CHP Genel Başkanı Özel, Silivri'deki Marmara Cezaevi'ndeki Ekrem İmamoğlu ile görüştü. Özel ayrıca Ahmet Özer'in duruşmasına da katıldı. Duruşma sonrası CHP lideri Özel açıklamalarda bulundu. Özel ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine yaptığı yeni anayasa çağrısı hakkında da önemli değerlendirmelerde bulundu.
"Silivri'de neye tanık olduk? TRT talebimizi, nerede TRT? Nerede? Anadolu Ajansı'n burada da TRT nerede? Biz TRT'den ne bekliyor, o zona yapıyor. Neredesin TRT de, neredesin? Biz diyoruz ki: "Gel şu davaları canlı ver." Erdoğan'a diyorum ki: "Ben başkanlarıma güveniyorum. Gel, yargılamaları canlı verelim." diyorum TRT'den. Anadolu Ajansı canlı versin, ona da razıyım. Cepheden haber versin diye atamın kurduğu ajans bu. Kimin yönettiğine bakma. Bütün çalışanları çok kıymetli. O yönetenlerin neler yaptığına bakmayın. Böyle TRT'nin, Anadolu Ajansı'nın marka değerini Tayyip Erdoğan bile düşüremez. O itibarlı günlerine geri dönecekler. Bakın, Ahmet Özer'in yargılaması keşke, keşke yayınlansaydı da millet artık nelerin olduğunu gözüyle görseydi. 4 ay iddianame bekledi...
7 ayın sonunda hakim karşısında ve her konuştuğu kelimede "Bu kadar da olmaz." dedirtti ya. "Bu kadar da olmaz." dedirtti. İddianame böyle tel tel döküldü. İzleyen heyet için hiçbir şey diyemem, mutlaka onlar da çok şaşırdı ama iddia makamındaki savcının santim santim çünkü biri yazmış o da kabullenmiş ya o iddianameyi savunacak şimdi o. Santim santim makama gömülüyor. Arkasında durulamayacak bir durum ne biliyor musunuz arkadaşlar? Lütfen okuyun Ahmet Özer'in savunmasını. Diyor ki Ahmet Özer savunmasında: "Birilerine para yollamışsın." diyorlar. Terör örgütüyle ilişkili isimler. Tek tek çıkardı. İsim bu, damadımız. Parayı yolladım, dekont bu. Altında yazıyor, kurban parası. İki kurban parası yollamış. "Bir eşim için, bir benim için kurban kes." diye. 1600 lira yollamış birisine. "Terör örgütüne yardım mı yaptın?" diyor. O birisi Van'ın Beko bayisi, işte sana faturası, almışım elektrik süpürgesi. Çıldırır insan. Birisine yüklü miktarda para yollamış. 2500 liradan 4 aylık aidat birikmiş. Ev sahibi olduğu sitenin profesyonel yöneticisi. Tek tek ispatlıyor. Teker teker teker koydu. Böyle yani deyim yerindeyse iddianameyi böyle uçak yaptı, attı savcıya doğru. Böyle başının üstünden geçti. Fiilen değil. Yapılan iş o. İddianameyi uçak yaptı yolladı, gemi yapsa yüzmez batar. İddianamede görüştüğü, 17 yıl boyunca görüştüğü kişileri taramışlar. 610 tanesinin hakkında adli işlem varmış. 14 tanesi milletvekili çıktı.
Neymiş? Zeynel Emre ile görüşmüş, falancayla görüşmüş, önceki dönem milletvekilleriyle, Mahmut Tanal'la görüşmüş. Hakkımızda fezleke oluyor ya bizi de suçlu sayıyorlar. Onun gibi teker teker görüştüğü isimleri söyledi, hesap veremediği hiç yok. En çok söyledikleri... Ne yapıyor bu şu an? Sizin adınız neydi? Temize çektim ben onu. Başkan taslak notu ilave veriyor. En çok görüştüğü Remzi Kartal. 14 kez. Terör örgütü yöneticisi. Ne çıktı? İki kez görüşmüş, 12'si yanında sıfır yazıyor, savcı bey görmemiş. O şu demek: Aradığında bağlantı kuramayınca sıfır yazıyormuş. Dıt dıt dıt yapıyor ya ya da çalarsa açmazsa. Remzi Kartal'la o hiç aramamış. Remzi Kartal anlaşılan onu aramış. İki kez görüşmüş ama ilk görüşme 3-5 saniye, yine düşmemiş. İkincide görüşmüş. Remzi Kartal'la 14 görüşme bire iniyor. O bir görüşmenin yapıldığını da Ahmet Özer bilmiyor. "Tut ki yapıldı." diyor. "Tut ki yapıldı." Çünkü aramıştır beni. "Hocam ben falanca bir konuda bir şey söylemiştir, davet yapmıştır, şunu yapmıştır, hatırlamıyorum." diyor kim olduğunu. 10 yıl önce bir görüşme. 12 kere arıyor düşmüyor, dıt dıt dıt, 13'üncüde birkaç dakika bir şey söylüyor ama bu kişiyle AK Parti aktif milletvekili Hüseyin Yayman oturmuş, yemek yemiş. Hüseyin Yayman'ın savunması şu: "Evet, oturduk yemek yedik ama ben o dönem siyasetçi değildim, akademisyendim." diyor. E Ahmet Özer de o görüşmenin yapıldığı gün akademisyendi. Sen doçentsin, o profesör. Ahmet Özer'in 10 yıl önce akademisyenken yaptığı görüşmeyi soruyorlar.
Türkiye'nin en kapsayıcı anayasasını yaparız. Herkesin tam eşit olduğu bir anayasa istiyoruz. Kanunlar eşit olsun ve uygulansın istiyoruz. Arkadaşlarım buradayken ben Erdoğan'a gidip ne konuşacağım. Önce bir anayasaya uysunlar. Gelin hukuka ve anayasaya uyalım. Görüşmede bunları söylemiştik. Ama onlar kavga ve zulmü tercih ettiler. Bunlarla müzakere edilmez, mücadele edilir. Önce bir müzakere edilebilir bir zemina getirsinler Türkiye'yi ben de o zaman tamam olurum. Bir anayasa çiğnemenin müeyyidesini belirlemek gerekir zaten. Bu müeyyidesizlik bunları böyle yaptı."