Alman gazeteci Barbara Hardinghaus bir asır yaşamanın nasıl bir şey olduğunu "Asırlık İnsanlar" adlı kitabında yazdı. Kitapta yüz yaşından fazla yaşamış, iki dünya savaşına, Almanya'nın bölünmesine ve tekrar birleşmesine tanıklık etmiş Almanlar'la röportajlar yapıldı. Röportaj yapılan kişiler nasıl bu kadar yaşayabildiklerinin yanı sıra, bu kadar yaşlı olmanın da nasıl bir şey olduğunu anlattı. Onlara göre 100'lük olmak demek hayatının yarısına yakınını dul, çeyreğine yakınını da çocuk gibi geçirmek demek. Fotoğrafları, aynı zamanda sosyolog ve gazeteci olan Karsten Thormaehlen çekti.

Time dergisinin, kadınların erkeklerden daha çok yaşamasının nedenlerini ele alan haberinde, sanayileşmiş ülkelerdeki istatistiklere bakıldığında kadınların erkeklerden 5 ile 10 yıl daha fazla yaşadıkları belirtiliyor.
Boston Üniversitesi'nin New England 100 yıl Yaşam Çalışmaları bölümünün kurucusu Tom Perls, bunun temel nedeninin kadınlarda kalp ve damar hastalıklarının daha çok 70 ile 80 yaş arasında, yani erkeklerden 10 yıl sonra görülmesi olduğunu vurguluyor.

Kalp ve damar hastalıklarının, kırmızı etin tüketilmediği bölgelerde, kırmızı etin tüketildiği bölgelere oranla yüzde 50 daha az görüldüğünü ortaya koyuyor.

Perls'e göre, bu çerçevede de kadınların erkeklerden daha uzun yaşaması şu üç temel faktörle doğrudan ilişkili: Erkekler kadınlara oranla daha çok sigara içiyor, yüksek kolesterole neden olan yemekleri daha çok tüketiyor ve stresle kadınlar kadar iyi başa çıkamıyorlar.
