HABER

Çakıcı: "Süt kadar beyaz değilim"

İSTANBUL (İHA) - Hakkında "cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak" ve "Türkbank ihalesine fesat karıştırmak" suçlarından 4 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan Alaattin Çakıcı'nın İstanbul Adliyesi'nde yargılanmasına bugün devam edildi.

1999 yılında yurt dışına kaçışıyla ilgili olarak ilginç açıklamalarda bulunan Çakıcı, "Rodos'a Mavi Tur adı altında düzenlenen bir geziye katıldım. Ben Kekova'ya geldiklerinde pasaportum olmadığından inecektim. Ancak aldığım alkolün etkisiyle uyuya kal. Uyandığımda tekne uluslararası suları geçmiş ve Rodos'a ulaşmıştı. Türkiye ile yaptığım telefon konuşmalarında, televizyonda yurt dışında olduğum yönünde haberlerin yayınlandığını öğrendim. Ben de geriye dönemedim" dedi.

İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, tutuklu sanık Alaattin Çakıcı ile avukatları Bozkurt Nuhoğlu, Can Doğancan, Mustafa Avlağı ve Muammer Demirtaş hazır bulundu. Mahkeme Başkanı, sanık avukatlarının Fransa hükümetinden istenen iadenin genişletilmesine ilişkin yazıyla Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'nden istenilen Avusturya Viyana Eyalet Mahkemesi'nin iade evraklarının gönderilmediğini ifade etti. Mahkeme Başkanı'nın sorusu üzerine Çakıcı'nın avukatı Bozkurt Nuhoğlu, savunma yapmayacaklarını, istenilen iki belgenin bir an önce getirilmesinin sağlanmasını talep etti.

ÇAKICI, KONUŞMAK İSTEDİ

Duruşmada davayla ilgili savunma yapmayacağını söyleyen Çakıcı, sadece 8-10 dakika konuşacağını kaydetti. 1999 yılında Avusturya'ya kaçışının, teknede alkollü olduğu için uyuya kalması sonucu cereyan ettiğini belirten Çakıcı, "14 Aralık 1999'da Fransa'dan Türkiye'ye iade edildim. Bu iadeye ilişkin bazı şartlar vardı.

Cezaevinden çıktıktan sonra 45 gün içinde yurt dışına çıkışıma izin verilmesi koşuluyla getirildim. Ancak başka suçlardan tutuklandım ve bana göre yanlış olan yurt dışına çıkışım yasaklandı. Tahliye olduktan sonra yasal kuruma pasaport almak için başvurdum. 17 ay sabırla bekledim. İsteseydim bu ülkeden dışarı gidebilirdim" dedi.

Çakıcı, "Su kadar duru, süt kadar beyaz değilim" açıklamasında bulundu.

Kendisine verilen 45 günlük sürenin son günü Antalya'da yaz tatilinde olduğunu belirten Çakıcı, "Tekneyle Rodos'a Mavi Tur adı altında düzenlenen bir geziye katıldım. Ben Kekova'ya geldiklerinde tekneden inecektim. Çünkü pasaportum yoktu. Yurt dışına çıkışım da yasaktı. Ancak aldığım alkolün etkisiyle yattığım yerde uyuya kalmışım. Teknenin sahibi beni tanıyordu, ancak diğerleri beni tanımaz. Kekova'da ineceğimi de bir tek tekne sahibi biliyordu. Ancak o da uyuduğundan tekne uluslararası suyu geçmiş ve Rodos'a ulaşmıştı. Yurt dışına çıkışım bu şekilde oldu. Rodos'a ulaştığımda pasaportum olmadığından gizlendim. Orada yaptığım telefon konuşmalarında, beni Türkiye'den aradıklarında yurt dışında olduğumu öğrenmişler. Televizyonda bu şekilde haberler olduğunu söylediler. Ben de geriye dönemedim" şeklinde konuştu.

