HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

47 kentte 12 Eylül soruşturması

Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği, 12 Eylül 1980 darbesi mağdurlarının suç duyuruları üzerine başlatılan soruşturmaları, suçların işlendiği şehirlere gönderdi. 47 şehirde işkence soruşturması var.

47 kentte 12 Eylül soruşturması

12 Eylül 2010’daki referandumla anayasanın 12 Eylül darbecilerini koruyan geçici 15. maddesinin kaldırılmasının ardından, darbeciler ve darbe döneminde yaşanılarla ilgili Türkiye’nin dört bir yanında suç duyurularında bulunulmuş, bu dilekçeler Ankara Özel Yetkili Başsavcıvekilliği’nde birleştirilmişti. Savcılık, darbeyi yapan Milli Güvenlik Konseyi üyeleri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında dava açarken, darbe mağdurlarının dosyalarını ayırmıştı. Savcılık, bu dosyaları, olayların yaşandığı kentlere gönderdi. Gönderilen dosyalar doğrultusunda 47 ayrı kentte soruşturma açıldı. Soruşturulan konular, ‘İşkence ve kötü muamele, gözaltında ve cezaevinde kaybolma, işkence sonucu adam öldürme, hukuka aykırı cezanın infazı.’

1961 Anayasası
Ankara Başsavcılığı’na gönderilen yetkisizlik kararında, zamanaşımı ve af tartışmaları da değerlendirildi. Türkiye’nin AİHS’yi 1954’te onayladığının anlatıldığı kararda, sözleşmenin kimseye işkence yapılamayacağı ve yaşam hakkı ilkeleri anımsatıldı. Savaş halinde bile bu ilkelerin ihlal edilemeyeceğinin anlatıldığı kararda, 12 Eylül darbesi ile ortadan kaldırılan 1961 Anayasası’nın temel hakların ancak kanunla sınırlanabileceği ve milletlerarası anlaşmaların kanun hükmünde olduğu hükümlerine yer verildi. Anayasanın 90. maddesine göre, uluslararası anlaşmaların kanunlardan üstün hale getirildiğinin belirtildiği kararda, AİHM’nin de devletlere yaşam hakkı konusunda negatif ve pozitif yükümlülük getirdiğine işaret edildi.
AİHM’nin, Türkiye ile ilgili bir dizi davada, “yaşama hakkını ihlal ettiği iddia edilen veya işkence ve kötü muamele iddialarıyla suçlanan kamu görevlileri af ve zamanaşımından yararlandırılmamalıdır” yorumunu yaptığının kaydedildiği kararda, bütün bu karar ve sözleşmelerin Türkiye Cumhuriyeti devletini bağladığı vurgulandı. Yargıçların, kararlarını bu doğrultuda vermesi gerektiğinin belirtildiği kararda, “Dolayısıyla soruşturma konusu olayda, zamanaşımına ilişkin iç hukukumuzdaki yasa hükümleri değil, doğrudan AİHS’nin yaşama hakkı ve işkence yasağı maddeleri uygulanarak kovuşturma yapılması gereklidir” denildi.
‘Sözleşmeyi ihlal edemezsin’
Anayasada, milletlerarası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerin ihlal edilmemesi gerektiğinin anlatıldığına işaret edilen kararda, Sivas katliamı davasında da zamanaşımını engelleyici düzenleme yapılmamasına gerekçe gösterilen anayasanın 38. maddesi tartışıldı. Zamanaşımının, suçun işlendiği dönemdeki kanunlara göre yorumlanması gerektiğine yönelik 38. maddenin bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiğinin ifade edildiği kararda, AİHM’nin sağladığı güvencelere savaş halinde dahi aykırı hareket edilemeyeceği belirtildi. Kararda, “Kamu görevlilerinin faili olduğu yaşama hakkının ihlali, işkence ve kötü muamele suçlamalarında hiçbir durumda zamanaşımı uygulanamaz, af düzenlemesi yapılamaz” denildi.

‘Hukuka aykırı cezanın infazı’
Savcılığın, adli suçlara bakan Ankara Başsavcılığı’na gönderdiği evrakta, 39 müşteki, 3 mağdurun ismine yer verildi. Mağdurlar, yaşı küçültülerek idam edilen Erdal Eren, 1983 ve 1984’te kaybedilen ve haber alınamayan Gürkan Mungan ile Nurettin Öztürk olarak sıralandı. Eren’le ilgili soruşturmanın “hukuka aykırı cezanın infazı” başlığı altında yürütüldüğü ve bu kapsamda verilen cezanın hukuken doğru olup olmadığının da inceleneceği bildirildi. Eren gibi diğer kentlerde de infaz edilen idam cezaları soruşturmalara dahil edildi.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler