BERLİN (İHA) - Yaşlılık deyince ilk akla gelen hastalıklardan biri olan Alzheimer, Almanya'da giderek daha yaygın şekilde görülüyor. Alzheimer hastalarının üçte biri evlerinde tedavi görüyor. Almanya'da bu hastalığa yakalananların sayısı bugün 1 milyonu aşmış durumda. Uzmanların 'kitlesel hastalık' olarak nitelendirdiği Alzheimer, uzun ve masraflı tedavi sürecini gerektiriyor.
İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, ilk kez 1907 yılında Alman Nörolog Alois Alzheimer tarafından teşhis edilen bu beyin hastalığı, yaşlılık öncesi bunamaların yüzde 75'ini oluşturuyor. Şartlardan bağımsız olarak, kadınlarda erkeklerden daha fazla görüldüğü tespit edilen hastalığın en tipik belirtileri, hafıza rahatsızlıklarıyla ortaya çıkıyor. Bazı insanlar isimlerini unutuyor, bazıları ise evlerinin yolunu...
Genelde güler yüzlü ve sevecen olarak bilinen kişiler ise birdenbire agresif ve somurtkan bir kimliğe bürünüyor. Çeşitli şekillerde ortaya çıkabilen Alzheimer hastalığının etkileri de yine kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Beyindeki hücrelerin normalden daha hızlı şekilde ölmesi, bu hafıza ve davranış bozukluklarının temel sebebini oluşturuyor.
Halk arasında 'erken bunama' olarak da adlandırılan bu hastalık, 60'lı yaşlarda kendisini hissettiriyor. Ancak, gerek belirtileri gerekse beyinde yol açtığı hasarlar sebebiyle Alzheimer, diğer bunama sorunlarından farklı özellikler gösteriyor. İlk belirtilerinin tespit edildiği zamana bağlı olarak ileride hastalığın yoğunluğu yüzde 25-50 oranında azalabiliyor.
ERKEN TEŞHİS Alman Alzheimer Derneği Başkanı Heike von Lützau-Hohlbein, yaptığı açıklamada, erken teşhis ve tedavinin, her hastalıkta olduğu gibi Alzheimer'da da çok önemli olduğunu belirtiyor, ancak bunun zorluklarına da dikkat çekiyor: "Tabii ki hastalığın her çeşidinden korkarız. Ama Alzheimer veya bunama söz konusu olduğunda, bu rahatsızlığın ilk kez ne zaman ortaya çıktığını belirlemek çok güç oluyor. Bildiğimiz tek şey, yaşlı insanların yüksek risk grubu içinde yer aldığı. Örneğin kalp krizi geçirmekten de hepimiz korkarız. Ama tabir yerindeyse, 'kafadan rahatsız olmak', inanın bana, üç misli daha zor bir durum ve böyle bir hastalığa yakalanmaktan hepimiz daha çok korkuyoruz".
Heike von Lützau-Hohlbein, özellikle agresif hareketler sergileyen Alzheimer hastalarının toplumdan dışlandığını ifade ederek, "Ailelerin yaşadığı en büyük sorun, akraba, dost ve komşuların kendilerinden bir anda uzaklaşması. Çünkü Alzheimer hastalarının kahırlarını çekmek hakikaten çok zor. Buna herkes tahammül edemez. Hasta açısından baktığımızda da bu sorunla baş etmek onları psikolojik olarak hayli yıpratıyor" diye konuşuyor.
Alzheimer hastalığının kesin tedavisi bugün için mümkün olmasa bile, erken teşhis veya hastalığın daha yavaş ilerlemesi için bazı ilaçların mevcut olduğunu kaydeden Hohlbein, "Ancak sağlık sigortası, 2 bin Euro'dan başlayan bu pahalı ilaçlar için yapılan masrafların en fazla yüzde 30'unu karşılıyor. Sigorta şirketleri için 20 milyar Euro'luk bir maliyet anlamına gelen bu tabloda yine en büyük görev, hasta yakınlarına düşüyor. Çünkü aile fertleri tarafından gösterilecek şefkat ve sabır, Alzheimer hastalarının acılarını hafifletebilecek yegane unsur" diyor.