CHP Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülşah Deniz Atalar, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un açıklamalarına cevap verdi. Sömestr tatilinde bulunan çocukların yangın faciasında hayatlarını kaybettiğini belirten Atalar “Her şey dahil bakana tavsiyem, suçlamayı bırakıp işini yapması" dedi.
Bakan Ersoy yangın faciasının ardından yaptığı açıklamasında, "Otelin yangın yeterlilik belgesi mevcut. Bu yetki itfaiyede olan bir yetki. Düzenli kontrollerin itfaiye tarafından yapılması gerekiyor. Tarafımıza olumsuz bir bildirimde bulunmamıştı yeterlilikle ilgili" ifadelerini kullanmıştı.
CHP'li Atalar da Bakan Ersoy’un bu sözlerine yönelik açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Deprem oluyor, otel yıkılıyor; sporcu çocuklar, gencecik çocuklar orada vefat ediyorlar. Burada ara tatilde geliyorlar tatil yapmak için yangın çıkıyor, otel yanıyor; çocuklar ölüyor. Sayın Bakan’ın başkalarına bir yönlendirme yapmaktan suçlama yapmaktan vazgeçip bir an önce kendi Bakanlığına bakması lazım.
Demek ki eksik bir şeyler var. Denetimlerde eksikler var bunları gidermesi gerekiyor. Ben kendisine tavsiyem Antalya'nın her şey dahil bakanı olmasını değil Türkiye’nin Kültür ve Turizm Bakanı olmasını ben ona tavsiye edebilirim. Çünkü bugün yaptığı açıklamayı kabul etmemiz mümkün değil. Kesinlikle sorumluluğunu göz ardı eden ve sorumlulukları başkasına devretmeye çalıştı. Sorumlulukları olmayanlara atmaya çalışan bir açıklama yaptı. Bunu kabul etmemiz mümkün değil.”
CHP lideri Özel, Kartalkaya’da yangının meydana geldiği otelin önünde konuştu, Bakan Ersoy'a tepki gösterdi Özel açıklamasında “içeride yanmış çocuk bedenleri varken bunların konuşulmasından ülke adına çok utandım” diyerek şu ifadeleri kullandı:
Bu otel 2007 yılında yapılırken Turizm Bakanlığı, Bolu Belediyesi’nden bir talepte bulunur. Bolu Belediyesi de o gün uygunluk belgesi verir. O belgenin böyle el altından servis edilmesi. AK Parti’nin, sosyal medya üzerinden sanki Bolu Belediyesi... Aklım almadı yani. Bunun Bakanlık kökenli olması, inanılır bir şey değil. ‘Aman’ dedim, ‘Sakin olun, sakin kalın.’ Baktık, gördük ki bir algı çalışması. Ne olacak? O yıl belediye zaten sizde. O günden bugüne de belediyenin kapısını çalan olmamış. Bakanlık hiç yangınla ilgili yeni bir denetim istememiş, bir talebi olmamış. Ama bakın biz bunları konuşmayı zul sayarız. Hiç ağzımızı açmadık ilk önce. Önce cenazeler, önce yas bitecek. Eninde sonunda elbette her şey konuşulur. Hesap sorulacak, muhalefet görevi yapılacak, sorumlular hesap verecek, kim olursa olsun, ne olursa olsun.
Bizde bir kusur olsa o da konuşulur ama Bolu Belediyesi’nin sınırlarında değil, burası Büyükşehir değil. Ve aklım almaz. Böyle bir sorumsuz açıklama. Allah korusun insanın evladı ölmüş burada. Sen birisini yalan yere hedef gösteriyorsun, adamın gırtlağına yapışırlar. Olmaz böyle bir şey. Ben göreve geldiğinde Sayın Bakan’a tebrik telefonu açmıştım. ‘Hayırlısı olsun, Allah utandırmasın’ diye. Ama gerçekten bugün utanılacak bir şey yaptı. Böyle şeyleri yapmamak lazım.
Bu işin akşamüstüne doğru bir Sayın Bakan eliyle siyasileştirilmeye çalışmasından dolayı sadece meşru müdafaa hakkı, bir açıklama yapmak zorunda kaldık. Hiç alakamız olmayan bir konu olduğu için. Yine de işin bu boyuta bugün gelmesinden, yani içeride yanmış çocuk bedenleri varken bunların konuşulmasından da hepimiz adına, ülke adına çok utanç duydum. İçeride de onu söyledim, ‘Çok yanlış oldu’ diye. Ama bunun hesabını kim verecekse, en ağır şekilde verecek. Takip edeceğiz. Olmaz, 2025 yılında bir ülkede insanlar böyle ölmez, ölemez. Doğru değil.