda icra takip dosyası verilmesi talebinde bulunduğu ancak bir cevap alamadığı bildirildi.
markasıdır.
Haber Gönder