"DEVLETİNİ İDAM SEHPASINA ÇIKARAN KANI BOZUKLARDAN DEĞİLİM"

Çakıcı, daha sonra iadesiyle ilgili olarak yurt dışında bulunduğu sırada kendisine, 'Seni Türkiye'ye göndeririz. Çünkü artık orada işkence yok. Solcu ya da Kürt olsaydın, onlara işkence yapılıyor' denildiğini belirterek, "Türkiye'deki adli makamlara güvendiğim için dönmek istedim. Devletini idam sehpasına çıkaran kanı bozuklardan değilim. Ben bunu yaptığım için kahraman da değilim" diye konuştu.

Hiçbir partiye yalakalık yapmadığını ifade eden Çakıcı, Adalet Bakanı'nın bir sözünü de eleştirerek, "Bana yetki verseler, yasaları ihlal edenlerin ciğerin sökerim" sözüyle Anayasa'nın 138. maddesini ihlal ettiğini söyledi. Çakıcı, "Bu ülkede adil yargılanmak için babamın, amcamın Cumhurbaşkanı mı olması lazım? Yeğeninden dolayı amcası yargılanamaz. Amcasına saygılıyım. Türkiye'de 40 yıl hizmet verdi" şeklinde konuştu.

Çakıcı, basının yönlendirmesiyle kızları, oğlu ve kardeşlerinin mal varlıklarına tedbir konulduğunu, o malın zaten seferberlik durumunda ülkenin milli serveti olduğunu kaydetti. Alaattin Çakıcı, adalet mekanizmasının her suçluya mesafesinin farklı olmaması gerektiğini belirterek, "Çakıcı problem yaratıyorsa, devlet Çakıcı gibi binlercesini sinek gibi ezer. Bizim ölmemiz gerekiyorsa öldürülmeliyiz. Herkesin canı tatlıdır. Ölümden korkan, Allah'a inanmayan insandır" şeklinde konuştu.

"BEN ORADA HER GÜN ÇIRILÇIPLAK SOYULDUM, YEMEKLERİME İLAÇ KATILDI"

Fransa'dan iadesiyle ilgili karar gelene kadar konuşmama hakkını kullanacağını söyleyen Çakıcı, "Ben orada her gün çırılçıplak soyuldum. Yemeklerime ilaç katıldı. Türkiye'ye psikolojim sıfır olarak geldim. 3 aydır buradayım. İlaç almıyorum. Hiçbir şeyim yok" dedi.

Çakıcı, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine ilişkin olarak da, "Benim ülkem AB standartlarına uygun olmayabilir, ancak Türkiye'nin önü açık. Ülkemin, üniter yapısı bozulmadan AB ile bütünleşmesini istiyorum" açıklamasında bulundu.

Türkiye'de suç işlediğini ve 15 yıl sıkıntı yarattığını belirten Çakıcı, "Ben beyaz kadın ticareti yapmadım. Kaçakçılık yapmadım. Su kadar duru, süt kadar beyaz değilim" diye kendini savundu.

Avukat Bozkurt Nuhoğlu, Fransa'dan gelecek cevaba göre yargılama yapılmasının yanlış olması durumunda, bütün bu yargılamanın boşa gideceğini belirterek, "Sorguya başlarsanız, sonuçta biz bu davayı uluslararası arenaya taşıyacağız. İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceğiz. Ülkemizin itibarını sarsar" dedi.

Avukatından sonra tekrar söz alan Çakıcı, "Yasaları ihlal ettim ama madem Türkiye Cumhuriyeti ciddi bir ülke ve uluslararası anlaşmalara taraf ise avukatımdan özür diliyorum. Vereceğiniz karar yanlış bile olsa Türkiye Cumhuriyeti'ni Avrupa Birliği'ne şikayet etmem" diye sözlerini tamamladı.

Duruşma, Çakıcı'nın iadesine ilişkin Avusturya adli makamlarına yazılan yazıya gelecek cevabın beklenilmesi için ertelendi.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler