Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu. Açıklamasında temmuz ayında duyurulan yüzer platformda yeni bir aşamaya gelindiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, platformun 3 futbol sahası uzunluğunda olduğunu belirtti.
Konuşmasında, "3 futbol sahası uzunluğundaki platformun adını Osman Gazi olarak belirledik." ifadelerine yer veren Erdoğan, platformun günlük 9,5 milyon metreküplük üretimi iki katına çıkaracağını kaydetti.
Erdoğan, "Bugün onlara bir haberim daha var. Temmuz'da duyurduğumuz yüzer platformda yeni aşamaya geldik. 3 futbol sahası uzunluğundaki platformun adını Osman Gazi olarak belirledik. İstanbul'un fethinin yıl dönümünde Dolmabahçe'den Filyos'a uğurlayacağız platformumuzu. 20 yıl boyunca belirlediğimiz lokasyonda görev yapacak. Günlük 9,5 milyon metreküp olan üretimi 2 katına çıkaracak. Filomuza yeni katılan Osman Gazi'nin ülkemize, milletimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Allah'ın izni ile en büyük müjdeyi Terörsüz Türkiye hedefini hayata geçirince vereceğiz. başka oldu!" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar:
"Bugün 27 Maysı darbesinin 65. yıl dönümü. 27 Mayıs darbeler zincirinin ilk halkasıdır. 27 Mayıs üzerinden geçen 65 seneye rağmen milletimizin kalbine kanayan yaradır.

Ülkemizi darbe atmosferine sokan yine CHP'dir. 27 Mayıs'ta sadece Menderes hükümetine değil milletin umutlarına darbe vuruldu. İhtilal meşru haktır diyen dönemin CHP'nin genel başkanıdır. Asıl darbe yeter söz milletindir diyen ruha indirilmiştir. Millete haddinizi bilin, yoksa sizin de akıbetiniz dar ağacında sallanmak olun mesajı verilmiştir.
Vesayete karşı direnen tüm aktörlerin siyasi hayatlarının bir devresinde Menderes'in akıbetiyle uyarılması tesadüfi değildir.

27 Mayıs 1960'ta açılan parantezi 15 Temmuz'da yazılan destanla bir daha açılmamak üzere biz kapattık.
Darbe anayasası utancından mutlaka kurtulacağız. Yeni anayasayı aziz milletimizin ve demokrasimizin envanterine katmakta kararlıyız. 10 hukukçu arkadaşımızı görevlendirdim ve arkadaşlarımız çalışmaya başlayacak.
MHP'nin saygıdeğer genel başkanı Devlet Bahçeli'nin tarihi çıkışıyla olgunlaşan Terörsüz Türkiye çalışmalarında kritik bir eşiği daha aştık. Örgütün aldığı fesih ve silah bırakma kararıyla yeni bir safhaya geçilmiş oldu. Şurası bir gerçek; her yeni aşamayla birlikte hem ümitlerimiz hem de yükümüz artmaktadır.

Cumhur İttifakı'nın iki güçlü ve tecrübeli lideri olarak Bahçeli ile ne yaptığımızı gayet iyi biliyoruz. Terörsüz Türkiye hedefine ulaşıldığında ülkemizin özellikle ekonomi, özgürlükler, diplomasi alanında büyük bir şahlanış yaşayacağını görebiliyoruz. Devletimizin tüm kurumları, tüm kadroları aynı şekilde ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar. Terörsüz Türkiye menziline vardığımızda sadece bir zumre veya bir kesim değil, 86 milyonun tamamı kazanacak.
Son grup toplantısında belediyelerle ilgili ayyuka çıkan sıkıntıları ve çözüm önerilerini paylaştık. Oldukça olumlu tepkiler aldık. Kaynak yetersizlikleri, vesayet sorunları, operasyonel güçlükler belediyelerimizin hizmet standardını aşağı çekiyor. İmar planlamalarında şeffaflığın yeterince sağlanamaması sebebiyle belediye-vatandaş arasında güven bunalımı oluşuyor. Belediyelerin borç yönetimi meselesi, üzerinde uzun uzun konuşmamız gereken bir başka sorun alanı. İstisnalar haricinde belediyelerin çoğu, özellikle de muhalefet belediyeleri ne yazık ki borç içinde.
SGK prim borçlarını gündeme getirdiğimizde maruz kaldığımız eleştirileri hepimiz hatırlıyoruz. Oysa SGK borçları 'Bunları ödersek dükkanı kapatmak zorunda kalırız' diyen muhalefet belediyelerinin konser üzerinden vurgun yapmaya gelince kesenin ağzını nasıl açtıklarını hepimiz gördük. Belediye başkanlığı yaptım; nerede, İstanbul'da. Açık ve net söylüyorum. Personel giderleri bütçenin yüzde 30'unu aşamaz, aşmamalıdır. Ama bunlarda böyle bir hesap var mı? Yok. Böyle bir hatayı bizim arkadaşlarımız da yapsa, tavrımız yine değişmez. Milletin parası kimsenin şahsi PR arpalığı değildir.

CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel ne yazık ki bulunduğu makamın hakkını veremiyor. Çok konuşup, genellikle boş konuşarak partisini komik durumlara düşürüyor. Ne dünyadan ne bölgeden haberi var, ne de Türkiye'yi tanıyor. Biz onun yanlışlarını düzeltmekten usandık, ancak o bunlara her gün yenisini eklemekten bıkmadı. Aralarında bizim de dostlarımızın olduğu yabancı misafirlerin önünde yalvarmasını açıkçası izah edemiyoruz. Halbuki o dost bildiklerimiz 'nedir bu işin aslı' diye şahsıma soruyor, ben de kendilerine anlatıyorum; o da şok oluyor. Ülkesini ona buna şikayet etmesini Türkiye'nin ana muhalefet liderine yakıştıramıyorum. Hırsızlıkları aklamak için yabancı konukların huzurunda adeta taklacı güvercin misali şekilden şekle girmesini taaccüple seyrediyoruz. Açık söylüyorum; biz CHP'nin bir avuç muhterisi savunmak uğruna İngiliz Muhipler Cemiyeti'ne dönüşmesinden memnun değiliz."