Günümüzdeki son halini alması uzun süreçlerden ve emeklerden sonra mümkün olan fotoğrafın temelinin 30 bin yıl önce mağaralara çizilen resimler olduğu kabul edilmektedir. Ancak fotoğraf makinesinin icat edilmesi camera obscura prensibi ile 1839 yılını bulmuştur. Bir duvarında küçük bir delik bulunan karanlık bir kutuda o delikten giren ışık karşısında yer alan duvara dıştaki görüntünün tersini yansıtır. Bu buluş fotoğraf makinesinin başlangıcı olmuştur.
Yüzlerce yıl yapılan çalışmaların ardından ilk fotoğraf makinesi görüntüsünün Fransa’da J. Niepce tarafından yakalandığı bilinmektedir. Zaman içinde teknoloji ile birlikte gelişen fotoğrafçılıkta bugünkü son duruma gelinmiştir ve geliştirmeler devam etmektedir.
Teknolojik gelişmeler sonucunda bugün büyük boyutlarda fotoğraf makinelerinin yerini akılı telefonlardaki geliştirilmiş özellikler almaya çalışmaktadır. Bir akıllı telefon ile net ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflar ve videolar çekilebilmektedir. Karanlık ortamlarda net fotoğraflar çekebilmek ve görüntüyü yakalayabilmek için kullanılan flaş özelliği de telefonlarda yer almaktadır. Flaş fotoğraf çekimi için ışıkların yetersiz olduğu ortamlarda aydınlatma amacı ile kullanmaktadır.
Flaş ile çekilen fotoğraflarda karanlık ortamlarda ya da akşam vakitlerinde dahi görüntü elde edilebilir. Ancak bazı nedenlerden ötürü görüntülerde başka sorunlar da yaşanabilmektedir. Çoğu kişiyi çok rahatsız eden fotoğraflarda gözlerin kırmızı çıkması durumu da akıllı telefonlarda ya da fotoğraf makinelerde daha iyi görüntü elde edebilmek için açılan flaş özelliği ile ilgilidir.
İnsanlar genel olarak flaş açıkken fotoğraf çektirdikleri zaman göz bebeklerindeki kırmızı parlaklığı görünce endişe edebilirler. Şaşırtıcı da olan bu durum aslında bilimsel bir açıklamaya sahiptir.
Fotoğraflarda kişilerin gözlerinin kırmızı çıkmasının en temel nedeni ışığın göz bebeklerine çarptıktan sonra geri yansımasıdır. Bu durum kullanılan flaşın genel olarak kameraların lens kısmına çok yakın bir mesafede bulunması ile ilgilidir. Flaş patladığı zaman fotoğrafın çekilme anında ışık direkt olarak göz bebeklerine girer ve gözün arka tarafındaki damar tabakadan yansır ve kameraya tekrar geri döner. Yansıma göz bebekleri genişlediği zaman çok daha belirgin bir hale gelir. Retinanın altında yer alan koroid adı verilen tabaka ise pigmentler ve bol miktarda kan damarı içermektedir.
Flaşların ışıkları gözlere girdiği zaman ve geri yansıması koroiddeki kan damarlarından geçerek kırmızı göz adı verilen durumu oluşturur. Koroidde yer alan kan yansıyan ışığa kırmızı bir renk tonu verir. Fotoğraflarda görülen göz kırmızılığının parıltı kaynağı da budur. Akıllı cihazlarda gelişen teknoloji sayesinde kırmızı göz modu da bulunmaktadır. Bu sayede kırmızı göz etkisi azaltılabilmektedir. Gözlerin arkasında yer alan retina şeffaf olur.
Flaş açıkken çekilen fotoğraflar gözlerin arka tarafın olup bitenlerin bir anlamda röntgenini çekmektedir. Çünkü flaşlar gözlerin içi kısmını etkili bir biçimde aydınlatır. Gözlerin arkasında yer alan ve kırmızı parlaklık etkisi veren şey de kan kırmızısı renginde olan kan damarlarıdır.
Bazı durumlarda bir fotoğrafta şartlar uygun olmasına ve flaş kullanılmasına rağmen gözler kırmızı çıkmayabilir. Bu tür bir durum fotoğraf çekilirken direkt olarak kamera lensine bakılmaması ya da fotoğrafın çekilmesi sırasında gözlerin kırpılmış olması gibi durumlardan kaynaklanabilir.